Birbiriyle ilgisiz bir yığın maddenin sokuşturulmasıyla 61 maddeden 148 maddeye çıkarılıp komisyonda ve Genel Kurulda iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla geçirilen “torba”da iktidar yandaşı mihraklar ve medya için “yeni kıyaklar”ın eklendiği görülüyor.
Maden ocaklarında “yaşam odası” zorunluluğu getirilmeyip özel maden şirketlerine “jest” yapılırken, özel sektörde taşeronluğun önleyecek bir düzenleme getirilmemesi, bunun bariz göstergesi.
Bunun için verilen bütün vaadlere rağmen 301 işçinin can verdiği katliâm gibi “kaza”dan ders ve ibret alınmadan, sağlıklı bir çalışma ve müzâkere yapılmadan apar topar çıkarılan “torba”ya yargı sistemi”ni etkileyecek hususlar da sokuşturulmuş. Özellikle özelleştirmelere ilişkin, devir işlemlerinin üzerinden beş yıl geçtikten sonra yargı kararı dahi çıkmış olsa işlem yapılamayacağı hükmünün sokuşturulması bunlardan biri.
Bu meyanda, beş eski özelleştirmeyle ilgili yargı kararları yok hükmünde sayılıyor. Mahkeme kararlarına rağmen, 1 milyon 100 bin dolara özelleştirilen SEKA’nın iktidarın “yayın organı” yandaş bir gazetenin sahibinde kalması; ayrıca SEKA’nın yanısıra Seydişehir Eti Alüminyum, Tüpraş, Kuşadası Limanı, Çeşme Limanı’na ilişkin özelleştirmeleri de kapsaması kayda değer.

“RANT VE KIYAK”LAR
Keza, belediyelerin elindeki taşınmazları; malları, binaları, tabiat ve kültür varlıklarını doğrudan bir vakfa/derneğe bedelsiz vermesinin önü açılıyor. Amacın, bilhassa Başbakan’ın oğlunun yönetimindeki TÜRGEV’e ücretsiz veya düşük bedelle taşınmaz tahsisi olduğu belirtiliyor.
Mahkemenin bir mala el koyması için çoğu hükûmete bağlı kurumlardan “rapor” alınması şart koşuluyor.
Kısacası, oluşturulan “Sabah ve Atv havuzu”na 630 milyon dolarlık katkı sağlayan patronların Meclis gündemindeki “af yasası”ndan yararlanmaları hedefleniyor. Söz konusu soruşturmanın bir numaralı zanlılarından Reza Zarrab gibi “havuz”a aktardıkları kaynakları muhasebeleştirmede sıkıntı yaşayan sanık ve patronların mal varlıklarına el konulamaması ve dokunulmaması sağlanıyor. “Havuz”a aktarılan kaynaklar vergi konusu olmaktan kurtarılıp “havuz parası” da “sıfırlanıyor.” Bundandır ki “yasa”, “17 Aralık Zarrab affı” olarak nitelendiriliyor.
Buna mukabil, yaklaşık 1.5 milyon borçlu Bağ-Kur’lu için getirilen kolaylıklar kaldırılıyor; birikmiş Bağ-Kur prim borcunda peşin ödemeye enflasyon kadar faiz ödenmesi öngörülüyor.

HAKSIZ VE HUKUKSUZ MADDELER
Ve hiç gereği yokken Kültür Bakanlığı’nın emr-i vaki “bandrol yasağı” ile aylardır risalelerin basımının engellenmesine ek olarak “kamuya mal edilmesi”ne benzer cemaatlerin evlerinde / yurtlarında kalan öğrencilerin câzip imkânlarla devlet yurtlarına çekilmesi, “torba’nın son sürprizi” olarak kayıtlara geçiyor.
Neticede, “Soma yasası” olarak ortaya atılan, ancak sokuşturulan alâkasız maddelerle çuvala dönüştürülen “torba yasa”yı Meclis’in yeni yasama döneminde Köşk’e göndermeden yeniden ele alması; risalelerin telif hakkının devlet tekeline alınmasına benzer hak ve hukuku gasbeden maddeleri mutlaka ayıklaması gerekiyor.
Yine mahkemelerin üst düzey kamu görevlileri ve memurlar hakkında verdiği atama, görevden alma, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliğiyle ilgili iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların hükûmetçe iki yıl uygulanmamasını ve iki yıl sonunda başka bir kadroya atanmasını öngören, Anayasayı, yasaları, temel hak özgürlükleri hiçe sayan maddelerin çıkarılması şart.
Meclis “torba” ayıbını mutlaka kaldırmalı. Aksi halde çoğu Anayasa Mahkemesi’nden ve orası olmazsa AİHM’den dönecek, hukuka, insan haklarına ve hürriyetlerine aykırı haksız ve hukuksuz antidemokratik maddeler Türkiye’nin enerjisini boşa harcatır; siyasî iktidarı da tüketir…