Bir ilahiyatçı ve eğitimci olarak Bursa’dan defaatle Emirdağ üzerinden Barla’ya yapmış olduğumuz seyahatlerde ve ilçe derslerine giderken Kur’ân-ı Kerîm’in asrımıza bakan eşsiz tefsiri Risale-i Nur’u ve müellifi Aziz Üstadımızı tanımama ve bir lahana yaprağı kadar olsa da bir gazetemiz olsun diyen merhum Zübeyir Ağabey’i ve Zübeyri çizgiyi, Risale-i Nur hizmetleri ve neşrindeki sapmaz ve şaşmaz duruşuyla gazetemizin sevgisini bütün zerratıma kadar tesir etmesine vesile olan İhsan Paşalıoğlu Ağabeyime bedeninde tavattun edip muzdarip olmasına sebep olan hastalığından dolayı Cenab-ı Haktan acil şifalar diliyorum.
Rabbim muzdarip olduğu bu hastalığını kendisine keffaret-i zünup yapsın, günahlarının affına vesile kılsın inşallah.
Duâlarınıza muhtaç İhsan Ağabeyimiz gerçekten Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Risale-i Nurdaki meslek ve meşrebine bağlı kalma konusundaki duruşuyla, Zübeyri çizgiyi müdafaa etmesiyle Bursa’da ve gittiği her yerde örnek bir davranış sergilemiş, hep hizmetlerde koşturmuş Üstadımıza sadık bir Nur Talebesidir. Ücrette geride kalmış hizmette hep önde olmuştur, Aziz Üstadımızın birçok saff-ı evvel talebesini görmüş onlarla meşveret etmiş saff-ı sani diyebileceğimiz aziz Sıddık vefakâr bir Nur Talebesidir.

EMİRDAĞ VE BARLA SEYAHATLERİNDEN
Gazetemiz Yeni Asyanın 07.04.2013 tarihinde Elif ekinde yayınlanan “İşaratü’l-İ’cazda Kur’ân-ı Kerîm’in Takib Ettiği Maksatlar” isimli makalemde de belirttiğim gibi burada yeri gelmişken Aziz Üstadımızın “Yıldız Sarayına değişmem” dediği o güzel nurlu mekânları görmeme ve tanımama vesile olan İhsan Paşalıoğlu Ağabey ile yapmış olduğumuz manevî seyahatler ile ilgili hatıratımdan bahsetmek istiyorum.
2009 yılında vefat haberini aldığımız Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin talebelerinden ve son şahitlerden olan Ali İhsanTola Ağabey’in Senirkent’teki cenaze namazına katılmak için Bursa’dan İhsan Ağabey ve diğer arkadaşlarla beraber önce Emirdağ’a hareket ettik. O zaman hayatta olup, şu an Emirdağ’da medfun olan Aziz Üstadımızın saff-ı evvel talebelerinden merhum Ahmet Urfalı Ağabeyi ziyaret ettik. Üstadımıza yaklaşık on yıl sadakatle nasıl hizmet ettiğini ve dinlemesi doyumsuz o nurlu hatıralarını dinleyip hayır duâsını aldıktan sonra o akşam Emirdağ’da dershanede misafir olup sabahleyin Senirkent’e hareket ettik. Öğle namazını müteakiben birçok il ve ilçeden gelen Risale-i Nur Talebeleriyle birlikte Ali İhsan Tola Ağabeyin cenaze namazını kılıp kendisini duâlarla defnettik.
Daha sonra İhsan Ağabey ve Bursa’dan gelen dostlarımızla birlikte Barla’da bulunan Yeni Asya Sosyal Tesislerine gittik. Bir müddet istirahat ettikten sonra Aziz Üstadımızın “Barla Denizi” dediği Eğirdir Gölü’ne nazır Barla Kabristanlığı’nda medfun bulunan Ali Uçar, Bayram Yüksel, Sıddık Süleyman ve burada isimlerini zikredemediğim daha nice saff-ı evvel Isparta kahramanlarını, ziyaret edip aziz ruhlarına Kur’ân-ı Kerîm okuyup, duâlar edip hayırla yad ettik. Kabristanda duâ edip ayrıldıktan sonra ahbablarımızla Barla’da Üstadımızın kaldığı evi, ulu çınarı ziyaret edip, Muş Mescidi’nde namaz kıldık. Daha sonra Bediüzzaman Hazretleri’ne 28. Sözün yazdırıldığı Cennet Bahçesi’nde kuşların nagâmatı arasında İhsan Ağabey’den çok güzel bir ders dinledik. Akabinde Barla’da dostlarımızla birlikte arabamıza binerek Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin saatlerce yürüyerek çıkıp günlerce kalıp tefekkür ettiği Çam Dağı’nda duygulanarak yazdığı Tepelice Çama çıktım (Çam Dağı) ilâhisini İhsan Paşalıoğlu söylerken bizlerde duygulanarak eşlik ettik.
Nurlu bir anlayış ve bakışla Çam Dağı’ndan uçsuz bucaksız ovayı, Eğirdir Gölü’nü seyretmek, tefekkür etmek, kesif bir hissiyat içinde olmak ne büyük bir bahtiyarlıktır. Hani eskiler derler ya tatmayan bilmez. Gerçekten anlamak ve hissetmek için o nurlu menzilleri, mekânları gezmek, görmek ve yaşamak gerek. Daha sonra Bursa’dan geldiğimiz dostlarımızla beraber Çam Dağı’ndan arabamızla inerek manzarası çok hoş olan Üstadımızın ifadesiyle Barla Denizi (Eğirdir Gölü) kıyısından dağları, orman ve gölü seyrederek Isparta’ya gittik. Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin kaldığı nurlu mekânları gezdik. Günümüze kadar gelen ve hatıra olarak kalan birkaç parça mütevazı eşyasını ve talebelerine yazdırdığı eserleri gördük duygulandık. Ziyaretten sonra Bursa’ya dönerken yolda İhsan Ağabeyin güzel ve gür sesinden duyduğum ve dinlemekten çok haz aldığım ilâhî ve marşlara yolculuk süresince bizlerde eşlik ettik.
Muzdarip olduğu hastalık vücudunda tavattun etmeden ve ameliyat olmadan önce İhsan Ağabey bizleri, “boş durmak yok, koşturmak var” deyip sürekli hizmete teşvik ederdi, moral verirdi. Uzun ve kısa seyahatlerde hizmet-i Kur’ân’iyede koştururdu.
İhsan Ağabey ile birlikte değişik tarihlerde Isparta’ya yaptığımız o nurlu seyahatler, Emirdağ, Barla ve Çamdağı ziyaretleri beni çok etkiledi. Kur’ân-ı Kerîm’in asrımıza bakan eşsiz tefsirini ve müellifini okumama, araştırmama ve tanımama vesile oldu.
Ömrü Risale-i Nur’a hizmetle dolu dolu geçen İhsan Paşalıoğlu Ağabey’e Rabbim acil şifalar versin, kaldığı yerden nurlu hizmetine tekrar devam etmeyi nasip etsin inşallah. Âmin.