"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üç elif ittihat etse

Misbah ERATİLLA
05 Mayıs 2024, Pazar
Cemil, daha altı yaşında bir çocukken babaannesinin söylediği “Deccal gelecek, insanlar ondan kaçacak. Mehdi gelecek ve harika işler yapacak” sözleri her zaman hafızasında tazeliğini koruyordu. Cemil de her zaman “Ya Rabbi beni Deccal’in şerrinden kurtar” diye dua ederdi.

Cemil Çelik’in askerliği Isparta’ya çıkar. Bir gün askerler aralarında sohbet ederken “Bizim hoca şöyle derin, bizde böyle büyük bir hoca var, şu hoca daha derin” diye koyu bir sohbete girerler. Bekir Yıldırım adındaki asker, “Bizim Emirdağ’da bir âlim var. Onun gibisi yok!” der. Cemil, konuşulanlara kulak misafiri olur. “Emirdağ’da bir hoca var” sözü Cemil’e birden bir güven verir ve içinden “Ya Rabbi, beni onun talebesi yap!” der. Bir iki ay sonra asker olan Üzeyir Şenler’le karşılaşır. Üzeyir, elindeki kırmızı kaplı kitabı ona gösterir. “Bak kardeş okuyacaksın. Sonra sen de alırsın.” der. Kitabın ismi, Asa-yı Musa’dır. Cemil, “Bizim Emirdağ’da bir alim var” diyen Bekir Yıldırım’ın yanına gider ve ona “Bahsettiğin âlim zatın kitabı var mı?” der. “Evet, var” deyince kitabı ister. Bekir, hemen kitabı getirip Cemil’e verir. Cemil kitabı açıp okumaya başlar. Cemil sabah dokuzda okumaya başlayıp öğle ezanına kadar okur. İçinden bir ses “Cuma günü namaza başla!” der. Başka bir ses “Şimdi çamaşırlarını yıka ve namaza başla!” der. Böylece içinde adeta bir savaş başlar.

Cemil hemen ayağa kalkıp abdest alır ve namaza başlar. Daha önceleri, arada bir namaz kılan Cemil, şimdi tüm zamanını Risâle-i Nur’u okumakla geçirmeye başlar. Okudukça Bediüzzaman’ı görme isteği artar. Bir ara Bekir, Cemil’e ”Üstad nerede olsun istersin?” deyince Cemil Bediüzzaman’ın yakında bir yerde olduğunu hisseder. Bekir “O burada, Isparta’da. Askerlik yaptığımız yerin 400-500 metre yakınında.” der. Cemil, birkaç gün sonra Bediüzzaman’ı ziyaret etmek için yola çıktı. Eve gelip kapı zilini çaldı. Bu arada Üzeyir Şenler de oradaydı. Cemil’i tanıdığından dolayı, yukarı çıkıp izin istedi. Kısa bir süre sonra geri döndü. “Üstad dedi ki, “Askerlerle temas ediyor diye dedikodu yapılıyor. Madem iki ay sonra terhis olacak, o zaman gelsin” deyince Cemil kışlaya döndü.

Cemil’in askerliği iki ay sonra bitti. Askerî elbiselerini çıkarıp sivil elbiselerini giydi. Köylüsü Hakkı Uzun ile Bediüzzaman’ın ziyaretine gitti. Kapı zilini çaldı, bir müddet bekledi. Ziyareti kabul edilip odaya geçince Bediüzzaman bir şeyler söyledi. Cemil anlamadı ve heyecanlandı. Yanındaki talebe ona “Hoş geldiniz!” dedi deyince Cemil Bediüzzaman’ın yanına gitti. Bediüzzaman, “Allah, Deccal’in ve bu zamanın fitnesinden muhafaza etsin!” dedi ve ardından ona dua etti. Cemil de elini öptü ve ayrılıp memleketine döndü. Cemil, o günkü duadan sonra Risale-i Nur hizmetinden hiç ayrılmadı. 

1969 yılında işçi olarak kabul edildiği Almanya’nın Duisburg şehrine trenle gitti. İşine başladı. Yanında getirdiği Risâle-i Nur kitaplarını okudu. Bir buçuk yıl aradan sonra bayram namazını kılmak için bir camiye gitti. Sabah namazından sonra camide oturdu. Bayramdı ama morali bozuktu. Uzun zaman geçmesine rağmen gönlüne göre bir arkadaş bulamamıştı. Hoca, bayram namazından sonra hutbeye çıktı. “Aziz cemaat, iman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir” deyince Cemil’in aylardır kararan yüreğine bir ışık doğmuştu. Cemil bayram namazından sonra hocanın yanına gitti. Tanıştılar. Sonra hoca onu İhsan Akdağ ve Bekir Kara ile tanıştırdı. Cemil bir arkadaş istiyordu, dört arkadaşı olmuştu. Daha sonraki günler birçok Nur talebesi ile de tanıştı. Cemil “Üç elif ayrı ayrı olursa kıymeti üç hükmündedir. İttihat ederse kıymeti yüz on bir olur. Biz sekiz kişiyiz bundan sonra durmak yok, hizmete devam!” dedi. Bir buçuk yılın sonunda bir dershaneleri oldu. Cemil, Almanya’ya Risale-i Nurları getiren ilk talebeler arasında oldu. Otuz yıldan fazla Duisburg şehrinde çalıştı. Cemil Risale-i Nur hizmetinde adeta fani olmuş biriydi. Cemil Çelik, 8 Ekim 2013 tarihinde vefat etti. Çankırı’nın Şabanözü ilçesine bağlı Karaören Köyüne defnedildi.

Kaynak: S.Cebeci, Yeni Asya 

Gazetesi, 13.10.2013

Okunma Sayısı: 1289
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Emin Bozkuş

    5.5.2024 11:02:26

    "İMAN HEM NURDUR HEM KUVVETTİR" seddekte Üstad..

  • ihsan.pilatin

    5.5.2024 08:34:51

    Allah razı olsun Hocam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı