"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın siyasetle ilişkisi-1

Ahmet BATTAL
17 Ekim 2025, Cuma
Sebilürreşad Dergisinin Ankara’da düzenlediği “Bediüzzaman Said Nursî ve İslâm Milletlerinin Kardeşlik Vizyonu” Sempozyumu için hazırlayıp sunduğumuz tebliğin özeti şöyle:

Bediüzzaman’ın siyasetle ilişkisi-2
Bediüzzaman’ın siyasetle ilişkisi-3

1. Bediüzzaman bu cemiyetin mayasıdır. Hamurdaki mayayı herkes her zaman görmez, ama bilir ve hisseder. Buna Risalelerde “sırran tenevveret” denir. 

2. O istikrarlıdır; hayatını üç devreye ayırır, ama bu üç devir başka bazılarının hayat devrelerinin aksine, birbirinin zıddı ya da reddiyesi değil, tamamlayıcısıdır. 

3. Onun ana kavramları; insan için iman ve ahlâk; toplum için hürriyet ve meşveret, devlet için de adalet ve meşrutiyettir.

4. O müsbet hareket adamıdır. Menfî hareketten hazzetmez. Siyasete dair euzü’sünü herkesi bilir. O hayır-şer, melek-şeytan ekseninde yürütülen menfî siyasetten çekinmiştir. 

Zira menfî siyaset; dini kendi tekeline alır, Hazret-i Muaviye’nin Hazret-i Ali’ye karşı Sıffin’deki savaşında askerlerinin mızraklarının ucuna Kur’ân ayetleri yazılı bez parçaları taktırmasına ve böylelikle “bize vuran dine vurmuş olur” diyerek dini ve dine hizmeti kendi tekeline almasına benzer. 

Bir siyasetçi dini ve dine hizmeti kendi inhisarına alıyor ve öyle görüp gösteriyorsa maksadı dine hizmet değil menfî siyasetçiliktir. Böyleleri kendi siyasetinin yanında duran şeytanı melek görür ya da gösterir, karşısındaki rakibinin yanındaki meleği ise şeytan görür ve gösterir. 

Aynı şekilde, “Hak geldi batıl zail oldu” ayetini kendi iktidarına teşbih eden ve siyaseti hak ile batılın mücadele aracı veya ortamı olarak gören kişiler de dine faydadan çok zarar verir. 

Zira “sadece ben hakkı temsil ediyorum” demek, “Rakiplerim batılı temsil ediyor” demektir ve rakipleri dinin dışına itmektir. Hâlbuki dine hizmet, bilhassa siyaset sahasında, siyasî rakip durumundaki insanları dinin dışına itmekle değil, onları da dine meylettirmekle ve dine dair vazifelerini samimiyetle hatırlatmakla olur. 

5. Onun asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti kavramını herkes bilir ve takdir eder, bununla imanını kuvvetlendirir. Gerçekten, o, materyalizme ve pozitivizme reddiye yazmış ve küfrü yerle bir etmiştir. Bu sempozyumun asıl konusu da zaten siyaset değil iman ve ahlaktır ve öyle olmalıdır.

6. O ifrat ve tefritlerden uzaktır, sırat-ı müstakim üzeredir. Kur’ân’ın cadde-i kübrasındadır. Dar kulvarlarla ve labirentlerle işi yoktur. 

7. O imanın cereyanındadır. Dünyayla ve siyasetlerle alakası yoktur. Ancak devletin öneminin de farkındadır. 

8. Ona göre millet, “devletçe yönetilen” değil seçtikleri eliyle “devleti yöneten”dir. 

9. O, anarşizme de despotizme de karşıdır, makul büyüklükte kalmış, hantallaştırılmamış, denetlenebilir bir hizmetkâr devleti talep eder. Zira devlet bürokrasidir, bürokrat attır. Siyasetçi seyistir ve devletin sahibi olan millet namına bürokrasiyi yönetir ve yönlendirir. 

10. O özgürlük-güvenlik geriliminde daima hürriyetlerden yanadır. Zira bilir ki tarih boyunca devlet gücüyle yapılan zulümlerin çoğu, kamu düzeninin bozulmasını engellemek bahanesiyle ika edilmiştir.  

11. O “ekmek mi hürriyet mi?” tercihinde daima hürriyetten yanadır. Zira bilir ki hürriyeti feda edip ekmeği tercih edenler, hürriyetinin ardından ekmeğini de kaybeder, ama hürriyeti tercih edenler hürriyetiyle dilediği cins ekmeği bulur. 

12. O mutlakiyetçilere karşı meşrutiyetçidir. Saltanatçılara karşı da cumhuriyetçidir. Bu sebeple demokratik cumhuriyete taraftardır. 

(Devam edecek)

Okunma Sayısı: 2398
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÇeşitcioğlu

    17.10.2025 17:36:59

    MAkbaş Allah razı olsun.

  • S. Pelin Kurukahveci

    17.10.2025 15:05:37

    Üstadımız hiçbir zaman hiçbir muhalefeti temsil etmemiştir. Siyasetten uzak durmuştur. Üstadımızın muhalefeti temsil ettiği iddiası bizatihi üstadımızın görüşlerine aykırdır.

  • Süleyman alıç

    17.10.2025 14:24:58

    Tebrikler ve teşekkürler Ahmet hocam Kelamına ve kalemine sağlık Allah razı olsun çok mükemmel bir tahlil yapmışsınız

  • Osman Yıldırım

    17.10.2025 11:35:36

    Benim siyasetindenseniz müslümansıniz,benim siyasetinden değilseniz kalırsınız,batışını dememiş ve tekadacilıği değil meşrutiyet dayalı mesveret eliyle yönetmeyi tavsiye etmiş, tek bir şahsın hayatboyu ülkeyi yönetmesini katiyen tavsiye etmemiştir.Hele hele dini siyasetine alet ederek tüm kuvvetleri birvkişinin uhdesinde vermeyi hiç önermemistir. Demokratik yönetim biçimini salık vermiştir. Ayrıca haklı rekabeti öngörüsü ve karşısına çıkan rakiplerini zindana atarak yarışı ben kazandım anlayışını hiç tavsiye etmemiştir.

  • Muhammed Akbaş

    17.10.2025 11:04:05

    Devleti ele geçirmek gibi bir niyeti olmamıştır ama devletle beraber de çalışmamıştır,devleti de kutsamamıştır.sistemle tam bir uyum içinde gösteren bir "statükocu" da değildir. Adeletsiz sisteme karşı en esaslı muhalefeti temsil etmiştir. zulme, israfa da en sert eleştirileri yöneltmekten çekinmemiştir. ncak “iktidar ele geçirme iddiası yoktur” vurgusunu, Bediüzzaman’ın sistem eleştirisini ya da yönlendirici potansiyelini yok saymak için kullanmak, onun düşünce dünyasını indirgemeci okumaya götürür.

  • S. Pelin Kurukahveci

    17.10.2025 09:39:22

    Çok güzel özetlemişsiniz hocam. Devleti ele geçirmek gibi bir niyeti olmamıştır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı