Dünkü yazımızda İslâm’ın temsil probleminin çözümlenebilmesi için samimiyete dayalı sivil din hizmetlerinin gerekliliği üzerinde durduk. Devam edelim.
1. Cemaat kavramı şekil değiştiriyor. En önemli sebebi dijital dönüşüm.
Bu durum aynı zamanda bağlılık ve teslim kavramlarının da şekil değiştirmesine sebep oluyor.
Meselâ, mensup olunan cemaatin basılı yayın organlarını -varsa- izlemek ve alıcısı olmak, bilhassa gençler için, eskisi gibi anlamlı görünmüyor.
Gazete bayilerine sorun: Yaşı kırkın altında olan düzenli gazete alıcıları var mı? (Esasen bu sorunun cevabını herkes tahmin edebilir.)
İşte bu bir dönüşüm ve getirdiği mecburiyetler var.
2. Cemaat kavramı anlam değiştiriyor.
En önemli sebebi -bazılarınca Z kuşağı adı da verilerek aslında kategorize edilen- yeni neslin meselelere bakışı.
Kayıtsız şartsız teslim olmaya hazır olanlar ve bunu isteyenler azalıyor. Katılımcılık öne çıkıyor. Akıl daha fazla devrede. Kalp aklın önünde değil yanında durmaya çalışıyor. Tarikatler cemaatleşiyor.
3. Dine hizmet tarzı da biçim değiştiriyor. Bu kapsamda resmî din hizmetlerinin sivilleşmesi kaçınılmaz.
Diyanet’in özerkleşmesini CHP’nin bile(!) –ve hatta AKP’den daha fazla- istemeye başladığı düşünülürse, dinin siyaset üstü statüsünü pekiştirecek adımların atılması kaçınılmaz. Camiyi siyasetin elinden ve tekelinden kurtarabilmek çok önemli ve talep gittikçe artıyor.
Zira bir musîbet bin nasihatten iyidir. Ve AKP dönemi musîbetinin bu konudaki nasihati kıymetli oldu.
4. İmam hatipler başta olmak üzere dinî eğitim kurumları ve yaklaşımları da biçim değiştiriyor.
Buna bağlı olarak “din adamı” kavramı da biçim değiştiriyor.
Geleneksel “bilgi yükleme” modelleri göçmüş durumda. Burada da değişim kaçınılmaz.
5. İmana ve dine dair konularda bilgi kaynakları çeşitleniyor ve mukayese imkânları artıyor.
Elbette internet ve bilhassa sosyal medya aynı zamanda bir “sahih bilgi kirletme alanı”. Ama yine de “geleneksel”e de atıf yapan yeni kaynaklar daima kıymetli olacak.
Dinî içeriklere erişenlerin profilleri konusundaki “big data”ların cemaatlerce kullanılabilir hale gelecek olması önemli bir gelişme.
6. Cemaatlere içeriden bakmak ile dışarıdan bakmak arasındaki fark azalıyor. Bireyselleşmenin de etkisiyle “içeriden bakış” bir zaruret olarak görülmüyor. Çeşitlilik faydalı ve gerekli görülüyor.
Bu durum cemaatlerin nüfuz alanını azaltıyor gibi görünse de aslında arttırıyor. Zira “ölüm öldürülemediği için” arayış sürüyor ve dışarıdan bakanlar cemaatlere artık eskisi kadar ya da eskisi gibi “yabani” bakmıyorlar.
İstikbal açıktır.
Yeter ki cemaatler kendilerini samimiyet törpüsü devletten uzak tutsun ve yeter ki devlet de kendisini el kesesinden büyümeyi maharet sayan “çakma” sivil alandan yani hormonlu cemaatlerden kurtarabilsin.