Şu Yirmi Birinci Yüzyılda ve içinde bulunduğumuz demokrasi çağında; hiçbir dünya görüşü, hiçbir siyasî düşünce ve hiçbir ideoloji ve hiçbir fikir cereyanı ölüm gerçeğini değiştirmiyor ve değiştirmez.
Çünkü ölüm, bir siyasî düşünce, ne de bir ideolojik düşüncedir. Belki doğrudan doğruya sosyolojik ve biyolojik bir gerçektir.
Halk arasında meşhurdur bir söz vardır: “Korkunun ecele (ölüme) faydası yoktur’’ denilir. Bu gerçeği herkes biliyor, fakat pek çok kimse nefsine kabul ettiremiyor. Halbuki kabul ettirse de ettirmese de sonucu hiç değişmiyor. Madem ölüm de hayatın kaçınılmaz bir gerçeği ve hiçbir şeyde bu gerçeği değiştiremiyor.
Madem ki korkunun da ecele hiçbir faydası yok, belki de zararı var. O zaman bize düşen ve aslî vazifemiz olan; ölüme karşı bize cesaret veren, yani ecele faydası olanı bulmaktır. Yani karanlığa kafa tutmaktansa, bir kibrit ile de olsa dünyamızı aydınlatmak olmalıdır.
İşte o da bu asır insanları için Büyük İslâm Âlimi Bediüzzaman Said Nursî’nin Sözler’de Üçüncü Söz’de işaret ettiği: ‘’Evet, her hakikî hasenât gibi, cesâretin dahi menbaı imândır, ubûdiyettir. Her seyyiât gibi, cebânetin dahi menbaı dalâlettir. Yine aynı eserin On Dördüncü Söz’ün Hâtime’sindeki ölüm gerçeği ile ilgili günümüz insanı ve bizim için hem akla, hem mantığa uygun olarak yaptığı şu ikazdır. ‘’Ölümden ürküp, kabirden korkup, başını çevirme; merdâne kabre bak, dinle ne talep eder.
Erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister’’ der.
Nasıl ki günümüzde başımız dara düşünce ve işimiz sıkıntıya girince; dünyevî krizi kendi lehine çevirmeye çalışıyoruz ve bundan belki kendimize bir ibret bir dersi çıkartma ihtiyacını duyuyoruz. Elbette ölüm gibi ebedî ahiret hayatımıza ait ve kâinatın değişmeyen en büyük bir gerçeğinden de bir ibret dersini çıkarma ve kendi lehine çevirmeye şiddetle ihtiyaç vardır. O da dünyada ancak Risale-i Nur’daki iman ve Kur’ân hakikatlerinde bulunur.
İşte ölüm korkusuna ancak bu görüş ve anlaşıyla ve karşı konulabilir. Çünkü bu gerçeği başka türlü kabullenmek ve nefse de kabul ettirmek mümkün değildir.