"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Plastik bardakta, sallama bir çay

Sebahattin YAŞAR
17 Ocak 2018, Çarşamba
Bir ziyaret amacıyla, beyefendinin odasına gidiyorum. ‘Selâmün aleyküm’ diyorum, (gülümseyerek).

‘Aleyküm selâm hocam, hoş geldin.’ diyor, (işini gör ve git bakışlarıyla…)

‘Çayınız var mı?’ diyorum.

‘Tabi, tabi…’ diyor ve hemen sallama çayı, kâğıt bardağa koyup ve sıcak suyu döküveriyor üzerine.

Zavallı bardak sıcak suyu görünce hemen yumuşayıverdi.

Allah’tan bardak plastik değil. O daha bir acayip oluyor yakıcı suyu görünce; cisim, çarpılmışa dönüyor. Gel de o çaydan zevk al.

Tamam, ikram ikram da, plastik bardağın sıcak suyu görünce mayışması gibi, insanın içtiği de damağı, gönlü yakıyor.

Zaten, ‘demlenme’ ve ‘kırk yıl hatırlı kahveler’ kavramları yok artık.

Neyse, konumuz bu değil. Ama birden de konuya geçilmiyor ki! Çünkü konuya varıncaya kadar bir sürü şeyler yaşanıyor. Hatta bazen bu şeyler, asıl konunun önüne bile geçebiliyor.

Kıymetli beyefendiye, ‘Şöyle biraz oturalım diye geldim.’ dedim.

Bu cümleyi kurunca, o da bilgisayar ekranından yönünü bana doğru çevirdi ve eğreti oturduğu koltuğa şöyle bir yaslandı. Derince bir nefeslendikten sonra, ‘hakikaten kaptırıyoruz çoğu zaman’ deyiverdi ve devam etti, ‘Birileri olsa da hayata fazlaca kaptıranlara arada bir ziyaret yapsa ve başka şeylere dikkatleri çekse…’ dedi ve kendi kendine gülümsedi.

Beyefendi, ‘bir dokun bin ah işit’ kabilinden konuşmaya başladı; “Hocam inanır mısın, kaptırma deyince, geçenlerde fark ettim, saçlarımın bu kadar ağardığını. Yine geçenlerde fark ettim, son altı ayda beş altı kez hastaneye gittiğimi. Arkadaşların neden beni epeydir maça dâvet etmediklerini hiç düşünmemiştim, meğer artık takımın yaşlı üyesi olmuşum. Son zamanlarda neden daha çok uyumak istediğimi, neden daha çok yorulduğumu yeni fark eder olmuşum. Neden eski giysilerimin artık bana dar geldiğini, göbek tarafımın biraz ileriye doğru sarktığını, hareket azalınca yemeyi de azaltacağımı çok geç fark ettim…”

Beyefendinin kendisini kaptırdığını fark etti ve durdu. Kendi kendine, ‘Evet canım o kadar da kötü değiliz.’ dedi ve yine devam etti; ‘Ama gerçekleri kabul etmeliyiz. Yoksa gerçekler hayatı acılaştırıyor. Bazı şeyleri geç fark edince, artık fark etmenin de bir anlamı kalmıyor. Evet, birilerinin gidişatı hatırlatması, kaptıranları uyarması, hayatın başka yüzlerine dikkatleri çekmesi lâzım.’

Tabiî bu arada çaylar tazelendi. Benim kâğıt bardak muhabbetin ağırlığına dayanamayıp, sağı solu kaymaya başlayınca, beyefendi, ‘Onu değiştirelim.’ dedi ve ikinci bir kâğıt bardak daha tüketilmiş oldu.

Hayat da bu kâğıt bardak gibi, artık dışı içini taşıyamıyordu. Suyun sıcaklığı, kâğıdın dayanıklılığının çok ötesinde olduğundan çabuk bırakıverdi kendini. Tıpkı içinde olduğumuz hayat gibi, içinde yaşananlar artık taşınır gibi değil, omuzlarda çok yük var. Pek çok seyyah bu yolculuğu sağlıklı şekilde sürdüremiyor. Gemiye binip, omuzundaki yükü indirip, üstüne oturup, temaşaya geçemiyor. Boğulup gidiyor zavallı yolcular.

Boğulmak illa ki, ölmek anlamında değil. Günde boğulmayanlar, saatlerde boğuluyor; saatlerde boğulmayanlar dakikalarda boğuluyor. Yani toptan bir ölüm değil bu, dakika dakika, saat saat ölümler yaşanıyor artık.

Birbirimizin günlerini değil, artık saatlerini kurtarmamız gerekiyor. Gün içinde namaz saatleri, haftada bir sohbet saatleri, okuma saatleri gibi.

Geçen zamana ‘dur!’ demek ancak böyle olur. ‘Nitelikli irtibata’ zaman ayırmak gerekiyor. Hayatın kalitesi ancak bu şekilde sağlanabilir.

Elini klâvyeden, telefondan; dilini öteleri konuşmaktan; aklını başka başka meşgalelerden; hayallerini bir başka kişiyle kurmaktan alıkoyup; yeni bir duygu hamlesi yapmak gerekiyor.

Çayı cam bardakta sunarak, (plastik bardakla birlikte yakmadan, eğilip bükülmeden) dimdik duygularla bir konuşabilmek ne çok özlenen bir şey oldu.

Kıymetli hocam, ayrılırken ifade etti, ‘Geldiğin ne iyi oldu, yine beklerim.’ diye.

Tabiî birikmiş işler, ardımdan başkaca cümleler kurdurmaz inşallah...

Okunma Sayısı: 2016
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı