Vahdettin Bey: “Yokluk ile Cehennem arasında nasıl bir muvazene vardır? Kur’ân’da kâfirlerin Cehennem’den kaçarak yok olmak isteyecekleri yazıyor. Oysa Üstad Hazretleri, ‘Cehennem de olsa bekâ isterim.’ diyerek, hayatın ve bekânın yokluktan daha tercihe şâyân olduğunu söylüyor. Öyleyse, kâfirler neden Cehennem’den kaçarak yok olmak istiyorlar?”
Dünden devamla:
* “Rabbimin huzuruna mücrim olarak gelenin cezâsı cehennemdir. Orada ne ölür, nede yaşar!” 1
* “Allah’tan korkan öğüt alır. Şakîler ise ondan kaçınır. O, ateşin büyüğüne girecek onlardır. Orada ne ölür, ne de yaşar!” 2
* “Arkasından onlara bir de Cehennem azabı var. Orada ona Cehennemliklerin yaralarından akan irin ve kan karışımı bir sıvıdan içirilir. Onu yudumlar; fakat boğazından geçmez! Ölüm her yanını kuşatır; fakat ölecek değildir! Arkasından da ağır bir azap vardır.”3
* “Orada uğradıkları gamdan ne zaman çıkmak isteseler, her defasında oraya geri çevrilirler. ‘Yakıcı azabı tadın!’ denir.”4
* “Çılgın bir alev olarak onlara Cehennem yeter! Âyetlerimizi inkâr edenleri ateşe sokacağız. Derilerinin her yanışında, azâbı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah güçlüdür, Hakîm’dir.”5
* “Sizi yakın gelecekteki bir azapla uyardık. O gün kişi elleriyle gönderdiğine bakar. İnkârcı da, ‘Keşke toprak olsaydım!’ der.”6
* “Biz onlara zulmetmedik. Ama onlar zâlim kimselerdi. Cehennemin bekçisine şöyle seslenirler: ‘Ey Mâlik! Rabbin bizim için yeni bir hüküm versin!’ Mâlik de: ‘Siz böyle kalacaksınız!’ der.”7
Görüldüğü gibi kâfirler Cehennemin şiddetli azabını tattıkça pişmanlık yaşarlar, yalanlamakla kendi kendilerine zulmettiklerini anlarlar, düşünüp peygamberi dinlemediklerine yanarlar; azabın şiddetini gördükçe oradan çıkmak isterler, toprak olmak isterler veya Allah’ın yeniden bir hüküm vermesini isterler.
Cehennemin her azabı onlara ölüm acısından daha beterdir aslında; ama ölmezler. Çünkü artık ölüm yoktur.
Onlar, azaptan kurtulmak için Rabb-i Zülcelâl’in onlar hakkında yeni bir hüküm vermesini istiyorlar.
Öyle bir hüküm olmalı ki bu, Cennetle sonuçlanmasın, razıdırlar; çünkü yüzleri yok.
Ama Cehennemden de çıksınlar; hiç değilse azap çekmesinler.
Toprak olmaya da râzılar. Onu istiyorlar.
Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, insanoğlunun fıtratında bulunan şiddetli var olmak isteğini her defasında ön plâna çıkarır ve âhiretin tam da bu isteği karşıladığını beyan eder. Nitekim küçüklüğünde hayâlinden, “Sana bir milyon sene ömür ve dünya saltanatı verilmesini, fakat sonunda ademe (yokluğa) ve hiçliğe düşmesini mi istersin? Yoksa bâkî, fakat âdi ve meşakkatli bir bir vücudu mu istersin?” diye sorduğunu; bu soru karşısında, bâkî, fakat âdi ve meşakkatli bir vücud da olsa “var olmak” istediğini, yokluğu ve hiçliği istemediğini; bu da olmazsa, hiç değilse “Cehennem de olsa bekânın” mutlak yokluktan ve hiçlikten daha iyi olduğunu8 kaydetmekle bu âyeti tefsir eder.
Burada geçen, “Bâkî, fakat âdî ve meşakkatli bir vücud” ifâdesi, Cehennem ehlinin, “Ey Mâlik! Rabbin bizim için yeni bir hüküm versin!” ifâdesi ile dile getirdikleri istektir. “Cehennem de olsa bekâ isterim.” ifâdesi de, insan fıtratının Cehennemin ve Cennetin dışında üçüncü bir şık olarak âdî ve meşakkatli bir vücud şansı olmadığını anlayınca, “yokluk ve hiçlik” şıkkına karşı da, Mâlik’in cevabı doğrultusunda Cehennemde kalmaya çaresiz razı olacağını vurgular.
Dipnotlar:
1- Tâhâ Sûresi, 20/74.
2- A’lâ Sûresi, 87/10-13.
3- İbrahîm Sûresi, 14/16, 17.
4- Hac Sûresi, 22/22.
5- Nisâ Sûresi, 4/55, 56.
6- Nebe Sûresi, 78/40.
7- Zuhruf Sûresi, 43/76, 77.
8- Asâ-yı Mûsâ, s. 37; Sözler, s. 84.