“Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Kur’ân’dan sonra en büyük mucizesi kendi zâtıdır. Yani, onda içtimâ etmiş ahlâk-ı âliyedir ki, herbir haslette en yüksek tabakada olduğuna, dost ve düşman ittifak ediyorlar.”
Mektubat, On Dokuzuncu Mektub
“Mu’cize-i Muhammedî, ayn-ı Muhammeddir (asm).”
Şuaât-ı Marifetü’n-Nebî
İslâm dini, kâinatın yaratıcısıyla olan İlâhî bağları sebebiyle, ayırım yapılmaksızın bütün Peygamberlere derin saygı duyulmasını emreder. Bu yüzden; Müslümanlar, Peygamber resimlerinin çizilmesinin haram olduğuna inanırlar. Müslümanlar; ne Hz. Muhammed’in (sav), ne de diğer Peygamberlerin resimlerini çizmişlerdir. Ancak; Resûlullah’ın (asm) yaşadığı dönemi anlatan kitaplar Hz. Muhammed’in (sav) şeklî ve ahlâkî vasıf ve sıfatlarını çok dikkatlice anlatan rivâyetlerle doludur.
İşte Hz. Muhammed’in (sav) vasıflarından bazıları: Orta boylu olup, ne uzun ne de kısa idi. Mübârek çehresi pembe-beyaz idi ve ay gibi parlardı! Onu görenler hemen severlerdi. Mübârek gözleri kara ve iriydi. Sakalları çok uzun olmayıp gür idi. Şişman ve göbekli değildi. Karnı dümdüz olup göğüs hizasındaydı. Yürüdüğünde canlı canlı yürür, ayaklarını yere sürtmezdi. Geriye dönüp bakmak gerektiğinde, bütün vücuduyla dönerdi.
Hz. Muhammedin (sav) karakteri
Sakin ve yumuşak huyluydu. Kaba ve katı değildi. Kendisine 10 yıl hizmet etmiş olan Hz. Enes’in (ra) şehâdetine göre, hizmetçisine bir defa dahi “Üf!” dememiştir. Gülmelerinin çoğu tebessüm şeklindeydi. Ashâbına şaka yapardı ve şaka yaparken de daima doğru söylerdi. Çirkin ve müstehcen sözlü değildi. Sözleri ve fiilleri edepliydi. Asla yüksek sesle konuşmaz ve bağırıp çağırmazdı.
Hz. Muhammed’in (sav) sözlerinin vasfı
Konuşurken az ve öz konuşurdu. Konuşması akıcı ve belâğatliydi. Bir şeyi tekid etmek istediğinde üç defa tekrar ederdi. Münakaşayı sevmezdi. Ayıplayan ve çok öven değildi. Doğru sözlüydü. Sözlerini sadece Allah rızası için sarfederdi. Münakaşa ve yalandan şaka yapmak husûsunda ashâbına şunları söylemişti: “Ben, haklı bile olsa münakaşayı terk eden kimseye cennetin kenarında bir köşkü garanti ediyorum. Şaka bile olsa yalanı terk edene de cennetin ortasında bir köşkü, ahlâkı güzel olana da cennetin en üstünde bir köşkü garanti ediyorum.” (Ebû Davûd)
Hz. Muhammed’in (sav) duyguları ve ruh hali
Hz. Muhammed (sav) sinirli bir karaktere sahip değildi. Kendi nefsi için sinirlendiği asla görülmemiştir. Sürekli olarak; ashâbına da yumuşak huylu olmalarını ve Allah için sinirlenmenin dışında, sinirlilikten kaçınmalarını öğütlerdi. Hz. Aişe’nin (r.anha) rivâyet ettiğine göre, Hz. Muhammed (sav), Allah yolunda cihad etmenin dışında elleriyle kimseye vurmamıştır. Ne hizmetçi dövmüştür; ne de kadın. Asla; kötülüğe karşı kötülükle cevap vermemiş, hep affedici olmuştur.
Hz. Muhammed’in (sav) insanlara karşı olan muâmelesi
Hz. Muhammed (sav) insanlarla karşılaştığında, güleryüzle selâm veren ilk kişi olmaya gayret ederdi. Ashâbına da insanların yüzlerine gülümsemenin sadaka olduğunu öğretmişti. İki seçenek arasında bırakıldığı zaman kolay olanı seçerdi. Kendisini ilgilendirmeyen mevzulara karışmazdı. İnsanlara karşı sıdk ve muhabbetle muâmele etmeyi severdi. Emin ve sâdıktı. Bu yüzden; ticaret yaptığı zaman insanlar ona “Sâdıku’l-Emîn” lakabını takmışlardı. Bir meclise girdiğinde, meclisin en sonunda oturmayı tercih ederdi. Kendisiyle konuşanı dikkatlice dinlerdi. Konuşan kişinin de lafını kesmezdi. Son derece edepliydi. Kendisinden, ayıplanacak hiçbir fiil sudûr etmemiştir.
Hz. Muhammed’in (sav) günlük hayatı
Ne savurgan, ne de cimriydi. Hayatının her anında ölçülü ve alçakgönüllü idi. Az yerdi. Yemek seçmez ve yemekte kusur aramazdı. Hayatı boyunca, iki gün üstüste arpa ekmeği yiyerek doymamıştı. Sağ eliyle yer ve parmaklarını yalardı. Yemeğe “Bismillah” diyerek başlardı. Sofradan kalkınca ise “Elhamdülillah” derdi. Normal bir insan gibi kendi işlerini kendi görür; koyunlarını kendi mübârek elleriyle sağardı. Evde olduğu zaman, ev işlerinde ailesine yardım ederdi. Temiz ve tertipliydi. Aşırıya kaçmadan şık giyinirdi. Güzel koku sürer ve mübârek gözlerine sürme çekerdi.
Geceleri teheccüd namazına kalkardı. Sabah namazından sonra mescidde kalır, güneş doğuncaya kadar zikredip Kur’ân okurdu. Cömert ve kerimdi. İnsanlara bolca ikram etmesini sever ve bundan dolayı fakir kalmaktan korkmazdı.
Ne kendi nefsine, ne de ailesine zekât malından bir şey almaz; ailesinden birinin zekât toplama işinde görevlendirilmesini asla kabul etmezdi. Toprak evde otururdu. Evinin damı hurma ağacı yaprakları ve deve derisiyle kaplıydı.
Abdullah bin Abbas’dan (ra) rivâyet edilen bir hadisde Hz. Muhammed (sav) dünya hayatı hakkındaki düşüncelerini şu şekilde ifade ediyor:
“Dünyadan bana ne ve benden dünyaya ne! Nefsim elinde olana yemin ederim ki; ben ve dünyanın meseli, sâif bir günde (uzun ve sıcak bir yaz gününde) bir ağacın gölgesinde biraz oturduktan sonra terk edip giden yolcu gibidir.” (Buhârî)
Şu bir gerçek ki; denizler mürekkep ağaçlar kalem olsa, Efendimiz’in (sav) üstün vasıflarını yazmaya yetmez. Çünkü o Muhammed’dir (asm); yani Allah tarafından çokça övülmüş olandır. Bu yüzden, özetle bu kadar yazdık.