Kabinede beklenen revizyon geç de olsa gerçekleşti. Yirmi iki Temmuz seçimlerinden sonra genel kanaat kabinenin değişeceği yolunda idi; ama büyük ölçüde aynı isimlerle yerel seçimlere kadar gelindi. Yerel seçimler birçok yönüyle üzerinde düşünülmesi gereken mesajları vermişti. Başbakan bu değişiklerle son seçimleri iyi okuduğunu, verilen mesajları gördüğünü göstermek istedi.
Kabinenin başarısı, isimlerin ne derece isabetli olup olmadığı ilerleyen günlerde belli olacak. AKP, yakın zamanda sivil anayasa, Kürt meselesi ve ekonomik kriz gibi derin meselelerle tekrar yüzleşecek. Seçim öncesinde bu meselelerde temel hatalar yapan AKP’den açıkçası büyük bir atılım beklemek fazlaca iyimserlik olur. Meselâ sivil anayasa konusunda tren maalesef kaçtı. Anayasa konusunda kısmî rötuşlarla beklentilere cevap verilmeye çalışılacak. Genel seçimlerde tekrar halktan oy istenerek tüm problemlerin halledileceği sözü verilecek, kısır döngü devam edecek.
Kabine değişikliğinde beni en çok şaşırtan Millî Eğitim Bakanlığı’yla ilgili değişiklik oldu. Hüseyin Çelik, birçok yönüyle tartışılan bir isimdi. Gelişen teknolojiyi eğitim camiasına mükemmel bir biçimde uyarladı. Bu olması gerekendi. Ancak, temel meselelerde hep geri adım atan, önemli işleri çözemeyen Çelik, tavırlarıyla ve genelgeleriyle son dönemlerin en sevilmeyen millî eğitim bakanı oldu. Meslek liseleri, katsayı, YÖK, vb. temel meselelerin hiçbirini halledemedi. Bir adım ileri, iki adım geri attı. Ben yaptım oldu, uygulamaları eğitim camiasının birçok açıdan yaralanmasına yol açtı. Hülâsa, ardında devasa problemler bırakarak bu görevden ayrılmış oldu.
Başbakan’a ve eşi Emine Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen Nimet Çubukçu, Türkiye’nin ilk kadın Millî Eğitim Bakanı oldu. Çubukçu’nun ismi Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında da geçmişti. Hukuk kökenli olan Çubukçu eğitim camiasına ve problemlerine uzak biri. Millî eğitimin birikmiş, kronikleşmiş problemlerinin altından kalkacak isim olabilir mi? Çok zor. Mehmet Sağlam’ın bu göreve davet edilmeyişinin altında ne olabilir? Başbakan, eğitim camiasının meselelerini iyi bilen, deneyimli, donanımlı ve popüler bir ismi neden tercih etmedi? Sağlam, Hüseyin Çelik’in geri adım attığı meseleleri yeniden tartışmaya açacak tek isimdi. AKP’nin konjonktür siyaseti ise buna uygun değil.
YENİ BAKANI BEKLEYEN
PROBLEMLER NELERDİR?
İmam Hatip meselesi demeyeceğim; ama katsayı meselesi adaletsiz olarak gençlerimizin hakkının gaspına devam ediyor. Liselerin on iki yıla çıkarılması yeni problemleri beraberinde getirdi. Yeni hazırlanan müfredattan disiplin yönetmeliğine kadar birçok düzenleme ihtiyaca cevap vermiyor. Çocuklarımız, gençlerimiz manevî değerlerini tanımadan büyüyor. Meslek liselerinin problemleri sürekli artıyor. Bunlara bir de genel liseler eklendi. Devlet yaptığı uygulamalarla genel liseleri gözden çıkarmış izlenimini veriyor. Buradaki öğretmenlere öğretmenlikten ziyade bekçilik görevi yükleniyor. Öğretmenlik mesleği her geçen gün değerini yitiriyor, öğretmenliğin itibarı ayaklar altına alınıyor.
Yiğit düştüğü yerden kalkar. Osmanlı’nın yenileyemediği eğitim sistemi, belimizi kıran cehalet imparatorluğun çöküşünün temel nedenlerindendi. Çağdaş eğitim sloganıyla yola çıkan Cumhuriyet projesi, eğitimin en temel yönü olan manevî değerleri bir kenara atarak ideolojik unsurları içeren anlayışıyla yeni nesillerin ruhunu yitirmesine yol açtı. Bugün her alanda yaşadığımız problemlerin tamamında bu ruhun eksikliği, yaşadığımız kimlik bunalımı hissediliyor. Bunu temel problem olarak görmeden işe başlayan millî eğitim bakanlarının baştan yanıldıklarını söylemekte fayda var. Yeniden ayağa kalkılacaksa, eğitim meselesi öncelikle halledilmelidir. Yeni Millî Eğitim Bakanımıza, tali meselelerden ziyade işin özüne eğilmesini tavsiye ederiz.
05.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|