"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’un vazifesine dair işaret ve beşaretler (1)

Şemseddin ÇAKIR
22 Nisan 2022, Cuma
“Evet, bu zaman hem iman ve din için hem hayat-ı içtimaî ve Şeriat için hem hukuk-u amme ve siyaset-i İslâmiye için gayet ehemmiyetli birer müceddid ister.” (Kastamonu Lahikası, s. 145-146) Fakat hakaik-ı imaniyeyi muhafaza noktasında tecdid vazifesi en ehemmiyetlisi, mukaddesi ve büyüğüdür. Bu asırda Cenab-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, hakaik-ı imaniye muhafazasında tecdid vazifesi Risale-i Nur’a verilmiştir.

“Risale-i Nur ferdiyet makamının mazharıdır.” (Kastamonu Lahikası, s. 204) “Belki ehl-i keşif, Risale-i Nur’u ehemmiyetsiz olan tercümanı ve nâşiri suretinde keşiflerinde müşahede etmişler, ‘bir adam’ demişler.” (Şualar, s. 190)

Mevlana Halid’in (ks) divanında yer alan duasında geçen bir ifade şöyledir: “İmam-ı Rabbanî’nin (ks) her iki gözü mesabesinde olan Said ile Urvetü’l-Vüska Masum hürmetine.” (Sadreddin Yüksel, Bağdadî Divanı’nın Şerhi, No: 1200)

İslam ve Kur’ân için kullanılan “sağlam kulp ve tutunulacak kopmaz ip” anlamına gelen “Urvetü’l- Vüska”, Kur’ân’ın bu asra bakan bir tefsiri olan Risale-i Nur için de kullanılmaktadır.

Emirdağ Lahikası’nda; eski evliyanın bir kısmının gaybî kerametlerinde Risale-i Nur’u ahirzamanda hidayet edici olarak keşfettikleri kaydedilir. (Emirdağ Lahikası-1, s. 232)

Barla Lahikası’nda bir mektupta da, talebesi Küçük Ali; İmam-ı Ali’nin (ra), Şah-ı Geylanî’nin (ra) ve umum müçtehitlerin Risale-i Nur’u haber verdiklerini, her asırda gelen mücedditlerin ve velilerin keşfiyatlarında “Birisi gelecek, şarktan bir nur zuhur edecek” diye Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini müjdelediklerini, onun önemini ve kıymetini bildirdiklerini, emr-i Peygamberî (asm) ile ümmetin dualarında şerrinden Allah’a sığındıkları Deccalın maddî ve manevî tahribatını Risale-i Nur’un tamir ettiğini gördüklerini, bununla ilgili müjdeler, beşaretler, işaretler verdiklerini söylemekte ve kendi hükmünü de açıkça şöyle ortaya koymaktadır: “Asırlardan beri beklenilen ve muntazır kalınan zat, Risale-i Nur imiş.” (Barla Lahikası, 132. mektup, s. 176)

Asırlardır beklenen, Mehdi’den başka kimdir?

Mevlanâ Hasenü’l-Adevî, İmam-ı Şârânî’nin Kitabü’l-Yevakıtü’l-Cevahir’inde yer verilen bir keşfe göre, “Mehdî-i âhirzaman, 1255 (Rûmî) senesinin Şaban ayının 15. gecesi dünyaya gelecektir” demektedir. Bunu Şeyh Hasan-ı Irakî’den nakletmekte, şeyhleri Ali Havasî Hazretlerinin de buna muvafakat ettiğini bildirmektedir. (Hacı Mehmed Zihni Efendi, Meşahirü’n-Nisa 1:227)

Hacı Mehmed Zihni Efendi bu keşfi naklettiği sayfanın kenarına düştüğü haşiyede 1294 Hicrî tarihini kaydetmiştir ki, bu tarih -bir farkla- Bediüzzaman’ın doğum tarihidir.

Bir de bir 19. asır velisinden misal verirsek; Denizli kahramanı Hasan Feyzi Ağabeyin şeyhi olan merhum Hasan Feyzi’nin (rh) de aynı tarihte: “Bu gece âhirzaman Mehdisi dünyaya teşrif ettiler. O, buraya geldiği zaman sen tarikatı bırakıp ona tâbi ol.” dediği için Hasan Feyzi Ağabey, Üstad sürgün olarak Denizli’ye gelince Üstad’a tabi olmuştur. İsteyen, hatıralara bakabilir. 

Okunma Sayısı: 2291
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nahit Topaloğlu

    22.4.2022 14:20:40

    S.A. Şemsettin kardeşim, tarihlerde bir karışıklık mı yaptınız? "Mehdî-i âhirzaman, 1255 (Rûmî) senesinin Şaban ayının 15. gecesi dünyaya gelecektir” 1255 Rumi Şaban ayı?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı