Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Şahs-ı manevî ile veliyy-i kâmil sırrına ulaşmak



Dinimiz, hep âyet ve hadislerinde birlik, beraberlik, tesanüd ve dayanışma içinde, tek ruh, tek yürek, tek bilek olmayı emreder. Mü’minler birbirinin gören gözü, işiten kulağı, düşenen aklı olacaklardır. Birinin sevinciyle diğeri de sevinecek, birinin üzüntüsünü diğeri de üzüntü edinecektir. “Ben” yoktur, “Biz” vardır aralarında.

Mü’minler bu hakikatlere ayna ve mazhar oldukları ölçüde yükselir ve huzur bulurlar.

Dinin önemini kavramamış, dine bağlılıkla Allah katında değer ve makam kazanmanın farkında olmayan bir insana bunları nasıl anlatacaksınız? En büyük makam ve mertebenin Allah’ın rızası, hoşnutluğu olduğunu ve O'nun sevgili, velî bir kulu olmanın anlamını bilen bir insan için ise bu gerçek, hiç de ihmal edilmemesi gereken bir nokta olarak karşısına çıkar.

İnsan özel gayretleri sonucu bir veli, yani Allah’ın sevgili bir kulu, bir Allah dostu seviyesine yükselebilir. Veliyy-i kâmil olması da işten bile olmaz. Aynı durum şahs-ı manevî için de söz konusudur. Şahs-ı mânevî de taşıdığı özellikler sebebiyle bir velî, hatta veliyy-i kâmil olabilir. Bunu bir ifadesinde Bediüzzaman Hazretleri şöyle anlatır: “Evet, velâyetin kerameti olduğu gibi, niyet-i hâlisenin dahi kerâmeti vardır. Bahusus lillah için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samimî tesanüdün çok kerâmetleri olabilir. Hatta şöyle bir cemaatin şahs-ı manevîsi bir veliyy-i kâmil hükmüne geçebilir, inâyâta [yardımlara] mazhar olur.”1

Evet, Allah için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samimî tesanüdün, dayanışmanın bu kadar avantajları olabiliyor, böyle bir cemaatin şahs-ı manevîsi de İlâhî yardımlara kavuşabiliyor.

Bu tesanüd o kadar önemlidir ki zaman, mekân, hatta âlem farklılıkları bile aradan kalkar. Onun için Bediüzzaman, “Mesleğimizde zaman mekân sohbetimize mani olmaz. Şarkta, garpta, hatta ahirette, berzahta olsak da beraberiz. Meselâ berzahta Hafız Ali (ra) hergün mânen yanımızdadır. Bu hakikate binâen sûrî ayrılmaya, hatta ölüme ehemmiyet vermemeliyiz.”2

Başka bir yerde de Bediüzzaman Hazretleri talebelerinin kendisiyle Risâleleri okudukça görüp sohbet etmiş olacaklarını söyler. Ehl-i hakikatin sohbetine zaman, mekân engel olmayacağını; mânevî radyo hükmünde biri şarkta, biri garpta, biri Berzahta olsa da iman ve Kur’ân bağı onları birbiriyle konuşturacağını belirtir.3

Samimî bir tesanüd ve ittifakın ihlâsla yapıldığında sayısız faydalar sağlayacağına da İhlâs Risâlesi’nde dikkat çeker Bediüzzaman. Hadsiz menfaat sağladığını, korkulara, hatta ölüme karşı en önemli bir siper, bir dayanak noktası olduğunu ifade eder. “Çünkü” der, “Ölüm gelse, bir ruhu alır. Sırr-ı uhuvvet-i hakiki [gerçek kardeşlik] sırrıyla, rıza-ı İlâhî yolunda kardeşleri adedince ruhları olduğundan, biri ölse, ‘Diğer ruhlarım sağlam kalsınlar. Zira o ruhlar her vakit sevapları bana kazandırmakla mânevî bir hayatı idame ettiklerinden, ben ölmüyorum’ diyerek, ölümü gülerek karşılar. ‘Ve onlar vasıtasıyla sevap cihetinde yaşıyorum, yalnız günah cihetinde ölüyorum’ der, rahatla yatar.”4

Ne kadar kârlı, ne kadar avantajlı değil mi? Kârını düşünen insan kalıcı, sürekli kârları gözardı edemez.

Dipnotlar: 1- Mektûbât, s. 360-361., 2- Emirdağ Lâhikası, s. 93., 3- Kastamon Lâhikası, s. 7.,

4- Lem’alar, s. 223.,

05.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.04.2008) - 'Gerçek kuvvet' olan tesanüdü hiçe indirmemeliyiz

  (03.04.2008) - Üstadın en çok üzerinde durduğu mesele

  (02.04.2008) - Hayatı, güzel bir hatime ile kapamak

  (01.04.2008) - Meşrutiyetin ilânından bugüne yüz sene geçtiği halde

  (31.03.2008) - Üç yüz sene sonraki Tenkidat-ı Ukelâ Mahkemesi

  (30.03.2008) - “Göz yaşarır, kalb mahzun olur”

  (29.03.2008) - Yüz sene önce savunulan değerler

  (28.03.2008) - Avrupa, Müslüman mı oluyor?

  (27.03.2008) - Mutluluk ve demokrasi

  (26.03.2008) - Neyi seviyoruz?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri