H.İbrahim CAN |
|
Obama Türkiye’yi anlıyor mu? |
![]() |
ABD Başkanı Obama’nın önceki gün Hürriyet’e yaptığı açıklamalar, onun Türkiye’nin konumunu, gücünü ve güçlüklerini gayet iyi anladığını gösteriyor. Obama’nın bu sözlerinin ABD’nin resmî dış politikasının ifadesi olduğuna inanmak istiyoruz. Wikileaks belgeleriyle ortaya çıkan ‘uyumsuz ve sorunlu müttefik’ imajını silmeye yönelik zevahiri kurtaracak sözler olmadığını umuyoruz. Açıklamada yer alan bazı başlıkları değerlendireceğiz. AB’ye üyelik “Karar bize ait değilse de, Türkiye’nin AB’ye katılımını güçlü bir şekilde desteklemeye devam ediyoruz.” Bu desteğin üyelik için bir anlamı var mı? Maalesef hayır. Zaten AB yetkilileri de Amerika’nın bu konudaki müdahalesinden rahatsız olduğunu her ortamda dile getirdiğini biliyoruz. Elbette üyelik şartlarını yerine getirmiş bir Türkiye’nin AB’ye üyeliği her iki tarafa da yarar sağlayacaktır. Ancak şu anki hava ülkemizi en fazla ‘imtiyazlı ortak’ olarak görme yönünde. Eksen kayması “Türkiye yakın bir müttefik ve stratejik bir ortaktır. Dinamik bir dış politikası var ve bölgede daha aktif bir rol oynuyor.” Amerikan Başkanının Türkiye’nin artan önemini ve etkin rolünü fark etmiş olmasını önemli görüyoruz. Eksen kaymasının söz konusu olmadığını anlaması da. BM Güvenlik Konseyinde İran’a yaptırım kararına ‘hayır’ demiş olmasını, takas için Brezilya ile birlikte inisiyatif üstlenmesini, füze savunma kalkanı konusunda belli itirazlarda bulunmuş olmasını ABD yönetiminin memnuniyetle karşıladığını söylemek mümkün değil. Ancak Obama’nın vurguladığı önemli bir husus var. “Verdiği oya rağmen, Türkiye’nin bütün BM ülkeleri gibi BM Güvenlik Konseyi’nin 1929 sayılı kararını harfiyen uygulamayı hedeflediğini biliyorum.” Biz bu konuda kuşkuluyuz. Türkiye’nin İran ile bu kadar yakın ilişkiler kurmuş olmasına rağmen, bu ülkenin can damarlarını kesmeyi amaçlayan yaptırım kararlarını titizlikle uygulayacağını düşünmek iyimserlik olacaktır. Bu arada daha önce ele aldığımız gibi, nükleer programda çalışan bilim adamlarına suikastlarla, ülke içi muhalefeti tahrikle ve diğer gayrımeşru yöntemlerle İran’a karşı savaş zaten başlamış durumda. Hem de Obama’nın “demokratik bir çözüme bağlı kalmayı sürdürüyorum” demesine rağmen. PKK terör örgütü Obama’nın açıklamalarından anlık istihbarat paylaşımının ve PKK’nın para kaynaklarının kesilmesi için Avrupa ülkelerine yapılan baskıların süreceği anlaşılıyor. ABD Başkanı bizim de zaman zaman dile getirdiğimiz gibi yalnızca askerî yöntemlerle terörün önlemeyeceğini aynı zamanda “insan hakları ve bütün Türk vatandaşlarının yaşam şartlarını geliştirme çabaları ile art arda yürümesi” gerektiğini görüyor. Kürtçe’nin kullanımını kolaylaştırıcı tedbirler ve TRT 6 gibi adımların yararlı olmasına karşın, örgütün siyasallaşma sürecinde kendi sosyal örgütlenmesini kurma gibi ayrılıkçı yöntemlere başvurmasının tehlikeli olduğu kanaatindeyiz. Demokratik açılım çabaları PKK’nın gücünü azaltıyor mu? Bunun tartışmalı olduğunu düşünüyoruz. Zira örgüt siyasallaşma sürecinin de kontrolünü elinde bulundurursa, gücünü sürdürebilir. İsrail “Türkiye ve İsrail’in ikisi de ABD’nin müttefikleridir. Bizim de teşvik ettiğimiz ikisi arasındaki ilişki, bölgesel istikrar için esastır.” Maalesef gelinen noktada İsrail ile ilişkilerin eski düzeyine dönmesi imkânsız görünüyor. İsrail’deki orman yangınına söndürme uçağı göndermesiyle başlayan yumuşama görüntüsü, İsrail’in özür dilemeye yaklaşmamasıyla yeniden gerildi. İsrail’in Doğu Kudüs’teki yeni yerleşimleri durdurmaması ve ikili müzakereleri yeniden başlatmak için samimi bir çaba içine girmemesi de gerginliğin tuzu biberi oldu. Bu yüzden yakın dönemde bu ilişkilerin normale dönmesi beklenmemeli. Görüldüğü gibi, Obama Türkiye’nin değişen dinamiklerinin farkında. Umarız bu farkındalık, ABD’nin Türkiye ile ilişkilerine tam olarak yansır. Bunun ilk göstergesi de bugün tekrar Temsilciler Meclisi gündemine gelme ihtimali olan Ermeni karar taslağı olacak. Kısacası; Obama’nın sözleri güzel, ama ‘ayinesi iştir kişinin.’ 21.12.2010 E-Posta: [email protected] |