"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hüdhüd’ün gezisi!

Suna DURMAZ
13 Haziran 2012, Çarşamba
“O gün, zâlim kimse ellerini ısırıp: ‘Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım; vay başıma gelene, keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kur’ân’dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor’ der.” (Furkân Sûresi, 27-29.)

Araplar, arkadaş seçmenin önemine işaret etmek için “Assâhibu sâhib” derler. “Arkadaş çeker” mânâsındaki bu sözle, arkadaşın insanı hayra ve şerre doğru çekecebileceği vurgulanır. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm da, “Kişi arkadaşının dini üzerinedir. Sizden her biriniz, kiminle arkadaşlık yaptığına baksın” diye buyurmuştur. Arkadaşınızın hayattaki tek gâyesi Allah ve Resulünün rızasına nâil olmak ise, sizi de o yola doğru sokmak için gayret gösterir (çeker). Ve yine, arkadaşınızın hayattaki tek gâyesi dünya metâının peşinde olmak ise, sizi de o yöne çekmek için çabalayıp durur. 
Evet, arkadaş vardır, dostunu akıl ve ruhun birlikte doyuma erdiği Kur’ân sofrasına dâvet eder ve arkadaş vardır, dostunu sonsuz şehvetlere hizmet sunan nefis sofrasına dâvet eder!                                                                                 
Kuveytli Necwa Omeriyye diye çok hayırlı bir arkadaşım var. 7 çocuk annesi olan Necwa Hanım, gerek Kuveyt içinde, gerekse Kuveyt dışında bir çok hayır hizmetinde bulunmakta. İşte bu arkadaşım, geçtiğimiz Mart ayının ortalarında beni telefonla aradı ve “Suna’cığım, farklı milletlerden insan hakları savunucuları ve medya mensuplarından oluşan bir grup eşliğinde Antakya ve Kilis’te ağırlanan Suriyeli mültecileri ziyaret etmek istiyorum. 27-30 Nisan 2012 tarihleri arasında gerçekleştirmeyi planladığım bu ziyaretteki öncelikli amacım, mânevî olarak mülteci kardeşlerimizin yaralarına merhem olmaktır. Sâniyen, bu kardeşlerimizin Suriye’de meydana gelen olaylar hakkında verecekleri bilgilerle, bağımsız olarak bir belgesel film çekmek istiyorum. Sen de bize katılmak ister misin?” diye sorunca, hiç tereddüt etmeden “evet” cevabını verdim. Necwa Hanım, bir kaç gün sonra beni tekrar aradı ve “Kamp gezimizin adını “Hüdhüd’ün gezisi” olarak koymak istiyorum” dedi. Ben de, “Hüdhüd nerden çıktı? Grupta Müslüman olmayanlar da bulunacağına göre, herkesin hoş görebilmesi için gezinin ismi “Merci/ Rahmet” veya “Salvation/ Kurtuluş” olsun” dedim, ama, Necwa Hanım “Hüdhüd” olmasında israr etti.
Bunun üzerine, Necwa’ya “Hüdhüd” ismi üzerinde israrlı olmasının sebebini sordum. O da, “Biliyorsun, Hüdhüd kuşu Hz. Süleyman’ın zeki kuşudur. Doğru haber peşinde olan Hüdhüd kuşu, güneşe tapan Sebe (Yemen) halkının toptan Müslüman olmasına vesîle olmuştur. Bizim grupta Koreli Budist, Rusyalı Hıristiyan, Amerikalı ateist de bulunacak. Hüdhüd ismi üzerinde israrlı olmaktaki amacım, hem bu insanları, hem  de grupta bulunan Müslümanları Kur’ân-ı Kerim okumaya dâvet etmektir. Hüdhüd kuşunun tanıtımını yapmak ve böylece insanları Hz. Süleyman’ın kıssasına yönlendirmek için de, gezi boyunca, üzerimizde Hüdhüd kuşu resimli bir rozet ile şapka taşıyacağız.          
Özetle, gezimizin “İslâm’a dâvet gezisi” olmasına da niyet ettim. Bu yüzden, Müslüman olarak sen ve ben hal ve davranışlarımızla elimizden geldiği kadarı ile İslâm dininin güzelliklerini göstermemiz lâzım” dedi.         
İşte böyle muhterem okuyucularım... Necwa Hanımın “Hüdhüd” ismi üzerinde ısrarlı olması, beni Hüdhüd kuşunun adının geçtiği Neml Sûresini* tefekkür dürbünüyle okumaya ve ayrıca bu sevimli kuş hakkında araştırma yapmaya itti. Araştırınca; Rabbimin yaradılış hârikalarından biri olan ve Sebe ülkesinin haberlerini Hz. Süleyman’a aktarırken “Sana şüphe içermeyen bir haberle (ci’tüke bi nebein yakîn) geldim” diyerek, doğru haber peşinde olanlara ilham veren Hüdhüd’ü çok sevdim. Ve; “Hz. Süleyman’ın ordularına kılavuzluk yapacak kadar zeki olan ve yine Hz. Süleyman’ın İslâm’a dâvet mektubunu Sebe Melikesi Belkîs’a götürebilecek kadar emîn ve vefalı olan bu kuşu okuyucularıma da tanıtmalıyım” dedim.
Evet, İsra Sûresi 44. âyette “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız” deniyor. İşte Hüdhüd kuşu da Yüce Rabbimizi tesbih eden lisanlardan bir lisandır; ancak, biz onu tanımadığımız için bu mübârek kuşun tesbihini anlayamıyoruz.                                                                                               
Şimdi gelin hep beraber Hüdhüd kuşunu tanıyalım:
Hüdhüd kuşu Türklerde “İbibik” ve “İpek kuşu” olarak da tanınır. Araplarda ise; Hüdhüd, Hudâhid, Nebbâh, Ebu-Ahbâr, Ebu Seccâd olarak bilinir. Tasavvuf edebiyatında ise “Mürg-ü Süleyman” (Süleyman’ın kuşu) olarak anılır ve “Sırtında tarikat elbisesi başında da hakikat tâcı var” diye vasfedilir.
Cins olarak Çavuş kuşu ailesine mensup olan Hüdhüd kuşu, ağaç ve taş kovuklarında yaşar. Boyu 25-31 cm arasındadır. Gövdesi, genel olarak tarçın, fındık kabuğu ve kahve tonlarında olup, kanatları siyah-beyaz çizgilidir.      
Gagası uzun, kuyruğu da kare şeklindedir. Başında ise geriye doğru uzunca tüyler bulunur. Hüdhüd kuşu uzun müddet açlık ve susuzluğa dayanabilmektedir. Tek başına ve hızlı uçtuğu için takip edilmesi oldukça zordur. Çok yükseklerden uçar ve uçuş yönünü kendi başına tayin eder. İşte bu vasıflarından dolayı Hz. Süleyman tarafından istihbarat amaçlı olarak kullanılmıştır. Yırtıcı bir kuş olmadığı için, olağanüstü zekâsıyla düşmanlarından korunabilmektedir. Meselâ, saldırı tehlikesi sezdiği anda kuyruğundan çok pis bir koku çıkararak tehlikeyi defeder.
Şahinden daha keskin nazarlıdır. Çok uzak mesafedeki su kaynaklarını görür. Kur’ân-ı Kerim tefsir kitaplarında, Hz. Süleyman’ın ordularına kılavuzluk yapan Hüdhüd kuşunun uzaktaki suyu keşfettiğini, sonra da cinlerin gidip işaret edilen yeri kazdıkları rivâyet ediliyor. İşte Hüdhüd’ün bu keskin bakış özelliği Arapçadaki “Ebsâr min Hüdhüd” (Hüdhüd Bakışlı) deyimine mastar olmuştur.      
İnsanlara çok yakın olan Hüdhüd, anne-babasına pek hayırlı bir evlâttır. Anne ve babasını besler; annesi ölünce cesedi koyacak uygun bir yer buluncaya kadar onu başında taşır. Hatta, halk arasında, Hüdhüd kuşunun başında tâc gibi duran tüylerin anne ve babasına hayırlı evlât olmasından dolayı Allah tarafından kendisine mükâfat olarak verildiğine inanılır. Hüdhüd, eşine de vefalı olan bir kuştur. Eşi ölünce kendine başka bir eş aramaz. Hüdhüd kuşunu anlatmak bir makaleye sığacak gibi değil. Bu yüzden, “Hüdhüd’ün gezisi” yazısını Türk Divan edebiyatının meşhur şâirlerinden olan Nâbi’ye âit olan söz ile bitirmek istiyorum:          
 “Ey nâme sen ol mehlikadan mı gelürsen”
 “Ey Hüdhüd’ü ümmid Sebadan mı gelürsen”
***
*Neml Sûresi 20-26 âyetler
“Süleyman, kuşlara göz atıp yokladı ve şöyle dedi: “Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?”
“Bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da kafasını keseceğim.”
“Derken Hüdhüd çok beklemedi, çıkageldi ve (Süleyman’a) şöyle dedi: “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sebe’den sana sağlam bir haber getirdim.” 
“Ben, onlara (Sebe halkına) hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadın gördüm.”
“Onun ve kavminin, Allah’ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.”
“Göklerde ve yerde gizli olanı ortaya çıkaran, sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen Allah’a secde etmesinler diye (şeytan onları yoldan çıkarmış.)”
“Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Büyük Arş’ın Rabbidir”

Not: Mülteci kamplarına yaptığımız gezi hakkında, Dost Tv “Söze Yar Olmak” programında teferruatlı bilgiler verdik. Program 20 Mayısta yayınlandı. Okuyucularımdan geziyi merak edenler, adı geçen programın internet sitesindeki arşivinden “Suriyeli Mülteciler” başlıklı programa tıklayıp izleyebilirler. Veyahut benim Facebook sayfamdan fotolarına bakabilirler.
Facebook/ suna.durmaz.1

Okunma Sayısı: 3796
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Pervin Kınık

    18.6.2012 00:00:00

    Çok güzel,sevgi ve vermek üzere gayretleri olan,bu cici insanları,herkesin okuma fırsatı elde edebilmesi ne kadar güzel .
    Tüm yazı boyunca gülümseme halinde sevgi ve duygu yüklenmişdim.
    AllahCC razı olsun,tüm niyetlerinizden ve cabalarınızdan,istifade edecek herkesinde duasından nasiplerle gayretlerinizde kolaylık ve sizlerede istifade diliyorum.
    Gününüz hayırlı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı