"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Geçmişle hesaplaşmak

Süleyman KÖSMENE
28 Aralık 2021, Salı
Büşra Nur: “Geçmişte işlediği günahından tövbe eden insanın, sürekli ‘keşke geçmişe dönebilsem o günahı işlememiş olsam’ diye düşünmesi doğru mudur?”

Tövbede Pişmanlık Unsuru

İnsanın kendi kendine, kendi geçmişindeki günahıyla harbî olarak hesaplaşması harika bir tövbe halidir. Tövbenin âlâsıdır. Tövbenin dibidir! Tövbenin nasuh olanıdır. Tövbe tam olarak da budur! Esasen Peygamber Efendimiz (asm), tövbeyi pişmanlıkla tarif ediyor: “Tövbe nedamettir.” 1 buyuruyor.

Tövbede pişmanlık unsuru olmalıdır ve şarttır. Tövbede pişmanlık, söz konusu günah ile ilgili olarak yaşanan derin üzüntü, kendi kendine derin yargılanma ve derin sorgulanma, vicdanın seni uyutmaması, uykunu kaçırması, “öyle olmasaydı şöyle olsaydı keşke” gibi seni kökünden sarsan serzenişlerdir… Günahtan duyulan derin mahcubiyet ve utanma hissidir. Günahtan kendini “ahmak, öküz, hayvan, kafasız, aptal, aşağılık” gibi taşlarla taşlamadır. Gözyaşı dökerek kendimizi mahlûkatın en hakiri, en aşağısı, en değersizi, en kemteri saymaktır. Bir Müslüman’ı incitmişsek “ne oldu yani, sen de şöyle şöyle yapmasaydın?” formatına girmeden, ince ve nazik davranarak, erinip özür dileyerek, helâllik isteme halidir.

Üstadımızın nefse taşlamalarına bir bakalım: “Riyâkâr nefsim!” 2, “tembel nefsim!” 3, “fahre meftun, şöhrete müptelâ, medhe düşkün, hodbinlikte bihemta sersem nefsim!” 4, “mağrur nefsim!” 5 

Resetleme Misali

Taşlama yaparken nefse haksızlık yaparak, faili olmadığı şeyleri de üzerine atmaya gerek yoktur. Nefsi sorgulamaya geçtiğimizde zaten yeterince günah buluruz. Kendi faili olduğumuz günahlarımız bize yeter. 

Nefsi böylesine günahta yalnız bırakıp taşladıktan ve günahtan pişmanlık duyarak tövbe ettikten sonra artık tekrar tekrar dönüp, “keşke geçmişe dönebilsem o günahı işlememiş olsam” dememize gerek kalmaz. Günahı işlemiş olmak evet bir utanç halidir. Fakat tövbe nasip olmak ve günahlarımızın silinmesi ile birlikte hayatımıza yeni bir sayfa açmak günahı bize unutturmaya yetecek büyük bir tecellidir.  

Bu yönüyle gerçek tövbe, bilgisayardaki resetleme tuşuna benzer. Bu tuşun görevi, bilgisayarı çeşitli bozukluklardan temizlemek ve yeni bir performansla yeniden kurmaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm), “Günahlarından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.” 6 buyurmuştur. Dolayısıyla günahtan tövbe ile resetlenen, tekrar tekrar “neden işlemiştim?” diyerek maziye dönmez.  

Eğer dönüyorsa dikkat etmek lâzım: Bu, şeytanın veya nefsimizin yeni ve gizli bir tuzağı olabilir! Nefsimizin, o çöplüklerde dolaştırarak tekrar bizi günaha sokma planı olabilir! 

Günahı Fırsata Çevirmeli

Rahmeti bize yaklaştıran günah, aslında tövbe ile fırsata dönmüştür. İrfan sahipleri bu sebeple, tövbeye götüren günahı, ucba ve riyaya götüren amelden hayırlı saymışlardır. Çünkü ucb ve riya olmaması şartıyla, amel salih olur. Ucb ve riya varsa ve kendimizi ucb ve riya kapanından kurtaramamışsak, salih amel, günahtan daha tehlikelidir. Çünkü içinde sinsice günahlar barındırıyor demektir. 

Ama tövbe-i nasuh denilen gerçek bir tövbede, sadece samimiyet ve içtenlik vardır, pişmanlık vardır, gözyaşı vardır. Ucb ve riya tövbenin semtine uğramaz. 

Bundandır ki, Cuma veya Kandil gecelerinde de olsa, dil ile adetten söylenip kalbe inmeyen sözler tövbe değildir. Tövbe için Kandil veya Cuma gecesini aramaya gerek yoktur. Allah için pişmanlığın gerçekleştiği noktada tövbe başlamıştır. Orası meyhane de olabilir! 

Artık bize bunu fırsat bilip tövbemizi tamamlamak düşer. “Hele şu da şöyle olsun da...” dediğimizde kaybetmiş olabiliriz. Bir daha ne Cuma gecesinde, ne Kandil gecesinde tövbe nasip olmayabilir! Bir daha o pişmanlığı yakalamak bize müyesser olmayabilir.  

O sebeple günahta pişmanlığı yakaladığımız anda tövbemizi yapalım. Ve günahtan Allah’a sığınalım. 

Dipnotlar:

1- İbn Mâce, Zühd, 30; Ahmed b. Hanbel, I, 376, 423. 2- Sözler. 3- Sözler, s. 229. 4- Sözler, s. 258. 5- Sözler, s. 535. 6- İbn Mâce, Zühd, 30; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 10/150.

Okunma Sayısı: 6692
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rahim

    9.6.2022 08:23:15

    Teşekkürler Allah razı olsun

  • mustafa

    28.12.2021 16:10:12

    yazınızdan kendi adıma çok faydalandım. kalbinize dilinize sağlık.

  • AHMET AYDIN

    28.12.2021 10:19:57

    Allah razı olsun Süleyman abim. çok güzel bir yazı olmuş

  • Ali

    28.12.2021 08:42:43

    " Keşke şeytandandır" Hadisi Şerif. Yani: 1- Keşke dediğin yaşanmış/ kaza omuştur.Demek ki kader de vardı ki oldu.Yani kaderin hissesini unutup itiraz eder gibi, aşırı keşke demek olmaz 2- Keşkede haddi aşmak ve tekrar, bir kısır döngü oluşturabilir. Bunu yerine tövbe istiğfar ve" günahı temizleyecek sevap ve iyiliğe yönelmeli" Hadisi Şerif

  • H.ibrahim Karahan

    28.12.2021 00:45:31

    Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı