"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Batıda feminizme hizmet eden kadınlarımız…

Şükrü BULUT
18 Aralık 2020, Cuma
Âlimlerimizin Kur’an ve Sünnete göre “kadın hukukunun mahiyeti ve sosyal hayattaki fıtri rolü” hakkında, şeriat kitaplarından derleyerek yazdıkları binlerce eserlere yeni bir şey ilâve edecek değiliz.

Fakat kadın meselesinin, bilhassa içinde yaşadığımız şu ahir zamanda, cehaletimizden yararlanan İslâmiyet ve İnsaniyet düşmanlarınca bir silâh olarak kullanıldığını daha önce de söylemiştik. Müslümanlar, cehalet perdelerini Kur’an ve sünnet kılıçlarıyla parçalayarak, kadının İslâm medeniyetlerinde yıldızlarca nasıl yükseldiği hakikatini dünya kamuoyuna göstermedikleri sürece, bu sıkıntımızın devam edeceğini de biliyoruz.

Semavi din düşmanlarının “feminizm” hareketiyle başlattığı kadın meselesinin istismarına karşı, elbette bizim de projelerimiz olacaktır. Kuzeyli materyalist dinsizlik cereyanının gençliğin iman ve ahlâkını tahrip etmek üzere başlattığı taarruza karşı, zamanımızın Kur’an müfessiri Bediüzzaman, “Gençlik Rehberi” eseriyle mukabele ettikleri gibi, onların kadınlar üzerindeki saldırılarına da “Hanımlar Rehberi“ ile cevap vermiştir. Bu eseri dikkatlice okuyan kadınlarımız, dinsiz felsefenin kadınımıza yönelttiği binlerce şüphenin uçup gittiğine, milyonlarca defa şahit olmuşlardır. Belki burada dikkat edeceğimiz en önemli husus; içinde yaşadığımız zamanın mahiyeti, düşmanlarımızın özellikleri, kullandıkları teknolojiler ve Asr-ı Saadetten bu yana devam eden küfür ile imanın bu cephede kazandığı yeni biçimlerin mahiyetlerini öğrenmemiz olacak.

Ahir zaman dinsizliği her ne kadar tüm semavi dinlere ve insaniyete toptan hücum ediyorsa da, muhatabının “fıtratın temsilcileri olan” Kur’an şakirtleri olduklarını bildiklerinden, kadın meselesinde de mertliği bırakıp nifaka yöneliyorlar. İslâm ülkelerinden veya Müslüman kökenli kadınlar arasından devşirdikleri elemanlarına; bin beş yüz seneden bu yana Mekke Kâfirleriyle Medine münafıklarından başlayıp gelen “İslamiyet’teki iffeti, kadının öz değerlerini, aileyi ve insani değerleri” tahrip edecek desise ve şüpheleri papağan gibi ezberlettirip, onları medyalarıyla destekliyorlar. Genel anlamda dünyalarında inşa ettikleri nifak ve tahripkâr plânları fazla değişmedi. Bediüzzaman’ın bazen İkinci Avrupa, bazen sosyalist-Bolşevik, bazen zındıka, bazen komünist-mason olarak vasıflandırdığı bu insaniyet ve İslâmiyet karşıtlarının kadın hususundaki iddialarını hepimiz biliyoruz. Kadının vücudunu teşhir etmemesine, kadının evlenip çocuk sahibi olmasına, Müslüman kadının aile hayatına yabancı erkeği sokmamasına, kadının tüketim canavarına itiraz etmesine, kadının iffetli yaşamayı seçmesine ve kadının aile hayatını sefahat ve rezalete tercih etmesine karşı geliyorlar. Buldukları zavallı “devşirme koçbaşların ellerine” verdikleri bilgilere, tetikçileri inanmadıkları gibi kendileri de inanmıyorlar. Materyalistlerle sosyalistlerin masonlarla ittifakları neticesinde, Batı’da kadını uğrattıkları felâketi; hürriyet, serbestiyet, lüküs hayat, medeniyet, moda, eşitlik ve hatta ilericilik olarak propaganda ederek; aynı felâketi Asya, Afrika, Latin Amerika ve Uzakdoğu’da da kadına yaşatmanın hesabı içine girdiler, son çeyrek asırda. Asıl hedeflerinin çok uzun, geniş ve derin analizlere ihtiyaç duyduğunu da biliyoruz. Bu yazımızda; sadece Müslüman kadını kimliği ile cepheye sürdükleri bazı başatların icraatlarından bahsedeceğiz.

Avrupa ve Amerika’da, Müslümanların namazlarından-ibadetlerinden habersiz olanlara, İslamiyet’teki imamette kadının olmayışını bir eksiklik göstermek üzere, Amerikalı feministlerin buldukları mühtedi Amine Vedud’a Protestan Kilisesinde kıldırdıkları Cuma namazları yeteri kadar yankı bulmayınca, bu defa Avrupa’nın bir merkezi olan Berlin’de yine aynı feministler İbni Rüşt- Goethe ortak ismi altında, bu defa LİBERAL MÜSLÜMAN KADINLARI camiini açtılar. İslamiyet’in temel esaslarından mahrum Tunuslu Saida Keller Messahli’den Türk kökenli ve dinsizlerce finanse edilen kadınların hedefi İslamiyet’e kadın üzerinden hücumdan başka bir şey değildi. Laikliğin, demokrasinin manasını bilmekten uzak ve temel insani değerlerin manasından mahrum Messahli’nin bu projeye hangi çevrelerce dâhil ettirildiğini merak edenler, elektronik medyaya bakabilirler.

İran Devriminden sonra, -bize göre ”siyasal İslâm”ın buradaki hatalarını da büyüten global dinsizlerin kullandıkları bir Betty Mahmody hikâyesi vardır. Yakaladıkları Betty üzerinden “İran’daki Müslüman Kadının perişaniyetini” romanlaştıran Hollywood’daki meşhur sermayedarlar (without my Daughter), baştan sona düzmece olan bu hikâyeden ayrıca bir roman oluşturuyorlar. Elbette bu romanı İslamiyet’i dünya çapında karalamak için perdeye aktaracaklardı. Ne Betty yazardı, ne de söylediklerini Sayyed Bozorg Mahmudy tasdik edecekti. Ama Betty meşhur yazarlar sınıfına, büyük ödül ve servetlerle dâhil edildi.

Çok fakir toplumları da ihmal etmemişler, materyalist feministler. Teslime Nesrin ile Bangladeş’li, Ayaan Hirsi Ali ile de Somalili kadınlarına hakaret edeceklerdi. İslâmiyet ile alakası olmayan “zoraki evlilikler, kadına baskı, kadının başlık karşılığında satılması vs.” gibi yalan ve iftiraları, hakikat olarak bu feministler yazıp- çizdiler. Maalesef onların yalan ve iftiralarını Türkiye’mizde yayınlayanlar da, söz konusu cereyanın bizdeki uzantılarıydı. Batılı feministlerin önce mağdur gösterdikleri ve sonra parlattıkları bu kadınların çoğunun belli sermayedarlarla finanse edilen vakıfların başlarında olması, elbette garip Müslümanların dikkatlerini çekecektir. Burada işaret ettiğimiz birkaç ismin, olayın küçük bir parçası olduğunu biliyorsunuz. Detaylarını merak edenler, yine medyadan bulabilirler. Balkanları da ihmal etmemişler. Makedonyalı Arnavut asıllı Zana Ramadani ile Bosnalı (kendisini diğerleri kadar aşağılatmamış) Safeta Obhodjas ile ilerici, aydın ve liberal kadını rolü oynayan feministlerin elemanlarına yaptıkları servisleri unutmamak lâzım. Bazıları Avrupa’da yetişmiş, kendilerini nasıl ifade edebilecekleri hususunda kurslardan geçirilmiş, her türlü maddi imkânlar sağlanarak bu kadınların bulundukları çevrede “yazar, aktivist, kadın hakları savunucusu ve daha doğrusu feminist” olarak tanınmalarını sağlamışlar.

Bu örneklemeye Suriye ve Pakistan ile son verelim. Elektronik Medyaya Leyla Mirzo ile Sabatine James isimlerini yazdığınızda da çok garip hikâyelerle karşılaşacaksınız. Bu iki Asyalı hanıma feministlerin sundukları imkânlara baktığınızda, İkinci Avrupa ve İkinci Amerikalılar piyasasında; İslamiyet’ten, kadınlığın değerlerinden ve iffetten vazgeçmenin karşılığının ucuz olmadığına şahit oluyorsunuz.

Materyalistler veya İkinci Avrupalılarca dünyamızın her coğrafyasında, İslamiyet’e kadın üzerinden yapılan taarruzlarda kullanılan “devşirme kadınları” teşhir diye bir niyetimizin olmadığını belirtelim. Zira buna ne gazete sayfalarının ve ne de kitapların yetmeyeceğini bilirsiniz. Bu hususta Hollywood ve Hollywood’a kuyruk olmuş Berlin Filim festivalinin Müslüman kadını aleyhindeki filmlerini, ödüller verilerek yazdırılan kitapları ve nihayet Türkiye Sinemasının işlediği “TÖRE CİNAYETLERİNİ” henüz hiç mevzubahis etmedik. Zaman içinde bu hikâyenin kalan kısmını, Rabbim müsaade ederse devam ettirmek isteriz.

Okunma Sayısı: 2294
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Eddai

    21.12.2020 12:09:53

    Manevi değerleri çökmüş bir insanı para ve güç ile kontrol altina alip istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Bunu toplum ve kitleler üzerinde de uygulayabilirsiniz. Kendilerini bu güce sahip olduklarını zanneden bu cereyan 20. ve 21. yy, yazılarınızda tahlil etmiş olduğunuz programlarla, kısmen başarılı ve sureten hakimiyet kurduğunu kabul ettirmeye çalışsada, insanlığını yitirmemiş herbir ferd hakikatin empoze edilmeye çalışıldığı gibi olmadığını, hakperest zişuurların fikir birliğini kaleme aldığınız manevi ittifak da gösteriyori, Hakimiyet-i Mutlak İnayet-i Rabbaniyeye aittir. Elbette tevekkül ile çalışacağız. Allah c.c. razı olsun 🌹🤲🌹

  • H.Hilal

    19.12.2020 06:01:26

    Malesef günümüzde kadınlarımız kendi ellerimizle, kendi kaynaklarımızla adım adım bir felakete doğru yol aldı gidiyor. Bu fırtına nereye varır, nerede toslar, neleri alır götürür bilinmez demeyelim ama apaçık görülen bir gerçeğe doğru yol almış ilerliyor. Yeniden kendi öz değerlerimize dönmemiz ve yeniden değerlerimizi okumaya dinlemeye ihtiyacımız var. Çünkü bu akım hakikaten yıpratıcı ve parçalayıcı(aile mefhumunu) bir seviyeye ulaştı... Rabbim yeniden kendi değerlerimizle barışıp bütünleşebilmeyi nasip etsin... Amin..🌸

  • Hıdır Yıldırım

    18.12.2020 21:48:28

    Zındık komiteleri kıyamet gününe kadar kadina yönelik tahribatlarina devam edeceklerdir. Çünkü imtihan dünyasindayiz. Bize düşen sizlerin belirttiği gibi "içinde yaşadığımız zamanın mahiyeti, düşmanlarımızın özellikleri, kullandıkları teknolojiler ve Asr-ı Saadetten bu yana devam eden küfür ile imanın bu cephede kazandığı yeni biçimlerin mahiyetlerini öğrenmemiz olacak." Cenab-ı Hak kadınları bu şer güçlerinin fitnesinden muhafaza etsin.

  • Naim Kav

    18.12.2020 21:17:11

    SA, Şükrü Abim, (En azından bizim cenahta) Çok hassas bir mevzuuda şimdiye kadar ehl i kalem bu kalitede tarihe not düşmüş değil zannederim. Ciddi bir otorite ile muhteşem bir tahlil yapmışsınız. Sonrası kitap muhteviyatı olabilir inşaallah 🤲. Emeğinize sağlık. Barekallah. Rabbim sıhhat afiyet versin.

  • Zeliha Özpamukcu

    18.12.2020 20:16:14

    İslam'a zıt herşeyin içinde olduğu komünizm feminizm i doğurmuş da en çokta bizim İslam toplumunda ki kadınlar mı bozulmuş. Üstadım boşuna dememiş müslüman tereyağı gibi. Bozulursa zehir olur. Dikkatli uyanık müslüman kadınları cahilde olsa bu tuzaklara düşmüyor. Ama maâlesef dünya sevdasına düşürülmüş kadınlarımız velevki eğitimli de olsa maâlesef bu tuzaklara düşmüşler. Çocuklarını da bu çizgide yetiştirmeye çalışıyorlar. Ama bozulmanın en geniş dairesini ön gören üstadım hanımlar rehberinde her türlü çıkış noktalarını göstermiş. Kadının yaptığı her hata bumerank gibi çok çabuk kendine döndüğü için vicdanen hep huzuru aradığında nerde bulsa hakka yapışacaktır inşaallah. Allah razı olsun. Devamını bekliyoruz Şükrü abi inşaallah.

  • irfan göçmen

    18.12.2020 19:11:04

    Zamanın savaş metotlarını anlayan kulların içinde olmak ve daima için de kalmak dileğiyle .Kaleminize sağlık.

  • Nursel Yıldırım

    18.12.2020 16:32:43

    Selamun Aleyküm Hocam, Yazınızdan istifade ettiğimi bildirmek isterim.Allah razı olsun. Bildiğiniz üzre, Avrupada'da Türkiyede'de Kadın Hak ve Hürriyetleri, Kadın,Erkek eşitliği, “Müslüman kadının kendi kararlarını alabilmesi, bağımsız olabilmesi, hayatını istediği gibi şekillendirilmesi için İslam’ın kaynak alınarak güçlendirilmesi”adı altında faaliyet ve çalışmalar gösteren müslüman kadınlar var. Hadis ve ayetlerin tekrar yorumlanması gerektiğini savunuyorlar. Bunlar kendilerini Feminist olarak takdim etmeselerde,Müslüman Feministler olarak tanımlanıyorlar.Kadınla ilgili bir çok mevzuda radikal Feminizmle  benzer bir zeminde yollarının kesiştiğini görüyoruz.Böyle bir mücadeleye ihtiyaç varmı? Kadına ve Aile müessesesine tehlike arz etmiyormu? Çalışmalarınızın devamında yer vereceksinizdir eminim. Sizin bu hususdaki tesbitlerinizi merak ederim. Dua ile..

  • İ. Seyda

    18.12.2020 16:04:29

    BU KONUDA YENİ BİR OKUMA ANLAYIŞINI GELİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR! Son yıllarda “İslami Feminizm” denilen bir kavram oluşturuldu. Bu ve benzeri çalışmalar işi daha da çıkmaza sokuyor. Etki- tepki psikolojisi canlı tutulduğu sürece itidal üzere hareket etme imkânı kaybolacaktır. Ve belki bu noktada tepkiyi verenler kadar etki edenlerinden de gözden geçirilmesi gerekiyor. Nihayetinde iki cins arasına nefret tohumun ekilmesi problemi daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bu durum ne toplumsal barışa hizmet edecek ne de kadınlara mahrum olduklarını iddia ettikleri haklarını geri verecektir.

  • Hüseyin

    18.12.2020 12:53:38

    Toplumdaki kötülüklerin kaynağı ve nedeni, gücü elde edenlerin onu kötüye kullanmalarından kaynaklanıyor.Gücün tabiatındandır ; zayıfları ezer, güçlüye karşı sessizliğe bürünür. Bu anlayışa göre, güçsüz  bir canlı güçlü bir canlının yemidir... Kemali İman sahibi şuurlu  bir mümin, gücünü ve dürtülerini ilahi ve fıtri yasalarla frenler. Güçsüzleri, zayıfları, kadınları izmlerden ve güçlülerden korur.hayatını iman ve Kur’ân istikametinde ve ahlaki esaslara göre tanzim eder...

  • Ahmet Rıza

    18.12.2020 12:33:20

    Feminizm bütün dünyayı ilgilendirdiği için, bahsettiğiniz münafık kadınlara yazdırdığı kitapları İslâm ülkelerinde başka isimler altında yayınlıyor. Bulundukları ülkede maymun muamelesi gören bu tetikçi kadınların çoğu kez sanatçı ve alim olarak reklam edildiğinden bahsetseniz, güzel olur. Tebrik ediyorum bu çalışmaları.

  • Osman

    18.12.2020 12:12:50

    Görev biz ve kadınlarımızda İslam daki güzellik leri biz ve kadınlarımız gösterebilirsek bu oyunlar bozulur öncelik evimizdeki kadınları mutlu etmektir

  • Sezai MUMCU

    18.12.2020 12:11:17

    Iblis Hadisinde hangi yollardan insanlari ve cinleri tuzaklayabilecegi duasina mukabil ona verilen imkanlari FITNE VE FESAT KOMITALARI kiyamete kadar GÜNAH YOLLARINI birer HAYAT EKOLÜ halinde örgülestirmis, onlara hadsiz maddî yardimlar aktarmaktadir. Iblisin yardimciligina gönüllü soyunanlarin kism-i azamini hepimiz biliyoruz. Iblise AV VE TUZAK icin VESILE KADINLAR verilmistir (Bkz. Imam Gazali, Ihya u Ulumid Din, III. C. S. 77,78) Yani FEMINIZM AV VE TUZAKLARI IBLISIN ve yardimcilarinin AT KOSTURDUGU ALANLAR. Bununla mücadele etmek Müceddid rehberliginde IMANLILARIN VAZIFESIDIR.

  • Selim

    18.12.2020 12:07:57

    Amerika ve Avrupada yazdıklarını geldikleri ülkelerde yazamayan sefil aletlere karşı toplumu uyarmak lazım

  • Hayati

    18.12.2020 12:03:42

    Batıdaki feministlerin bize hücum ettikleri noktaları ve kısa da olsa cevapları yeni asya derlese büyük bir cihat olur kanısındayım.

  • Eddai

    18.12.2020 11:21:02

    Zaman gösterdi ve gösteriyorki „Cennet ucuz degil, Cehennem dahi lüzumsuz degil!“ Allah c.c. Islam alemine intibah nasip etsin. Bu yaziniz ve feminizimle alakali yazi diziniz tabiri caizse, deccaliyetin cagrafyadinda tam bir harita. Allah c.c. razi olsun. Saygi ve sevgilerimizle, devamini bekliyoruz🌹🤲🌹

  • Fatma

    18.12.2020 10:13:23

    Islamiyetin kadina verdiği degerler musluman ulkelerde hakkiyla uygulansa idi toplumda. Ahlakda bu kadar bozulmayacakti gunumuze isik tutacak bir yazi olmus tabiki uygulanirsa!...

  • Haydar

    18.12.2020 07:52:24

    Kadın, bir meta gibi pazarlama, satış, tüketim toplumunu yönlendirme, cinsel istismar gibi amaçlarla maalesef çok kullanılıyor. Sizin belirttiğiniz gibi Üstadımız Gençlik Rehberinde ve Hanımlar risalesinde ilaçı tarif etmiş. Allah yardımcımız olsun

  • Muhammed Said

    18.12.2020 01:12:12

    Allah razı olsun Şükrü ağabey. Yazılarınız bizi zinde tutuyor. Zındıka komitaları İslam’a nerden saldırıyorsa bilinmeli ki Müslümanlar o cihette zayıf ve o cihette koz vermiştir. Ef’alimizle yaşayacağız veyahut eksiklerimizi tamamlamakta büyük bir saik olan bu suret-i haktan görünüp, İslama, kadına sahip çıkma adına; kadını mebzul meta yapanların dehşetli planlarıyla toparlanacağız. Boşluklarımızı, eksiklerimizi doldurmazsak daha çok canımız yanacak daha çok İslamın malı olan hasletler pay-i mal edilecek ve çürük şeyleri bize dayatacaklar. Amma ümitliyim. İslamın sadası er geç en yüksek gür sada olacak. Bu da Mehdi ile Mesih’in şahs-ı manevilerinin ittifakı ile mümkün olacaktır. Bu dahi ittifakı iktiza eder. Ama maalesef ki zındıka bunu da gözden kaçırmıyor iftirak, nifak, inşikak tohumlarını hep serpiyor hep ekiyor hep biçiyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı