Yasemin GÜLEÇYÜZ |
|
Medyada ölüm rüzgârı… |
Teknolojinin ilerlemesiyle dünya artık küçük bir köy hâline geldi ya, bütün haberlere ânında ulaşmak mümkün. Ölümü ve kabir hayatını andıran kış mevsimine bütün yurtta birden bire giriverdiğimiz geçtiğimiz hafta ard arda medyada yer alan ölüm haberlerini ibretle okuduk… “Babam cansız, Can babasız” İlki Can Dündar’ın “Elveda Baba!” başlıklı yazısıydı. Yaşlı babasını son yolculuğuna uğurlayışını anlatıyordu. “O duyguyu çok iyi tanıyorum, biliyorum!” diyerek hüzünle okudum… “Ağırlaştığı gecelerden birinde gözünü açtı, kulağıma ‘Sonum yaklaştı oğlum. Tanrıma emanet ol’ diye fısıldadı. Eline yapışıp ‘Bizi bırakma baba’ diye hıçkırdım. ‘Ağlama oğlum’ diyebildi. Hiç söylenememiş, söylenemedikçe gecikmiş cümlelerim, veda buseleri eşliğinde geldi: ‘Seni çok seviyorum baba; sen çok iyi bir baba oldun bana’ diyebildim. ‘Karşılıklı’ sözcüğünü işittim. Saçını okşadım, yanına yattım. Onunla böyle güzel vedalaşabilmiş, helâlleşebilmiş olmanın huzurunu tattım. Çok geçmeden, 51 yıllık eşinin göğsünde, dudağının kenarında minicik bir tebessümle verdi son nefesini… Kışa ayak direyen uzun pastırma yazı bittiğinde babam cansızdı, Can babasız” diyordu Can Dündar. Yazıyı bitirdikten sonra ölüm yolculuğuna uğurladığımız sevdiklerimize söylenebilecek en güzel sözlerden birinin “Görüşmek üzere!” sözcüğü olduğunu düşündüm… Ölüm zenginlik ve güzellik tanımıyor! Ardından zenginliği ve güzelliği ile meşhur sosyetenin önde gelen hanımlarından Ceyda Gölcüklü’nün genç yaşında vefat haberi doldurdu medya sayfalarını. Şoktaydı yazarlar! Medyada ard arda yayınlanan ölüm haberi ve hâlâ süren sağlık sayfalarında Pankreas kanseri erken teşhis tanıtım haberleri o şokun devam ettiğini gösteriyor. Zira Gölcüklü o hastalıktan vefat etti! Gölcüklü’nün son sözlerinin “Beni fotoğraflarımdaki gibi hatırlayın” olduğunu da yazdı gazeteler… Geride bıraktığı veda mektubu bir internet sitesinde yayınlandı. “Bu hastalığa bir çözüm bulmalı insanlık!” diyordu Gölcüklü. Annesi biricik kızının ölümüne hazır değildi. Birkaç gün boyunca ölüm haberine inanamamıştı.
“Gerçekten ölüm yeni bir başlangıç mı?” Ardından yine sosyetenin ünlü isimlerinden Deniz Berdan’ın kanserden ölen annesinin ardından yazdığı veda mektubu… ”Bir yıldır sinsi hastalıkla mücadele ediyorduk… Yazın o kadar iyiydi ki, biz de inandık kendi oyunumuza. Kelimeler kafamda uçuşuyor, adeta toparlayamıyorum sözleri. Belki bizi hâlâ görüyor, hissediyor. Bilmiyorum gerçekten ölüm son değil, başlangıç mı? Ruhun ölümsüzlüğü diye bir şey var mı?” diye soruyor Deniz Berdan internetteki kendisine ait moda blogunda. “Deniz! Ölüm son değil, başka bir hayatın başlangıcı. Belki değil, elbette sizi görüyor ve hissediyor. Cesed elbisesini ölümle çıkarıveren ruh ölümsüzdür“ diyorum içimden yazısını bitirirken… Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’ân ve hadislerden kaynağını alan “Beka-i Ruh ve Melâike” başlığını taşıyan 29. Söz isimli eserini düşünüyorum. “Biz faniler için ne muhteşem tesellîler var o eserde. Mümkün olsa da paylaşabilsek!” diye mırıldanıyorum. Ölüme hazırlıklı olmak Hayat sürprizlerle dolu. Bazen evlâtlar anne babalarını toprağa veriyor. Bazen de anne babalar gözlerinden sakındıkları evlâtlarını! “Ey Rabbimiz bize taşıyamayacağımız yük yükleme!” duâsı boşuna söylenmiyor şüphesiz. Ölümü rıza ve tevekkülle karşılayabilmek imanın gücüne bağlı. Bu dünya uykusundan ölümle uyanmadan evvel uyanmaya çalışmak, ölüme hazırlanmak tarih boyunca bütün inananların hedefi olmuş. Seyahate çıkmadan önce yapılan bütün hazırlıklar gibi ahiret yolculuğuna da hazırlık yapmak gerekmez mi? Seyahatlerin belki en uzun ve yorucusu, kim bilir belki de en kısa ve rahatı ama kesinlikle en ilginç olanı da o son yolculuk değil mi? “Ey Rabbimiz, bize taşıyamayacağımız yük yükleme!” 19.12.2010 E-Posta: [email protected] |