Mümine Güneş - Not: Bizim Aile Dergisi Ocak sayısından alınmıştır.
Bir tohum düştü toprağa,
Kurak mı kurak bir toprak,
Öyle ki yanar bağrın.
Tohumun bir duâsı vardı,
İçinde gizli hakikat ve güzellikler
Neşredilme vakti daha gelmemiş,
Bu yüzden daha bekleyecekti.
Ümit, sabır ve duâ ile neler olmaz ki,
İşte bir bulut belirdi gökyüzünde.
Bu onun duâsının tezahürüydü.
Sonra indi damlalar, indi rahmet.
Bağrına ulaştı bal gibi sular.
Kıpırdandı, çatladı tohum heyecanla.
Nicedir beklemişti,
Şimdi içindeki gizlilikler çözülecekti.
O nasıl bir çiçekti ya da bir ağaçtı?
İsterse olsun bir çalı,
Nihayet bilinecekti.
Onun hakkı yoktu sormaya,
‘Beni neden böyle yarattın?’ diye.
Madem ki onu en güzel olan yarattı.
Onun beğenmemek hakkı yoktu.
O elbette ki güzeldi.
Yeter ki bilsin kimin yarattığını.
Neşrolunan her şeyin bir hikmeti vardı.
Kabuldür Mevlâdan gelen,
Eğer ki o yazdıysa,
Güzeldir güzelden gelen,
O yarattıysa,
Bana düşen O’nu bilmek,
O’nda fani olmak.
Kimin haddine ki,
O’nun hükmüne mani olmak.