“Eski hâl muhal, ya yeni hâl ya izmihlâl” ise; kendimizi yenileyerek işimize, hizmetimize yeni baştan başlamaktan korkmayalım! Belki yeni hikâyemizi eskisinden daha çok seveceğiz. Çünkü acı veren değişim değil; değişime direnmektir.
İmtihan da, vazife de devam ediyor. Her hadise dünyanın geçici, insanın ise misafir olduğunu ihtar ediyor. Dünyaya daimî kalmak için değil; ana sermayemiz olan istidat ve kabiliyetlerimizi inkişaf ettirmek için gönderildik.
Şevkimizi kıran hadiselerin dizgininin Allah’ın elinde olduğunu bilerek vazifemize odaklanmak en iyisi. Çünkü “kadere iman eden, kederden emin olur. Âkıl odur ki, ‘Huz mâ safâ, da’mâ keder’ kaidesiyle amel eder, selâmet-i kalble gider.”
Bahar bir kez daha ‘merhaba’ derken, hayata bakış açımızı pozitife, hizmete, çiçek renklerine çevirelim. Malumunuz, hususî dünyamızı kendi renklerimize boyuyoruz. Karamsar bakınca ayrı, ümit ve muhabbetle bakınca ayrı renkler sarıyor gökkuşağımızı.
Ümitsizliği ve karamsarlığı bir tarafa bırakalım. Her hadisede Rabbimiz’in rahmetini, şefkatini, merhametini ve adaletini görelim.
BAHAR DAHİ BİR ÇİÇEKTİR
Peygamberimiz (asm) “Bahar mevsiminin serinliğini ganimet biliniz; zira o, ağaçlarınıza ne tesir ederse sizin bedeninize de onu yapar” buyuruyor.
Öyleyse şu bahar günlerinde, tabiatın bu güzellik ve coşkusundan biz de nasibimizi alalım. Bedenimizi, aklımızı, kalbimizi, gönlümüzü ve ruhumuzu bahar ve çiçek kokusu ile temizleyelim.
Sahip olamadıklarımıza üzülmek yerine, sahip olduklarımızın farkına ve tadına varalım. Yine O’nun ikramı olan eşimize, çocuklarımıza, dostlarımıza ve hizmetimize sahip çıkalım.
Fırsat varken kendimizi gözden geçirip, yanlış ve hatalardan dönüp, aslî vazifelerimize yoğunlaşma vakti. Şahsımıza, cemaatimize ve tüm insanlığa bakan yönlerini ihmal etmeden.
KARANLIKLAR BİZİ KORKUTMASIN
Çevrenize bir bakın; insandan başka karamsar ve ümitsiz bir canlı göremezsiniz. Tüm tabiat şevk ve neşe içinde. Çiçekler coşku ile açıyor. Kuşlar neşe ile uçuyor. Suların çağlayışı, yağmurun indirilişi, bulutların mavi gökyüzünde bir ordu gibi geçişi hep bir şevk ve cezbe içinde.
Fırtınalar, karanlıklar bizi korkutmasın. Kenarda köşede atıl kalmadan, kontrolü ele alarak ve sadece kendiniz olarak gayret içinde hizmete devam!
Evet cennet-âsâ bir bahar için ümitvarız.
ÜMİDİ YEŞERTMEK GEREK
Gülümseyin. Çünkü, musibetler, rahmet yüklü bulutlar gibi, sevap yüklüdür. Kâh ödüldür insana, peşin peşin. Kâh keffârettir, isyanımıza ertelenmiş. Bazen musibet zannettiğimiz olayların altında derin hikmetler, sonsuz rahmetler gizlidir. O zaman bırakın feryadı, şekvâyı... Sakinleşin ve bir damla gülümseyin.
Rahmet yüklü bulutlar umudumuz olsun. Yırtılsın karanlıklar, silinsin karanlık suretler, yükselsin yeniden gayretler. Kekik kokusu büyü/sünde hürriyet, yeşeriversin umutlar bahar rüyasında. Filizler fidan olsun, dallar meyveye dursun, huzur, barış ve sevgi dolsun gönüllerimize.
Evet; ümidi yeşertmek gerek; olumsuz gözüken bütün şartlara rağmen. Çünkü Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez.
‘Bir gün olur elbette doğar, şems-i hakikat; Hiç böyle müebbed mi kalır, zulmet-i alem.”