Şubat’ı Ocak’ından, Mart’ı Şubat’ından iyi ve en kötüleri geride bırakmış ekonomimiz seri bir şekilde toparlamaya devam ediyor.
Gün geçmiyor ki, bu toparlamaya halk olarak bize maddî katkıda bulunma fırsatı tanıyan bir resmî tedbir haberi almayalım. Yeni yeni vergilerin ihdası, ya da zaten alınan vergilerin arttırılması haberleri hız kesmeden devam ediyor.
Seneye market poşetlerinin artık ücretli satılacağı ve ücretin yüzde altmışının devlete gideceği haberi ile başladık (gerçi bu geçiş önceden planlanmıştı, ama herkeste bunun uygulanmayacağı veya hükümetin farklı açılımlar yaparak geri adım atabileceği fikri vardı, olmadı). Ha, ne oldu, manav reyonlarında ücretsiz verilmeye devam eden şeffaf çok ince ve küçük poşetlerin üretimi % 100 arttı!
Yurtdışı alış verişlerinde eskiden 75 euro ve altında etiket fiyatına sahip ürünlere tanınan gümrük muafiyeti birkaç kez düşürüldü, sonra hepten kaldırıldı. Döviz alım satım işlemlerinde binde bir vergi getirildi. Yine yurtdışından yolcu beraberinde getirilen telefonların pasaportlara işlenmesi için alınan ücret 170 liradan 500 liraya, oradan da çok geçmeden 1500 liraya yükseltildi. İthal telefonlarda vergiler iki katına çıktı. Yurtdışı çıkış harcı 15 liradan 50 liraya çıktı (millet olarak yurtdışına hep elli liralık çıkış yaptığımız için bu artış bizi çok etkilememiş olabilir) İnternet üzerinden yayın yapan radyo ve TV yayınlarının RTÜK denetimine tabi tutulması ile beraber binde beş oranında vergi de alınacak artık.
“Zam-bak açılır, Zamlıca’nın bahçelerinde”
İsmini vermek istemediğim bir mamülden alınan maktu vergi oranı durmadan artıyor. Bu artışın, herşeye gelecek zamların habercisi olduğunu artık herkes biliyor. Akaryakıt zamlarını artık aklımızda tutamıyoruz. Elektrik % 14.97 ve doğalgaz da % 14.98 oranında zamlandı. Dikkat, % 15 değil! Sayıları psikolojik eşiklerin altında tutmak gibi bir gayret var sanki: % 19.90 dolaylarında enflasyon, % 19.75 faiz oranı, kamu bankalarının 0.99 konut kredisi oranı gibi...
Anadolu (SE)TAT 1071
Hükümete yakınlıkları ile bilinen kurum/yapılarda da sayıların gücüne inanıyor olmalı. 1453 hafriyat kamyonunun aynı anda inşaat sahasında gövde gösterisi yapması, AYM’nin Barış İçin Akademisyenler Bildirisi hakkındaki son kararını protesto etmek için 1071 Akademisyen Bildirisi yayınlanması gibi. 1071 akademisyenin imzaladığı söylenen (ki bazıları imza atmadığını, kendilerinden habersizce listeye eklendiklerini söyledi) bildiride SETA’cıların etkisi göze çarpıyor. Üst düzey yöneticileri başta olmak üzere 15 imzaları var. Nedense “Ölümlü Dünya” isimli Türk filmini hatırladım. Bu filmde esas işi tetikçilik olan bir çete, paravan iş olarak “Anadolu Tat 1071” isimli bir lokanta işletiyordu...
Pa-rabia
Resmî makamının ağırlığını ve yetkilerini kullanarak şoförünü, damadını, çocuklarını, yeğenlerini kısaca akraba-i taallükatını gerektiğinde istisnalar da oluşturarak yağlı ballı makamlara getiren kişiler konuşuluyor şimdilerde. Milletin ağzı “Torbalı” değil ki 25 kuruş verip torbasını büzesin. İktidar partisinde olduğu gibi muhalefet partisinde de örnekleri var. Hele, eşlerden herbirinin ikişer maaş aldığı bir aile var ki, toplamda dört maaşla pa-rabia oluşturdukları söylenebilir. Maaş dediysek öyle bizimki gibi asgariye yakın şeyler değil, belli ki... Bu aileye maaşları sorulduğunda “Devlet adamlarının toplumsal tabakalaşmadaki yerlerini, yediklerini, içtiklerini, giydiklerini çoğu zaman yalan yanlış haberlerle sorgulatmaya çalışanlar halkı düşünenler değildir” gibi garip bir cevap vermektedir. Özel şirketlerde aynı hizmetin karşılığında 10 kat ücret alabilecekken devlet hizmetine talip olma fedakârlığını gösteriyormuş kendileri. Fedakârlıklarının önemini ve kapsamını daha iyi anlayabilmemiz için tam olarak hangi hizmetleri ifa ettiklerini ve kendilerine 10 kat fazla ücret vermeyi teklif eden şirketleri açıklarlarsa memnun oluruz.
“Çirkin ile bal yenmez, güzel ile taş taşı”
Kaz Dağları’nda altın aramak için yaklaşık 200 bin ağacı kestiği söylenen yabancı firmanın bir yetkilisi şöyle demiş: “Türkler taş taşımakta çok iyiler” Bu sözü hakaret olarak algılayıp kızanlar olmuş, ama bence adam iltifat etmiş.
İltifatının sırrı şu türküde:
Çay taşı çakmak taşı
Yarimin çatık kaşı
Çirkin ile bal yenmez
Güzel ile taş taşı
Elmasta (burada altında) koku olmaz
Sevende uyku olmaz
Seveceksen sev beni
Bu kadar korku olmaz