Devletçilik ilkesi uygulandığında devlet bazı alanlarda ya da bütün alanlarda “büyük devlet” olur.
Askeriyede, iktisadi hayatta, politikada… büyür de büyür. Büyüdükçe devleşir o devlet.
Ama bu büyüme dış devletlere ve rakiplere karşı büyüme değildir. Vatandaşa karşı büyümedir. Özel sektöre karşı büyümedir.
Özetle devletçilik, en ilerisinden en gerisine bütün basamaklarıyla, devleti “baba” yapmanın adıdır.
“Baba devlet” büyüktür. Ama dilediğini büyüten bir baba.
Dilediğini besler o.
Büyütüp besledikleri ona “büyüksün baba” derler. Ama o bazen büyütüp beslediklerinden bazılarını keser, kendisi için kurban eder.
Kesilenler zulümden şikayet eder.
Devletten beslenemeyenler de şikayetlenir; “Evlatlarını ayırıyorsun, bazılarını kayırıyorsun, zalimsin baba!”
Bizim devletimize gelince…
O, “baba devlet” değildir. Kendisini kutsamaz, tapınma istemez.
Bizim devletimiz hizmetkâr devlettir. Vatandaşının emrindedir, milletinin hizmetindedir.
Bizim devletimiz ayırt etmez, zulmetmez, torpil geçmez. Birileri isteyince “Ne isterse istesin vereyim” demez. Başka birileri isteyince “Ne hak ederse etsin ona asla vermem” de demez.
Bizim devletimiz birilerine “ekmek kapısı” açmaz.
Bizim memurumuzun ekmeğinin bereketi kaçmaz.
Bizim insanımız bilir ve bilmelidir ki, bereketli rızk insanın kendi çalışmasıyla kazandığındadır. Devlet kapısı geçim kapısı değildir. Para kazanmak için memur olunmaz. Memuriyet hizmetkârlıktır.
Hem insanımız bilir ve bilmelidir ki memurun maaşı her gün belli saatte doğan güneş gibidir.
Esnafın kazancı ise ne zaman yağacağı belli olmayan yağmur gibidir.
Güneş de rahmettir ama güneşe rahmet demeyiz. Asıl “rahmet” bu yüzden sadece yağmura denmiştir.
Maaş da hakkı verilirse rahmettir ama asıl bereket; esnafın, tüccarın kazancına denir.
İşte bu sebeple, bereketi isteyen, devleti küçültür. Baba devlet değil, hizmetkâr devlet ister.
Bereket isteyen, tembelâne devletten beklemez. Bizzat teşebbüs ettikten sonra tevekkül eder. Müşterinin elinin üzerindeki rahmet elini hemen görür ve hakiki şükreder.
Bu sebeple biz devletçi değiliz ve olamayız.