Türkiye Büyük Devlet Meclisinde önceki gün garip bir şeyler oldu. AKMHP’nin güvenlik soruşturması gibi netameli bir konu ile ilgili verdiği kanun teklifi muhalefetin oyları ile reddedildi.
Hem de 600 üyeli (yazıyla altı yüz üyeli!) Mecliste topu topu kırk elli kişinin olduğu bir oturumda.
Bu durum İçtüzüğe göre bu teklifin bu sene yeniden görüşülmesini engelleyecek bir noktaymış.
Görünüşe göre bu sonuç AKP ve MHP milletvekillerinin Meclise devam konusunda isteksizliği ve gayretsizliği sebebiyle ortaya çıktı.
Ve elbette bu olayla iktidarın karizması ciddi şekilde çizilmiş oldu. Sosyal medyada dalga geçen geçene.
Ama işin arka planında Cumhur İttifakı üyesi vekillerin bir kısmında bu kanuna yönelik bir gizli muhalefet halinin de olabileceği akla gelmiyor değil.
Zira devlette keyfîliğe kaynaklık eden “hikmet-i hükümetten sual olunmamalı” prensibine eski AKP de karşı çıkıyordu. (Demek Mecliste onlardan halen az da olsa var!)
İşin bu tarafı önümüzdeki günlerde ayrıca kendisini gösterecek.
Ama AKMHP grubu Mecliste yediği golü geçersiz saydırabilmek için bazı atraksiyonlara girişmiş.
Bunlardan biri de AKP’liliğini çoktan terk etmiş olması gereken Meclis Başkanı ve bir nevi Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Şentop’un koşa koşa gelip duruma vaziyet etmeye çalışması.
Muhalefetin iddiasına göre Başkan bu koşu sırasında hayli terlemiş.
Başkanı boncuk boncuk terleten nedir?
AKMHP’nin teklifinin sahibi Meclis Başkanı mıdır?
Meclis Başkanı ile AKP ve MHP Grup Başkanları aynı işi mi yaparlar?
Tembellik eden iktidar milletvekillerine bunun hesabını partilerinin genel başkanları elbette sorabilir ve soracak.
Ama acaba AKP Genel Başkanı karambolden gelen bu golün ve karizma çiziğinin hesabını Meclis Başkanı’na da mı soracak?
Başkan bu sebeple mi terlemek pahasına da olsa görevinin başına koştu?
Gerçekten, yasama organının başkanının, bir parti genel başkanına ve yürütmenin başındaki kişiye, bir yasama faaliyetiyle ilgili olarak ya da bir partinin yasama çalışmalarına katkı biçimini denetlemek ve yönlendirmek ile ilgili olarak, hesap vermek gibi bir görevi ve dolayısıyla hesap veremeyip fırça yemek gibi bir riski mi var?
“Olmaz olur mu” dediğinizi duyar gibiyiz.
Yakın mazide “Bu yeni CHS Meclisi etkisiz hale getirecek” dediğimizde kızan isimsiz sıfatsız unvanlı kızancıklar şimdilerde her halde kuyruklarını nereye kıstıracaklarını şaşırmış haldedirler.
Not: Bu yazıyı yazarken bir delikanlı bize ulaştı ve “Duydun mu Erdoğan istifa etmiş” dedi. Biz “bir Nisan”ı unutmuştuk. Ama yine de “Hadi ordan, dalga geçme” deyip geçtik.
Meğer ki iki Nisan’a az kalmışmış!