Yeni hizmetinizde muvaffakiyetler dileriz.
Siz, yıllardır bu hizmet müessesesinin yanında ve içinde bulunan biri olarak, daha iyi din hizmeti için nelerin yapılması gerektiğini elbette bizlerden daha iyi bilirsiniz.
Ama biz yine de -haddimizi de bilmeye çalışarak-, hafız ve imam oğlu bir köşe yazarı olarak ve gazetecilik vazifemizin gereği, önceliklerimizi bildirelim ki belki -uygun bulursanız- bunları da dikkate alırsınız.
Evvelâ sizden önceki değerli başkanlar Prof. Dr. Mehmet Görmez ve Prof. Dr. Ali Erbaş Hocaların başlatıp geliştirdiği hayırlı açılımları elbette siz de sürdürmek isteyeceksiniz. Duacınız ve destekçiniziz.
Zorluklarınızın farkındayız ve elbette siz de farkındasınız. Bilhassa son dönemde, kısmen siyasetin ve siyasî çekişmelerin de tesiriyle, insanların dindarlık arzusu azaldı. Bu durum ailelerin çocuklarını dindarca yetiştirme arzusuna da menfî tesir ediyor.
Çocuklarımızın ve torunlarımızın imanı ve ahlâkı için yapacağınız her şey ve bilhassa dijital yayınlar fevkalade kıymetlidir. Camileri “çocukların da camileri” haline getirmek ve öyle tutmak şart. Bunun için cemaatin namazdaki huzurunun muhafazası adına ve haylazlıkları gerekçesiyle çocukların camiden dışlanması ile “çocukların da camileri” hedefi arasındaki dengenin kurulması gerekiyor. Ailelerin de çocuklarına “cami âdâbını” öğretmeleri önem arz ediyor.
Şunu söyleyelim: “Özerk bir Diyanet”i sizden değil siyaset kurumundan istiyoruz ve istemeye devam edeceğiz. AKP’nin 2001’de verdiği sözü de unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Diyanet’i siyasetin –olabildiğince- uzağında tutabilmek ve bu kapsamda bilhassa Cuma günleri hutbe makamında okunan Türkçe vaazın metnini dikkatlice kontrol etmek en önemli vazifenizdir. Bu metinler yüzünden Cumaya kırgın ve hatta dargın insanlar “Metinlerde tarz değişmiş, gidelim dinleyelim” derlerse ne mutlu size.
Görevlilerinizin dinî cemaatlerin ileri gelenleri ile samimi diyalog ve ilişki içinde olmaları, cami cemaatinin hem sayısının, hem de kalitesinin artmasına yardımcı olacaktır.
Zira herkes bilir ki; gerçekten sivil ve ihlâslı bütün dinî cemaatler ve hizmet ekipleri, namaz aralarında kimin nerede, hangi kitaptan ve hangi hocadan, ne tür akıl ya da kalp dersi aldığı önemli olmaksızın, neticede, bütün muhataplarının kalbini Kur’ân’a ve kalıbını Kâbe’ye döndürmek için çalışıyorlar. Dolayısıyla onlar sizin ve ekibinizin baş destekçisidir. Arayı sıcak tutmak faydalıdır.
Yakın zamanda yapılan bazı sembolik şeklî açılımlar, din adamlarının dini hakkıyla temsil etmesinde gerçekten kıymetli ve faydalı olmuştur. Meselâ din görevlilerinin “bakımsız ve eskimiş siyah cübbe”li fakir şahıslar olduğu varsayımı sizden öncekilerin “kıyafet inkılabı” sayesinde artık yıkılmıştır.
Siz de camilerimizin “kendi bölgesindeki en temiz evden bile daha temiz” olduğu imajını yerleştirmek için projeler geliştirebilirsiniz ve geliştireceksinizdir mutlaka.
Bu kapsamda küçük, basit ve kolay bir teklifimiz var: Cami girişlerinde ilk adımda basılan halıların en azından ayda bir değiştirilen yedekli halı haline getirilmesi ve kaldırılan halının derhal yıkatılıp bir ay sonra serilmek üzere hazır tutulması, maliyetsiz ve imaj açısından kıymetli olur.
Bir de hanımlara ayrılan kısımların daha geniş ve daha bakımlı hale getirilmesi de artık şart.
Belki sizin göreviniz değil, ama yol üstü tesislerindeki mescidlerin standardı, temizliği ve düzeni konusunda Karayolları Genel Müdürlüğü ile bir işbirliği yapabilirseniz çok makbule geçer.
Bir kısım imamların yurt dışına “güya din hizmeti yapmaya, ama aslında para kazanmaya giden” ve bu arada Türkiye’de geçici terk ettiği camiyi sahipsiz bırakan resmî görevliler olduğu şeklindeki imajı yıkmalısınız.
Yolu şudur: Yurt dışına göreve gitmek isteyen din görevlisi, bu vazifeye, dönüşte aynı camiye ya da aynı pozisyona gelemeyeceğini bilerek talip olmalı.
Lütfedip kabul ederseniz uygun zamanda dostlarımızla birlikte ziyarete de gelmek, daha fazlasını da söyleyip dinlemek ve dualaşmak isteriz.