Bozyazı’dan Arif Kır: “Allah sonsuz Nur mudur? Böyle diyenler var. Ne dersiniz?”
NUR İSMİ VARDIR
“Allah göklerin ve yerin Nurudur.”1 diyen Kur’ân’dır. Peygamber Efendimiz’in (asm) bildirdiği doksan dokuz ismin içinde de Nur ismi mevcuttur.
Fakat…
Bu nur bizim bildiğimiz ve her gün göre geldiğimiz ışık mıdır, meleklerin yaratıldığı nur mudur, başka bir cevher midir, yoksa mahiyeti bizce meçhul bir ism-i İlâhî midir?
Şu ayırımı yapmazsak zihinleri karıştırmış oluruz: Bizim bildiğimiz ve her gün göre geldiğimiz ışık mahlûktur, yani yaratılmıştır. Meleklerin yaratıldığı nur da bir nuranî cevher olsa bile, o da mahlûktur, o da yaratılmıştır. Çünkü bir madde ki ondan mükevvenattan herhangi bir şey yaratılmıştır; O’nu ism-i İlâhî ile eşitlemek tevhid inancına zıttır.
Peki, öyleyse; Nur ism-i İlâhî’sinin mahiyeti nedir? “Allah göklerin ve yerin Nurudur” âyetinden ne anlayacağız? Bu âyete dayanarak “Allah sonsuz Nurdur” diyemez miyiz?
HABERÎ VEYA SEMAÎ SIFATLAR
Allah’ın haberî veya semaî denilen isim ve sıfatları vardır. Beşerin hafızası kısır ve lügati sınırlı olması dolayısıyla Cenâb-ı Allah bazı isim ve sıfatlarını beşerin fehmiyle anlatmıştır. İlk bakışta maddî bir şekli çağrıştıran böyle isim ve sıfatlara haberî veya semaî denmesi, sırf vahiyle bildirilmesindendir.
Meselâ: Rahmân Sûresi: 27; Bakara Sûresi: 115, 272; Ra’d Sûresi: 22; Rûm Sûresi: 38; İnsân Sûresi: 9; Leyl Sûresi: 20. Âyetlerde geçen “Vech (yüz)”…
Sâd Sûresi: 75; Mâide Sûresi: 64; Âl-i İmrân Sûresi: 26; Fetih Sûresi: 10; Hadîd Sûresi: 29; Yâsin Sûresi: 83; Mülk Sûresi: 1. Âyetlerde geçen “Yed (el)”…
Tâhâ Sûresi: 5; Bakara Sûresi: 29; A’râf Sûresi: 54; Yunûs Sûresi: 3; Ra’d Sûresi: 2; Furkân Sûresi: 59; Secde Sûresi: 4; Fussilet Sûresi: 11; Hadîd Sûresi: 4. Âyetlerde geçen “İstiva (tahta kurulmak)” bunlardan sadece bir kaçıdır.
Bunlardan “er-Rahmanü ale’l-arşi’steva” 2 Âyetinde geçen ve “Rahman, Arş üzerinde taht’a kurulmuştur.” gibi bir kevnî mana çağrıştıran “İstiva (Allah’ın taht’a oturması)” sıfatının ne olduğu İmam-ı Malik’e sorulmuş.
İmam demiş ki: “İstivâ bilinmez; keyfiyeti akıl ile kavranmaz; buna inanmak vâcip; sual sormak ise bid’attir.”3 Bediüzzaman da böyle sıfatların müteşabih sıfatlar olduğunu zikretmiştir. 4
MÜTEŞABİH SIFATLAR NASIL YORUMLANIR?
Meselâ Fetih Sûresi 10. Âyetinde geçen “Yedullah” (Allah’ın eli) sıfatı için de aynı yorum söz konusu olacaktır. Geçmişte Mücessime gibi bazı batıl mezhepler Yedullah sıfatından hareketle Allah’a insan eli gibi maddî el izafe etmişler, Allah’ın bütün diğer müteşabih sıfatlarını maddeye ve cisme indirgeyerek tanımlamışlar ve yoldan sapmışlardır. Ehl-i Sünnet mezhepleri ise “Yed” sıfatını kudretle yorumlamış ve bu sıfatın mahiyeti üzerindeki meçhuliyet perdesini kaldırmamıştır.
Bediüzzaman Hazretleri de ehl-i sünnet yorumunu teyid ederek, “Yed” sıfatının hakîkî mânâda, yani bizim kullana geldiğimiz şekil içinde Cenâb-ı Hak hakkında düşünülmesinin yanlış olduğunu beyan etmiştir. Bediüzzaman bu sıfatın Cenâb-ı Hak katındaki mânâsının bizce bilinmediğini, Cenâb-ı Hakk’ın Kendisine ait bir sıfatı bu tabirle zihinlere yaklaştırmak istediğini, bu açıdan bu sıfatın bizce bilinmeyen sıfatlardan olduğunu ifade etmiştir.5
NUR İSMİ MÜTEŞABİH İSİMLERDENDİR
Nur ismi de böyle müteşabih isimlerdendir. İmam-ı Malik Hazretleri’nin dediği gibi deriz ki: Allah’ın Nur ism-i şerifi vardır. Kur’ân’da geçtiği için iman ederiz. Ama mahiyetini meçhul biliriz. Keyfiyetini akıl ile kavrayamayız. Hakkında sual sormayı bidat kabul ederiz. O ismi, emsalini gördüğümüz mahlûk olan ışığa veya nura indirgemeyiz.
Bu ism-i şerifle nûrlandıranın, tenvîr edenin, aydınlık verenin, ışığı yaratanın Cenâb-ı Allah (cc) olduğunu tasdik ederiz. Bütün kâinatın aydınlığının ve nurunun Cenâb-ı Allah’tan (cc) olduğuna iman ederiz. Nur ism-i şerifinin keyfiyetini ise Cenâb-ı Hakk’a bırakırız.
Dipnotlar:
1- Nûr Sûresi: 35. 2- Taha Sûresi: 5. 3- Beyhakî, El-Esmâ, ss. 408-409. 4- İşârâtü’l-İ’câz, s. 2. 5- İşârâtü’l-İ’câz, s. 22.