ÇORUM BELEDİYESİ’NİN İNŞA ETTİĞİ “TEFEKKÜR TEPESİ” MEZARLIK VE ALIŞVERİŞ MERKEZİNİN ARASINDA BULUNUYOR. ZİYARETÇİLERİNİ HAYATIN FÂNîLİĞİ ÜZERİNE TEFEKKÜRE SEVK EDİYOR.
Hayat mı zor, memat mı?
“Ölüp de gelen var mı?”
Çorum Ulu Mezarlık’ın zirvesinde konumlanan “Tefekkür Tepesi” şehir hayatının karmaşasına kısa bir ara vermek isteyenler için manevî bir sığınak sunuyor. Modern yaşamla ebedî âlemi âdeta yan yana getiren bu tepe, hayatın fânîliğini gözler önüne seriyor.

BİR YANDA HAYAT, BİR YANDA ÖLÜM
Tefekkür Tepesi’nin en çarpıcı yönlerinden biri, bulunduğu konum. Bir tarafta alışveriş merkezinin kalabalığı ve gösterişli dünyası, diğer tarafta mezar taşlarının sessizliği… İki dünyanın tam ortasında duran bu tepe, ziyaretçilerine derin bir farkındalık yaşatıyor.
Çorum Belediyesi, Tefekkür Tepesi’ni daha verimli kılmak için içerisine mini bir kütüphane ve dijital imkanlar da eklemiş. Mezarlık ziyaretine gelenler Kur’ân-ı Kerîm ve dua kitaplarına ulaşabiliyor; ayrıca sesli içeriklerle dua ve Kur’ân dinleyebiliyor. Bu özel alan, dünya telaşını ve günlük kaygıları bir kenara bırakarak, hayatın fânî olduğunun tefekkür edilmesini sağlıyor.
Haber Merkezi
***
Ölüm Hakkında Kim Ne Demiş?
Ölüm herkesin kapısını çalacak
Ne yaparsak yapalım, ölüm gerçeğini hayatımızdan silip atamayacağız. Mezarlıkları şehirlerin dışına iteleyerek ölümden kaçabileceğimizi sandık ancak bu mümkün olmadı. Çünkü ölüm sağcı-solcu, ünlü-ünsüz, aydın-cahil, Müslüman-dinsiz ayırt etmeden herkesin kapısını çalmakta.

Sevdiğini kaybeden insanın ideolojisi olmaz, acısı olur. Ve bu acıyı yaşarken de farklı yollarla tesellî arar. Ölümü ölümden kaçarak, ekranlardan, neşriyattan uzak tutarak görmezden gelmek, insanları kandırmaktan başka bir şey değildir. Çocuklara da anlatacağız, yaşlılara da. Gençleri de her an yüz yüze oldukları bu gerçek hakkında bilgilendireceğiz. Evet, bu gerçek, lezzetleri bitirecek, yüzümüzü ekşitecek, rahatsız edecek bizi ama bunu öteleyerek, kaçarak değil kabullenerek, anlamaya gayret ederek idrak edeceğiz. Çünkü başka çaremiz yok.
(Yazar Tahir Sağır)
***
Ortak sonumuz
ölümlülük herkesin ortak sonu ve sorunu. Yine de bütün tüketim kültürü ölümü ve yaş almak, yas gibi ölüm korkusuyla bağlantılanabilecek her şeyi gözden ırak tutmak üzerine kurulu. Sonsuz bir gençliğe sabitlenmek mümkünmüş gibi yaşamak ve yası bildik ritüellerle geçiştirmek, böylece hep anda kalmak öğütleniyor. “Bugün Geri Kalan Hayatının İlk Günü” vb. başlıklı kitapların kitapçıların ön raflarından hiç düşmemesinin başlıca sebebi, hayatla ölümü bir süreklilik değil, birbiriyle savaş halinde görmenin hayatı kolaylaştırabileceği bilgisi. Halbuki ölüm bilgisiyle barışmak, onu hayata dahil saymak belki hayatı da güzel ve anlamlı kılmanın daha iyi bir yolu.
(Senarist Zehra Çelenk)
***
Mezarlıklar huzur verici
Eşimle birlikte mezarlıklarda yürüyüş yapmayı sevdiğimizi söylediğimde, genellikle şaşkın bakışlarla karşılaşıyoruz. Birçok insan bunun garip ve hastalıklı bir alışkanlık olduğunu düşünüyor. Bazıları ise ölen yakınları ziyaret etmedikçe bunun bir anlamı olmadığını savunuyor. Mezarlıklar, ölüleri anmak, huzur bulmak ve düşüncelere dalmak için sakin bir ortam sunuyor. Hem de hiçbir maliyet gerektirmiyor. Eşim ve ben mezarlık yürüyüşleri yaparak kendimize zihinsel bir mola verme, kendimizle bağlantı kurma ve anda kalma fırsatı sunuyoruz.
(ABD’li yazar Mar Yvette)