2 Eylül 1938'de kurulan Bağımsız Hatay Cumhuriyeti’nin "Devlet Meclisi", 23 Haziran 1939 tarihinde Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne dahil (ilhak) olmasına karar verdi.
Hatay, Suriye topraklarıyla birlikte uzun yıllar Fransa’nın işgali altında kaldı. Aynen Kerkük ve Musul gibi Hatay da Misak-i Millî sınırları içinde yer alıyordu. Ne var ki, Mondros Mütarekesi şartlarını ileri süren Fransa, burayı Türkiye bırakmayı kabul etmedi. Tâ ki, Avrupa, II. Dünya Savaşı’nın sancılarıyla kıvranmaya başlayana kadar…
«
Evet, Fransa’nın Hatay’dan çekilmesi, tam tamına II. Dünya Harbi’nin Avrupa’da ayak seslerinin başladığı döneme denk geldi. Malum, II. Dünya Savaşı'nın 1 Eylül 1939'da Almanya'nın Polonya'yı istila etmesi ve ardından 3 Eylül'de Birleşik Krallık (İngiltere) ile Fransa'nın Almanya'ya savaş ilan etmesiyle başladığı kabul edilir. Nitekim, Hatay’ın Fransızlar tarafından Türkiye’ye teslim edilmesinin üzerinden henüz iki ay kadar bir zaman geçmişti ki, Avrupa’da insanlık tarihinin en büyük ve en dehşetli savaşı başladı.
Gelişmelerin seyri kısaca şöyle oldu: Hatay’da görevli Fransız birlikleri 7 Temmuz 1939’da Hatay’dan ayrıldı. 23 Temmuz’da Antakya’ya gelen TBMM heyeti, Hatay’ın anavatana katılma törenine katıldı. Askerî kışlada bulunan Fransız bayrağı indirilerek, yerine ayyıldızlı bayrak çekildi. Böylelikle, devir-teslim işi tamamlandı. Bir ay kadar sonra da, Hatay yeni bir vilayet olarak Türkiye’ye resmen ve fiilen dahil edilmiş oldu.
Hatay’ın devir-teslim ameliyesinden önce, Türkiye, Fransa ve Suriye yetkilileri arasında yapılan görüşmeler esnasında şu anlaşmalar da sağlandı:
1. Türkiye Cumhuriyeti Fransızlara bağlı olan şirketleri satın aldı.
2. Suriye vatandaşlığına geçmek isteyen kimselere tercih hakkı tanındı.
3. Teşkil olunan bir komisyon tarafından, Türkiye ile Suriye arasında bugün de korunmakta olan sınır çizgisi belirlenmiş oldu.
«
Tâ 1516’dan beri Osmanlı Devletinin hakimiyeti altında olan Hatay, 1918 yılı sonlarında Fransızlar tarafından işgal edildi. İşgal, tam 20 sene sürdü. 2 Eylül 1938'de kurulan Bağımsız Hatay Cumhuriyeti kuruldu. O tarihte, 9-10 ay kadar ömür süren Hatay Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen, Başbakanı Abdurrahman Melek, Meclis Başkanı ise Abdülgàni Türkmen idi. İşte, bu şahısların öncülük etmesiyle gerçekleşen "Türkiye'ye ilhak kararı", Kemalistler tarafından her ne kadar Mustafa Kemal’e mal edilmeye çalışılıyor olsa da, bu görüşün bir kıymet- i harbiyesi yoktur. Zira, bu vilayetin Türkiye’ye dahil olması onun ölümünden aylar sonra gerçekleşmiştir. Bu vilayetin kazanılmasının iki önemli sebebi var: Avrupa’da günden güne şiddetlenen savaş sancısı ve Hatay’ın yönetiminde bulunan zatların sergilemiş olduğu birlik-beraberlik iradesi. Aynı durum, çok daha önemli iki merkez olan Kerkük ve Musul’da hasıl olmadığı için, oralar geri alınamadı.
«
Son bir not: Yıllar önce Hatay’a gittiğimizde, yaşlı zatlar bize şunları anlattı: Yirmi sene burayı işgal eden Fransızlar, birtakım zorbaca muamelelerine rağmen, halkın dinî yaşayışına yine de herhangi bir müdahalede bulunmadılar.
Meselâ, 1930'lu yıllarda Türkiye'de Muhammedî Ezanın okunması yasak iken, işgalci küffarın yönetimindeki Hatay'da serbest idi. Aynı şekilde, Türkiye’deki uygulamaların aksine, Hatay'da 1939’a kadar camiler, medreseler açık, Kur'ân okunması serbest, Ramazan ayında oruca duyulan saygı en üst seviyede bulunuyordu.
Hatay’ın Türkiye’ye ilhakı ile birlikte, burada da Muhammedî Ezanın okunması yasaklanmış oldu. Bu hadise de gösteriyor ve ispat ediyor ki: "Münâfık, kâfirden eşed" imiş…