Saadet BAYRİ |
|
Şahitlik içinde müşahit olmak lâzım |
“Mutluluk küçük şeylerin içinde saklıdır” düşüncesi, her daraldığımda beni ferahlatan düşüncelerdendir. Hayatımın hemen her ânında işime yaramış, yanlışa sapmaktan kurtarmıştır beni. Hâl böyleyken, “Hayatın anlamı ayrıntılarda fark edilir” sözünün hakikati de bugünlerde fark ettiğim bir gerçek. Çevremdeki her şeyi inceleme çabasındayım mesela. Öyle ki, elimden geldiğince doya doya yaşamaya çalışıyorum ayrıntıları. Çalışıyorum diyorum; zira bu şekilde yaşamak ve alışkanlık derecesinde huy edinmek o kadar zor ki… Nitekim her şeyi çok çabuk tüketip atmak üzerine endekslemiş her şeyi çağımız. Öyle ki, zamanında sevdiğimiz her şey birkaç hafta sonra eskiyip, tavan arasına kalkıyor. İstediğimiz her şey kolayca ulaşabilecek kadar yakınken bize, yüreğimizden de o kadar uzaklaşma tezadının onulmaz acısını yaşatıyor bize. Çünkü mekânik icatlarla geçirilen zamanlardan geriye hiçbir şey kalmıyor. İnternetten çiftlik kuranlar mesela… Farmville denen sanal çiftlikte neyin özlemini giderirler, anlamış değilim. Oysa, yoğurt kutusuna sadece biraz toprak koyup, soğan dahi ekseler, “Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine…” diye başlayan âyetin işaret ettiği bir şeylere şâhit olmanın, dokunarak fark etmenin doyumsuz tadına varacaklar. Bu tarz durumlara bu kadar takılmamın sebebi ağaçlar, çiçekler ve kurumuş dallarla bayağıdır yakın temasta olmam. Kedilerle bayağıdır içli dışlıyım mesela. Öyle ki, elimdeki her şeyden kedilere de ayırıyorum artık. Bu aralar çok doyurduğumdan olsa gerek, dışarı her çıktığımda peşimdeler. Arada kapıma kadar gelmeleri de cabası. Kedinin sesini duyup pencere ya da kapıya giden kızım için bu manzara tam bayram havası. Bütün bu ayrıntıların arasında iki kişiyiz: Ben ve kızım. Şâhit ve müşahit. Kızım şâhit ben müşahit. Ben bildiğim şeyleri izah çabasındayken müşahit. Kızım ise ilk defa gördüğü şeyleri tanıma heyecanında küçücük dimağıyla bir şâhit. Aynı anda birbirinden tamamen farklı iki algı aynı duygunun potasında hayatın sevinciyle sarmaş dolaş oluveriyor. O kedileri görünce çığlık atışıyla şâhit oluyor; bense, “Aaa! Bak kedi gelmiş, nasıl da mır mır ses çıkarıyor. Ya Rahim, ya Rahim” diye mırıldanırken müşahit oluyorum. O kuşları gördüğünde eteklerimden çekiştiriyor. Bense bakıp, “Kuşları mı gördün? Kuşlar gökyüzünde uçar” diyerek bir şeyleri anlatabilmenin yahut anlatamamanın heyecanıyla dolup taşıyorum. Semadan yere döndürdüğümüzde bakışlarımızı, kızım kasımpatıları koparmak isterken, “cici deyip onları okşaması” yönündeki telkinim, içimde inceden inceye bir şeyleri titretiyor. Uçuşan kelebekleri, sıra sıra dizilmiş karıncaları fark ettiğinde heyecanlanıp ellerini çırpması, beni hayata tutunduruyor. Hele hele çalılar arasında gördüğümüz kelebeğin resmini çekmemiz ve sanki orada kendisini incelememiz için dakikalarca bekleyen kelebeği seyir ânı ise doyumsuz oluyor. Bütün bunlar müşahit bir anne ve şâhit kızı için yeter mi? Yetmez elbette. Yolumuz üzerinde duran keçi mesela… İnatçı keçinin bize yaklaşmasını sağlamak ayrı bir emek gerektirse de yılmıyoruz. Çünkü nihâyetinde elimize aldığımız kamışları uzatıp yemesi için uğraşmak ve bize geldiğinde arkasına bakmadan koşan kızımın hâlini gözlemek, hayatın ne kadar yaşanılır ve güzel olduğunu fark ettiriyor. Soğuk havalarda eve tıkılı kaldığımdan olsa gerek, bugün çok soğuk olmasına rağmen sıkı giyinip dışarı çıktık. Burnumun soğuktan kızarması komikti ve kökü mazide bir mutluluktu. Ve bugünlerde bu tarz anları yaşarken, hayatın her ân ve mekânda yaşanmaya değer olduğunu düşünüyorum. Büyüdükçe, hayal dünyamı küçülttüğüm için de kızıyorum kendime. Cennet meyvesi tadında küçük kızımın vesilesiyle hayat gailesi yüzünden unuttuğum bu küçük şeyler içimi tatlı bir esinti ile ısıtıyor anbean. Ve anlıyorum ki, insan kaç yaşında olursa olsun, bir çocuk kadar da olsa her an hayretle etrafına şâhit olmalı, müşahit makamına oturmalı. Öyle ki yeri geldiğinde küçülebilmeli. Ve bu küçüklüğü içinde kendisi küçük, yaratılışı büyük olan mucizeleri görebilmeli. Hâsılı, şâhitliği içinde müşahit olabilmeli insan. 19.12.2010 E-Posta: [email protected] |