Dünyada yaşayan 1,6 milyar Müslüman’ın Kur’ân’ı Kerîm’den sonra ki en önemli referans kaynağı şüphesiz Hadis-i Şeriflerdir.
Allah’ın elçisi olan Hz. Muhammed (asm) Efendimizin kendi hayatında tatbik ettiği bir takım kural ve prensipler Sünnet-i Seniyye olarak adlandırılmıştır. İşte bu kural ve prensiplerin yazılı olarak oluşturulmasına da Hadis-i Şerif ismi verilmiştir.
İslâm’ın ilk yıllarında Allah Resulü hayatta iken etrafında ki Sahabe Efendilerimiz, Hz. Peygamberden (asm) işittikleri sözleri hafızalarında tutarak bunu bizlere aktarmışlardır. Şu noktayı da gözden kaçırmamak gerekir ki Hz. Peygamber (asm) kendi döneminde hadisleri yazmayı yasaklamıştır. Bu bazı Hadis-i Şeriflerde mevcuttur. Fakat bu durum, her zaman geçerli bir durum değildir. Kur’an Âyetleri yazılırken, aynı yere Hadis-i Şerif yazılmasını yasaklamıştır. Bunun sebebi, Hadis ile Âyetin karışma ihtimalinden dolayıdır. Böyle bir tehlike olmadığı durumlarda, Hadis yazılmasını ve ezberlenmesini teşvik etmiştir. Bununla birlikte, Sahabe Efendilerimizin bu konuda göstermiş oldukları önem ve itina gerçekten takdir edilesi bir durumdur. Bu konuda Hz. Peygamberden en çok Hadis aktaran ilk 5 Sahabe sırasıyla şöyledir:
1) Ebu Hureyre (r.a)
5 bin 374 Hadis-i Şerif
2) Abdullah bin Ömer (r.a)
2 bin 630 Hadis-i Şerif
3) Enes bin Malik (r.a)
2 bin 286 Hadis-i Şerif
4) Hz. Aişe Validemiz (r.a)
2 bin 210 Hadis-i Şerif
5) Abdullah bin Abbas (r.a)
1 bin 660 Hadis-i Şerif
Yukarıda adını zikretmediğimiz yüzlerce Sahabe Efendimiz, Hz. Peygamberden (asm) Hadisler aktararak Hadis-i Şeriflerin günümüze kadar gelmesine ön ayak olmuşlardır. (Allah hepsinden razı olsun. ‘’Amin’’)
Sahabe ve Tabiin’lerden sonra Hadisler, büyük İslâm Âlimleri tarafından muhafaza edilmiş ve korunmuştur. Bu konuda büyük Hadis Âlimleri; İmam Buhari, İmam Müslim, İmam İbni Mace, İmam Tirmizi, İmam Ebu Davud, İmam Nesai, İmam Beyhaki, İmam Taberani, ve İmam Nevevi gibi şahsiyetler kendi dönemlerinde Tabi’in’lerden duymuş oldukları ve sağlam hadis kaynaklarından almış oldukları Hadis-i Şerifleri rivayet ederek hadis kitapları oluşturmuşlardır.
Ancak bütün bu imtina ve özene rağmen yine de sahih olmayan hadisler (yani Hz. Peygamberin (asm) söylememesine rağmen söylemiş gibi aktarılan hadisler.) Müslümanlara öğretilmiş ve dini birçok meselede yanlışa düşülmesine sebep olmuştur. Şüphesiz bu çok büyük bir vebaldir. Bu hususta Hz. Nebi (asm) Efendimiz; ‘’ Benden duyduğunuz ayet ve hadisi tebliğ edin! Beni İsrail’den bildirdiklerimi de söyleyin! Yalnız bana bilerek yalan isnat eden, Cehennemdeki yerine hazırlansın!’’ (Buhari) diye buyurarak sahih olmayan hadisleri yayanları ve öğretenleri cehennemde büyük bir azabın beklediğini bizzat bizlere beyan etmiştir.
Akıllara şöyle bir soru gelebilir: Acaba büyük İslâm Âlimlerinin kitaplarında sahih olmayan yani uydurma hadisler var mıdır?
Buna verilecek en güzel cevap bizzat kendilerinin naklettiği Hadis-i Şeriflerde, Hz. Peygamberin (asm) söylemediği sözleri söylemiş gibi göstermenin cehenneme gitmeye sebep olacağının bilincinde olmalıdır. Yani onca ilim ve irfan sahibi olan bu şahsiyetlerin kitaplarına Hz. Muhammed’e (asm) ait olmayan sözleri alacağını düşünmek cahillikten öte bir şey değildir.
Diyelim ki Buhari, Beyhaki ve Tirmizi kitaplarına sahih olmayan hadisleri aldılar. Peki, bunları yapan şahsiyetler aşağıdaki hadisleri kitaplarına koyarlar mıydı?:
1) ‘’Benden duyduğunuz ayet ve hadisi tebliğ edin! Beni İsrail’den bildirdiklerimi de söyleyin! Yalnız bana bilerek yalan isnat eden Cehennemdeki yerine hazırlansın!’’ (Buhari)
2) ‘’İftiracıların en büyüğü, söylemediğim bir sözü, bana isnat edip nakledendir.’’ (Beyhaki)
3) ‘’Söylemediğim sözü, hadis olarak bildiren veya Kur’ân’ı kendi rey’i [görüşü] ile tefsir eden, Cehennemde azap görecektir.’’ (Tirmizi)