İnsanın hayatının devamı için pek çok şeye muhtaçtır.
Bu ihtiyaçlarını temin etmeden hayatı devam edemez. Ölü-mü ise çok kolaydır. İnsan hayatını ancak Allah’ın kudreti ve yardımı ile devam ettirebilir.
İnsanın yaşaması Allah’ın bir mucizesidir.
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde şöyle buyurur: “Ölüm anında Allah ruhları alır. Diri olanları da uyku halinde bir nevi ölüme mazhar eder. Ölümü takdir edilenlerin ruhlarını tutar, diğerlerini ise takdir edilen ecellerine kadar bedenlerine geri gönderir.” (Zümer Sûresi, 42)
Yüce Allah uykuyu ölüme benzer yaratmış ve ölüme misal kılmıştır. Kişi uyur gibi ölecek ve uyanır gibi dirilecek, mezarından çıkarak mahler yerine gidecektir.
Peygamberimiz (asm) bir nasihatlerinden şöyle buyurmuşlardır: “Dünyada gurbetteki gibi garip bir yolcu gibi ol. Kendini mezardakilerden say. Sabah olunca akşama ereceğinden, akşam olunca sabaha çıkacağından emin olma. Hasta- lanmadan önce sıhhatinden, ölümünden önce hayatından fayda- lan. Çünkü sen yarın yaşayıp yaşayamayacağını bilemezsin.” (Tirmizi, Zühd, 17.)
“Ecel insanı çepeçevre kuşatmıştır. (Buhari, Rikak, 4; Tirmizi, Kıyame, 22.)
Bir kutsi rivayette şöyle buyrulur: “Ey Âdemoğlu! Kendinizi ölülerden sayın. Allah’a yemin ederim ki size vaad edilen ölüm gelecek ve siz buna engel olamayacaksınız. Şunu iyi bilin ki dünya arkasını çevirdi gitmek üzeredir. Ahiret ise bize yönelmiş gelmektedir.” (Gazali, İhya, 4: 811)
Kabirdekiler dün sizler gibiydiler, yarın sizler de onlar gibi olacaksınız. Öyle ise aranızdaki fark nedir? Sahabi Avn b. Abdillah der ki: “Yarınki günü ecelinden saymayan kimse ölümü tam olarak zikretmiş olmaz. Zira güne başlayan nice insan vardır ki, o günü salimen tamamlayamıyor. Yarını bekleyen nice insan da ona kavuşamıyor. Ecelin gelişini bilmiş olsaydınız kuruntuyu ve gururu bırakırdınız.”
Peygamberimiz (asm) buyurdular: “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey nefsin arzularına uymaları ve ölümsüzlük hayalidir.” (Cami- u’s-Sağir, 1: 222.) “Sizler ölüm gelmeden ölüm için hazırlık yapınız.” (Age, 1: 411) “İnsanların en zahidi kabri ve çürümeyi unutmayan, ebedi olanı fani olana tercih eden, yarını ömründen saymayan, kendini de ölmüş kabul edendir.” (Age, 1: 482.)
Peygamberimiz (asm) yine buyurdular: “Dünya işlerini yoluna koyun ve yarın ölecekmiş gibi ahiretinize çalışın.” (Age, 1: 532.) “Hayatı sevip ölümü unutmak kıyamet alâmetidir.” (Suyutî, Kabir Âlemi, 45; İbn-i Hacer, Münebbihat, 43.)
Peygamberimizin (asm) yanında bir sahabinin ibadeti ve ahlâkını övdüler. Peygamberimiz (asm) “Onun ölümü zikretmesi nasıldır?” buyurdular. Sahabeler “Biz bu konuda ondan bir şey duymadık” dediler. “O zaman o sizin bildiğiniz gibi değildir” buyurdular. (İbn-i Ebi Dünya, Bezzar, Kabir Âlemi, Suyutî, 46)
NOT: Salih insanlar ölümü çok zikretmişlerdir. Bu konuda Gazalî’nin “İhyâ”sına, Kurtubî’nin “Tezkire”sine, Suyutî’nin “Kabir Âlemi” isimli eserlerine bakınız. Bu zamanda ise ölümün hakikati ve mahiyeti ile ilgili olarak Bediüzzaman’ın 10. Söz olarak telif edilen “Haşir Risalesi”ni, 28. Söz olan “Cennet Bahsi” ve 29. Söz olan “Beka-i Ruh – Melâike, Kıyamet ve Ahiret” Risalelerini okumak yeterlidir. Ayrıca ölümün mahiyetini anlamak için Birinci ve Yirminci Mektuplar okunmalıdır.