"Gerçekten" haber verir 07 Mayıs 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Mikail YAPRAK

Alındık mihnet ü vebal ile bab-ı hükümetten



Avusturya hükümet kabinesi geçen Aralık ayında yenilendi. Lâkin bu yeni kabinenin çiçeği burnunda bazı bakanları kısa zamanda medya ve kamuoyunun hedefi oldu. Eğitim Bakanı, zorunlu hizmete iki saat daha eklemek istedi, ama öğretmen sendikalarının demokratik tepkilerine dayanamadı, vazgeçti. Türkiye’de genellikle bunun tersi olur. Yani aşağıdan gelen tepkilere değil, yukarıdan gelen tepkilere boyun eğilir. Bir de, Batıda istifa mekanizması iyi işletiliyor. İstifa eden de rahat bir nefes alarak, aslî görevine kaldığı yerden devam ediyor. Sade milletvekilliğine, doktorluğuna, ticaretine veya her neyse..

Türkiye’de uzun zamandır beklenen kabine değişikliği nihayet gerçekleşti. Hayırlı olsun. Nedense, beni yeni gelenler değil de, gidenler ve onların gidiş şekilleri ilgilendiriyor. Seçim sonrasında bazı spekülasyonlar sayın başbakanı kızdırınca, "İspat edin, altı bakanı dışarda bırakayım" demişti. Böylece dışarıda bırakmanın da, içerde tutmanın da kendisine ait olduğunu merdane ilân etmişti. Doğrusu bunu pek de yadırgamıyorum. Bu hal, Türkiye'de demokrasi düzeyinin bir göstergesi. Türkiye hâlâ buna müsait ve buna lâyık. Hükümeti zorda bırakan bir kabine üyesinin aklına istifa gelmediği sürece bu böyle devam eder.

Hürriyet ve vatan sevdalısı Namık Kemal’in çok bilinen, ezberlenen ve her vesileyle söylenen bir ifadesi vardır:

“Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten.”

Hürriyet Kasidesi’nde geçen o beyitin tamamı ise şöyledir:

“Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten/ Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten.”(Öz olarak mânâsı: Asrın hükümlerinin doğruluk ve selâmetten saptırıldığını görünce, kendi şeref ve haysiyetimizle hükümetten çekildik.)

Tâ o zaman, veli ve mazlûm Sultan Abdülhamit başta iken, doğruluk ve selâmetten bu kadar sapma olmuşsa, fitne kazanı bu kadar kaynatılmışsa, doğru ve dürüst olanlar, hükümet dışına itilmeye bu kadar zorlanmışsa, şimdiki hali siz hesap edin artık..

Namık Kemal’in bu ifadesi, yeri geldikçe her söyleyenin ve her mevkizedenin kendi sözü haline gelmiştir. Sadece siyasî arenada değil, bürokraside ve sosyal hayatın çeşitli kademelerinde, kamu nazarındaki yerini ve pozisyonunu kaybeden veya kendi isteğiyle çekilen herkesin ilk teselli sözüdür: “Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten.”

Halbuki çekildiği yer, öyle hükümet falan değil. Belki küçük bir kurumun, küçük bir yönetim birimidir. Hem belki kendisi de çekilmemiştir. Kendisine yol gösterilmiştir. “Artık sen yapacağını yaptın, hizmetini tamamladın, sana güle güle” denilmiştir. Ama bir dostu ona, “Hayrola, başkanlık, müdürlük, yönetim kurulu üyeliği —her neyse—yok mu artık?” diye sorarsa, o da hemen, “Yok abiciğim, çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten” deyiverir..

Hele bir de bakanlık koltuğunu bırakmak zorunda kalmışsa, siyasî irade ona, “haydi güle güle,” kamuoyu da ona sağ işaret parmağını gösterip az içe kıvırarak, “biraz aşağıya gelsene” deyivermişse, buna ne demeli? İşte buna uyan naziremiz:

“Alındık mihnet ü vebal ile bab-ı hükümetten.”

Aslında burada “alındık“ kelimesi, “kovulduk” kelimesinin hafifletilmişidir. Varsın tarihe bu şekliyle mal olsun. Varsın, izzet ü ikbal sahibi meşhur Kemal’imizin o beyitinin izzetini de biz kurtarmış olalım. Ve yapmışken naziremizi tam yapalım:

“Görülüp ahvalimiz muzdarip siyasetten/Alındık mihnet ü vebal ile bab-ı hükümetten. "

Şimdi bu değerli bakanlarımızın, mertlik ve izzetlerini hâlâ korumaları mümkündür. Nasıl mı?

Bundan sonra daha ileri mevkilere göz dikmesinler. Milletvekili olarak, meclisin sade vatandaşı olsunlar, sade vatandaşları iyi temsil etsinler. Meclis çalışmaları haricindeki zamanlarını sade vatandaşlarla beraber geçirsinler, halkın içine girip onların dertlerini dinlesinler. Meclisi ve hükümeti, halkın dertleriyle yüzleştirsinler.

Hele bu zevattan biri ki, kendisiyle şimdi mazide kalan bir hukukumuz var. Lise öğretmenliğimin ilk yıllarında, kendisi bir üniversiteli olarak şahsıma yazdığı hamaset yüklü dört sayfalık mektubunu şöyle bitirmişti:

“Çekildik neşve-i ümitten, tûl-i emellerden,

Öyle mecnunuz ki, ettik vuslat-ı Leylâdan istiğnâ.”

İlk milletvekili seçildiği zaman, bir muhabirimizin seçim endişesiyle ilgili sorusuna da şöyle cevap vermişti:

“Aklı başında olan insan, dünyada kazandığına sevinmez, kaybettiğine de üzülmez.”(Asıl metin: bk.Mesnevî-i Nuriye)

Öyleyse, üzülme be kardeşim, üzülme, haydi üzülme, üzülme.

07.05.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.04.2009) - 1 Mayıs düşünceleri

  (23.04.2009) - Lütfen “23 Nisan’cılık” yapmayalım

  (16.04.2009) - Cihan padişahı Yavuz Sultan Selim’e arzuhâl

  (09.04.2009) - Yaşamak da, ölüm de güzel aslında

  (02.04.2009) - Düşen helikopterin yükselen yolcuları

  (26.03.2009) - Mehmed Emin Ay’la yüz yüze

  (19.03.2009) - Elde Kur’ân gibi...

  (12.03.2009) - Demokrasiyi “su-i tefsir” etmeyelim

  (05.03.2009) - Bediüzzaman’dan demokrasi dersleri

  (26.02.2009) - Aynı istikamette kırk yıl

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis