Vatandaş olarak herkes, istediği bir siyasî partiye taraftar olabilir elbette. Yalnız siyasî tercihte bulunurken, hemen her partinin; müspet ve menfî uygulamalarının olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekir.
Millet adına faydalı olan icraatlarını takdir edip teşviklerde bulunmak, zararlı gördüğümüz icraatlarına da itiraz edip ikazlarda bulunmak gerekir.
Böyle yapmayıp taraftar olduğumuz partinin yanlış işlerini de tasvip etmek, bizi, farkına varmadan, meydana gelen mağduriyetlerden dolayı hissedar edecektir.
Böyle bir manevî tehlikeyi göz önünde bulundurarak, taraftar olduğumuz partinin faydalı uygulamalara destek verip teşviklerde bulunduğumuz gibi, yanlış gördüğümüz uygulamalarına itiraz hakkımızı kullanıp ikazlarda bulunmak gerekir.
Üstad Bediüzzaman’ın, “Kur’ân ve vatan ve İslâmiyet namına” diyerek, başa gelmeleri için dua ederek nokta-i istinat olduğu Demokrat Parti’nin başındaki, “İslâm kahramanı” diyerek taltif ettiği merhum Adnan Menderes’e yaptığı tavsiyelerine bakalım:
En’am Suresi’nin 164. ayetinin mealen; “Birisinin cinayetiyle başkaları, akraba ve dostları mes’ul olamaz” (Emirdağ Lâhikası-2, s.394) hakikatini dikkate alarak, suçun şahsîliği prensibini göz önünde bulundurarak, diğer ifade ile kurunun yanında yaşı yakmamaları, suçsuzları korumaları, cezalandırmamaları gerektiğini söylüyor.
Üstad’ın diğer bir tavsiyesi de, “Seyyidü’lkavmi hadimuhum” hadis-i şerifi uyarınca, “Memuriyet bir hizmetkârlıktır, bir hâkimiyet ve benlik için tahakküm aleti değil.” şeklindeki ikazıyla, milleti idare etmek için başa gelmeye çalışan idarecilerin millete şu veya bu sebeple katiyyen haksızlık, zorbalık ve zulüm etmemelerini, onlara kibir ve gururla tepeden bakmamalarını, tam tersine onların huzur ve sükûn içinde hayatlarını devam ettirmeleri için hiç kimseye ayrım yapmadan, tam bir adaletle millete hizmet etmeleri gerektiğidir.
Üstad Bediüzzaman’ın ülkenin idaresine talip siyasîlere diğer tavsiyesi de, mealen, “Mü’min için mü’min, sağlam yapılmış bir binanın birbirine kuvvet veren taşları gibidir.” hadis-i şerifinin işaret ettiği üzere, haricî düşmanların tecavüzlerine karşı dahildeki tesanüdü, birlik ve beraberliği sağlamanın; ancak dahildeki çekişmeleri, kavgaları, gerginlikleri terk etmekle mümkün olabileceğidir. (Emirdağ Lâhikası s.395)
Yine Üstad, “İslâm kahramanı” diye tavsif edilen merhum Adnan Menderes’in şahsında bütün siyasîlere yönelik tavsiyeler vermiştir. Bu tavsiyelerin bir bölümünü gerçekleştirmeye çabalayan merhum Menderes, bunun bedelini, demokrasi düşmanı cellatların kurdukları idam sehpasında ödeyerek şehitlik mertebesini kazandı.
Günümüz siyasîlerinin, Üstad Bediüzzaman’ın, kaynakları ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler olan bu yol gösterici harika tavsiyelerini dikkate alarak o çerçevede bir çabanın içinde olduklarını görebiliyor muyuz sizce?
Ayrıca Üstad Bediüzaman’ın yaptığı gibi, bu noktada, yeri geldiğinde gerekli ikaz ve tavsiyelerde bulunuyor muyuz sizce?