Mehmet KARA |
|
68 olayları benzetmesi |
![]() |
“Bu ülke acı tecrübelerle karşı karşıya kalmıştır. Geçmişten tecrübe çıkarmak lâzım…” Bu sözler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ait. Başbakan Erdoğan’ın üniversite rektörleriyle Dolmabahçe’deki buluşmasına tepki gösteren öğrencilerin tartaklanmasının tartışıldığı ortamda, Ankara’da CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde protesto edilmesi ve Kuzu’ya yumurtalı saldırıda bulunulması akıllara “Neler oluyor?” ve “Yeni bir tezgâh mı?” sorularını getirdi. Demokratik eylemlerin sınırının nereye kadar olduğu tartışmaları da yapılırken, konuşma özgürlüğünün engellenmesi özgürlüklerin sınırının da nerede başlayıp nerede bitirilmesi gerektiğinin de irdelenmesini gerekli kılıyor. Polisin İstanbul’da öğrencilere gösterdiği sert tavrın makul bir izahı yok. İstanbul’daki olaylardan önce Başbakan’ın protestocu öğrenci grubundan temsilcileri dinlemesi durumunda olayların bu boyuta gelip gelmeyeceği de merak edilirken, Bahçeli, “Eğer Başbakan bu temsilcilerle görüşseydi bu olaylar kesilebilirdi” diyenlerden. Bahçeli, her yıl düzenlediği “geleneksel kahvaltılı sohbet toplantısı”nı dün Sheraton Hotel de yaptı. Gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ve yöneticilerinin dâvetli olduğu toplantıda Bahçeli, yaklaşık bir saat boyuna, açıklama yapmaktan çok gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. MHP geçen yılki bir uygulamasını bu sene kaldırdı. 12 Eylül referandumundan sonra, “haber alma hakkı”nı engelleyen 28 Şubat’ın icatlarından birisi olarak başlatılan gazete ve televizyonlar arasında ayrımcılık yapan akreditasyon uygulamasını MHP de yapmıştı. Gerekçesi resmî olarak açıklanmasa da “MHP’yle ilgili haberlerde subjektif davranmak” olarak ifade edilmişti. Toplantıdan sonra “Kime veya neye göre subjektif?” soruları gündeme gelmiş, fakat geçerli bir sebep açıklanmamıştı. Biz de geçen seneki uygulamayı eleştirirken, “En azından özür dilemeyi düşünüyor musunuz? Veya niye çağrılmadığımızı açıklamayı düşünüyor musunuz?” diye sormuştuk. Bu sene, geçen sene dâvet edilmeyen gazetelerin de dâvet edilmesi, bir nev'î özür mahiyetinde oldu. Bahçeli’ye bu soru sorulduğunda, o tarihlerde MHP’nin taban kaybettiği, barajı aşamayacağı, kalelerini kaybettiği, barajın altında kaldığı eleştirilerinin yapıldığını bu yüzden dar kapsamlı bir toplantı yaptıklarını anlatırken, akreditasyon gerekçesini açıklamaya çalıştı. “Bir takım gazeteler alınganlık gösterip, Genelkurmay’ın akreditasyonu ile karşılaştırdı” diye de şikâyetini dile getirirken, medyanın kendilerine gereken desteği göstermediğini söyledi ve şu ilginç yakıştırmayı yaptı: “MHP yalnız kurt…” Başta bahsettiğimiz öğrenci olayları ile ilgili değerlendirmesine dönersek, Bahçeli’nin son günlerdeki olayları “1968 olayları”na benzetmesi dikkat çekiciydi. “Öğrenciler, konuşma yapacak siyasileri daha dinlemeden bir tepki ortaya koyduklarına göre, anlaşılıyor ki, bir kısım gençlik yine 68’li yıllara benzer olayların içine çekilmeye çalışılıyor” derken, Türkiye’nin geçmişinden ders alması gerektiğini dile getirdi. Ve şu tavsiyelerde bulundu: “Eğer bir eksen kayması olursa da, yani ‘öğrencilerin masum isteklerini yerine getiriyorlar’ yaklaşımının dışına çıkarak Türkiye’yi belli amaçlara yönelik anarşi ortamına sürüklüyorlarsa, aileleri öğrencilere yardımcı olmalı, üniversite hoşgörü ile yaklaşmalı, siyasî iktidar da görüşmeyi tercih etmelidir. Rektörlerle yapılan toplantıda, bir avuç genç kesim sorunlarını ifade için oraya gelmişse ya da bu amacın dışında gönderilmişlerse bile, sayın Başbakan’ın geçmişteki tecrübenin ışığında birkaç temsilci ile görüşme eğilimi bir çok şeyin önünü kesebilirdi. Ama çok daha sert ifadeler, bunun emniyet güçlerine yansıması, o yansımanın öğrenci üzerine şiddete yönelik olarak yansıması, bugün Türkiye’yi 68’li yıllara taşıyan bir korkuya sürüklemektedir…” Tabiî ki, MHP Genel Başkanının bunları söylemesi önemli. Bahçeli’ye seçim, ittifakları, Wikileaks belgeleri, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na atfen söylenen “Osmanlı milletler topluğu”, Ruhban okulu, Bülent Arınç’la yaşanan polemik gibi çeşitli sorular yöneltilirken, Bahçeli’nin iki soruyu cevaplamadan geçmesi de ilginçti. Bunlardan birisi “Demokrasiye inanan bir parti iseniz” şeklinde başlayıp, asker demokrasi ilişkisinin sorulması, diğeri de “Öcalan’la Fethullah Gülen’in yakınlaşması iddiası idi. “Bu cevap Gülen Grubundan gelmeli” diyerek kısa bir cevap verdi. Basın toplantısında en dikkat çekici bölüm ise, Bahçeli’nin göreve geldiği günden beri çizdiği sert görüntünün bu toplantıda espri yapan, gazetecilere poz veren bir görüntüye dönüşmesi oldu. Bir tarafında Selçuklu, diğer tarafında Osmanlı, diğer tarafında ise Türk Bayrağı olan yüzüğü, twitter ve dizilerle ilgili son çıkışları ile iktidara gelmek için yaptığı enteresan matematik hesapları ile ilgili sorulara esprili cevap vermesi Bahçeli’nin farklı bir portre çizdiğini gösterdi. Hatta, yüzüğünü göstermek için elini çenesinin altına götürüp, “Bilmem bana yakışıyor mu?” diye sorması uzun gülüşmelere sebep oldu. Basın toplantısının özetini ise öğrenci olaylarında, provokasyonlara dikkat edilmesi, siyasetçilerin bu olaylarda sağduyulu davranması olarak özetlemek mümkündü. Yeni yeni tuzaklar planlanıyorsa burada en fazla görev siyasetçilere düşmektedir. Tabanlarını kontrol altında tutmak onların vazifesidir. Yani, iktidar hoşgörülü, muhalefette sorumlu davranmalı. 10.12.2010 E-Posta: [email protected] |