"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayat ve memat

Şemseddin ÇAKIR
09 Eylül 2022, Cuma
Bu başlığı bir vefat ve feryat sebebiyle atmış oldum. Zira hayat ve mematı bir arada görüp bu kadar tezatlar nasıl olur da bu derece ağlayan ve gülenler iç içe olur diye merak ettim.

Evet birinde sevinç çığlıkları, öbüründe matem ağıtları; fakat ikisi de hayatımızın gerçekleri... Bu nasıl olabilir? Madem bunların ikisi de mahluktur; rahmet-i ilâhiye, nasıl olur da böyle sevimli hayata rağmen ölümlü ve acılarla alude bir hayatı yarattı?

Şayet bunların biri güzel, öbürü çirkin ise Cenab-ı Allah (cc) bütün nekaisten münezzeh olduğu halde bu güzelin yanına bu çirkini neden koydu? Biz Üstadımızdan, bir şeyin bizzat güzel veya neticeleri itibariyle güzel olduğunu biliyoruz. Öyle ise bunun sırrı nedir?

Bu tedailer, bu tezatlara yakînen bakmaktan kaynaklandı ve bu işin hikmeti nedir diye merak edildi. Cenab-ı Allah Erhamürrâhimîn olduğu halde bu zahirî tezadın sebebi ne olabileceği düşüncesiyle aşağıdaki hususlar zikredildi.

Bütün bu sorulara cevap olacak bir kaide ve hikmet şudur ki: Eşyalar, olaylar veya meseleler ancak tezatlarıyla fark edilebilir. Mesela: Gündüzün ne büyük nimet olduğunun anlaşılması için gecenin zifiri karanlığının yaşanması gerekir. Yoksa o nimet-i amme, ülfet perdesi altında güme gidecekti. Allah (cc) nimetlerini fark ettirmek için zahiren zıt gibi olan nimetlerini beraber zikretmiştir. Mesela: “O ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarır.” (Rum Suresi 19. ayet) buyruluyor.

Hayat olmazsa memat olmaz ve memat olmazsa hayatın kıymeti ve ne büyük, eşsiz bir nimet olduğu anlaşılmaz; ancak, bu girift meseleyi çözmek için hayatın ve mematın tanımlarını ve anlamlarını da vermek gerekir.

Üstat Hazretleri Otuzuncu Lem’a’da hayatı çeşitli veçheleriyle şöyle tanımlıyor:

“Hayat: Şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi... hem en büyük neticesi... hem en parlak nuru... hem en latîf mâyesi... hem gayet süzülmüş bir hülâsası... hem en mükemmel meyvesi... (…) hem rabıta-i ittihadı.. hem kemâlâtının menşei... hem san’at ve mahiyetçe en harika bir zîruhu... hem en küçük bir mahluku bir kâinat hükmüne getiren mu’cizekâr bir hakikati.. hem güyâ kâinatın küçük bir zîhayatta yerleşmesine vesile oluyor gibi, koca kâinâtın bir nevi fihristesini o zîhayatta göstermekle beraber, o zîhayatı ekser mevcudatla münasebettar ve küçük bir kâinat hükmüne getiren en harika bir mu’cize-i kudrettir.” (Lem’alar s. 627-628)

İşte böyle bir hakikat, şayet ölüm olmasa gizli kalacaktı. 

Şimdi gelelim bu kadar nimeti bize ihtar ve işaret eden ölüm nimetine... Bu gerçeğe dikkat çekmek için Üstad ölümün tanımlarına bir de üstelik müjde ile başlayarak şöyle diyor: “Sizlere müjde, mevt; idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firâk-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil; belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal [kavuşma] kapısıdır.” (Mektubat, s. 221)

Şimdi şu ikisini kıyas etsek aynı gayeye matuf olup, ikisinin birbirinin mütemmimi nimetler olduğu anlaşılarak bu denklem de Risale-i Nur sayesinde çözülmüş olacaktır.

Hatta halk arasında, ikisinin de önemine işaret eden “hayat memat meselesi” tabiri çok istimal edilmekte olup yine, “Ölmek değildir hayatımızın en müşkil işi/ Müşkil odur ki, ölmeden ölür kişi” denilmiştir.

Bir de yine ölüm meselesinde en önemli hadise; Yusuf (as)’ın, Mısır’a sultan olup anne-babasını da yanına almasına rağmen ölümü isteyip “Yarabbi beni Müslüman olarak vefat ettir ve beni salihlerden eyle” (Yusuf Suresi 101. ayet) duasıdır ki, iddiamızı ispat eden en güçlü delillerdendir. Vesselam!

Okunma Sayısı: 1425
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı