Son günlerde yeniden alevlenen ve namaz üzerinden yürütülen ‘irtica’ tartışmalarında bir şey gözardı ediliyor: Namaz, mü’minler için ‘olmazsa olmaz’lardandır ve Peygamberimizin ifadesiyle “(namaz) dinin direği”dir.
Otobüslerde ‘namaz molası’ talep edenler olarak da, aynı zamanda kendimize ‘iğne’ batırmak durumundayız. “Namaz molası” talep edebilmek için öncelikle; uyku sebebiyle ‘sabah namazı’nı kesinlikle kaçırmamalıyız. Aksi halde, uykuya ve tembelliğe yenilip sabah namazını kaçırarak; sonra da otobüs yolculuğunda ‘namaz molası’ talebinde bulunmaya hak kazanamayız... Rivâyet edildiği üzere, Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u fethettiğinde “İçimizde ikindi namazının sünnetini terk etmeyen varsa, namazı o kıldırsın” demiş ve kimse öne geçmeyince namazı kendisi kıldırmış. Namaz konusunda ne derece hassas olunsa o kadar yeridir.
Aslında ‘namaz’ı en güzel anlatan eserlerin başında Kur’ân tefsiri Risâle-i Nur eserleri geliyor. “Namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. Hem, cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem, namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibâdet hükmünü alır. Bu sûrette bütün sermâye-i ömrünü âhirete mal edebilir. Fânî ömrünü bir cihette ibka eder” (Sözler, s. 27) ifadesi buna en güzel örnektir.
Namazın vazgeçilmezliğini ve insana huzur verdiğini daha geniş kitlelere anlatabilmek için yola çıkan bir ekip, “Namaz Gönüllüleri Platformu”nu kurmuş. 2006 yılında “Namazla diriliş seferberliği” başlatan gönüllü ekip, bir yıl içerisinde çok sayıda panel ve toplantı düzenlemiş ve “Namazla Diriliş” kitapçığı dağıtmış.
Namaz aleyhindeki yayınların artması üzerine dün İstanbul Ensar Vakfı’nda bir araya gelen “Namaz Gönüllüleri Platformu”nun toplantısına iştirak ettik. Toplantıda, bir yıl boyunca yapılan faaliyetler anlatıldı ve bundan sonra yapılması gereken konular konuşuldu.
Tabiî ki toplumun tek hastalığı ‘namazsızlık’ değil. Ancak namaz konusundaki ihmal, en büyük ‘dert’lerden biridir. Namazdaki devamlılık da ancak ‘sağlam bir iman’ ile mümkün olabilir. Aksi halde, temelleri sağlam olmayan bir binanın duvarlarını boyamış oluruz ki, bu da görünüşte faydalı görünse bile uzun dönemde fayda sağlamaz.
“Namaz molası” tartışmalarından sonra yapılan yorumlara bakınca, toplumda ciddî bir ‘bilgi eksikliği’ olduğu anlaşılıyor. Bilen de, bilmeyen de bu konuda ‘fetva’ veriyor. Üzücü olan, bazı ‘ehl-i iman’ın da bu konuda ihmalkâr davranması. Tıpkı, başörtüsü konusunda olduğu gibi, “İlim öğrenmek farzdır, önce oku, sonra başını kapatırsın” şeklindeki anlayış; kendisini namaz konusunda da hissettiriyor. “Seferîsin, namazını kazaya bırak, sonra kılarsın, otobüste ‘ima’ ile kıl” gibi düşünceler ne yazık ki toplumda taban bulabiliyor.
İmanlar sağlamlaştıkça, insanlar daha fazla namaza yönelecek ve insanlık ‘felah’a, kurtuluşa ulaşacak inşallah.
09.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|