"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Büyük Bayram-ı İslâmiye”

Ali Demir
14 Mayıs 2021, Cuma 21:01
Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükürler olsun ki, bir bayramı daha buruk da olsa yaşadık.

Malûm genelde bayramlar hususan Ramazan’ın sonunda bahşedilen “fıtır bayramı” sevinç günleridir… Çünkü bir aylık oruç ibadeti ve bayram öncesi Ramazanın nısf-ı ahirinde gizli olduğunu Hadis-i Şerifin haber verdiği bin aydan daha hayırlı olduğu âyetle sabit Kadir Gecesi ile elde edilen manevî kazançlar biz ehl i iman için sevinç kaynağıdır… Bu sevincimize rağmen neden hüzünlü ve buruk bayram yaşıyor ve idrak ediyoruz? Bunun temelde iki sebebinden bahsedebiliriz… Birisi maddî ve diğeri manevî dertlerin yoğunluğu… Maddî sıkıntımız başta bulaşıcı hastalık dolayısıyla bayramı bayram gibi yaşayamama hali.. Bayram kültürümüzün gereği; eş, dost, akraba ve büyüklerin ziyaret edilememesi gibi kabir ziyaretlerinin de yapılamaması gösterilebilir.

Manevî sıkıntıların başında ise, İslâm âleminin içinde bulunduğu perişaniyet hali ve neticesinde akan kan ve gözyaşları sayılabilir. Bir faslında yaşadığımız şu ahir zamanın dehşetli ifsad ve zındıka komitelerinin Müslüman topluluklara yaptıkları zulüm ve akıttıkları kan ile bir kısım İslâm beldelerinde yaşanılan iç savaşların hüküm sürdüğü bir devirde maalesef hüzünlü bir bayram idrak ettik. 

Üstadımız bir mektubunda; “Bu yirmi sene kırk bayramımı münzevî, yalnız geçirdim.” diyor, fakat halinden şikâyet etmiyor. Fakat İslâm âleminin içinde bulunduğu vaziyet için ise çekilen sıkıntıları kalbine inen bir darbe olarak vasıflandırıyor ve bu halden kurtuluş çarelerini ta 1911 yılı baharında Şam Hutbesi'nde ders vermeye başlamış. Ve İslâm âlemini kaplayan yeis, yani ümitsizliğin yerine ümit adamı olarak ümit aşılayıp istikbal için müjdeler vermiş. Şam’daki Hutbeden 45 sene sonra İslâm Âleminde ümit verici gelişmeleri gördüğünde de önceki verdiği müjdelerin tahakkuku olarak görüyor ve Emirdağ Lâhikası-II de (295. Mektup) şu değerlendirmeyi yapıyor:

“…âlem-i İslâmın büyük bayramının arefesi olan ve şimdilik Asya ve Afrika'da inkişafa başlayan ve dört yüz milyon Müslümanı birbirine kardeş ve maddî ve mânevî yardımcı yapan İttihad-ı İslâmın, yeni teşekkül eden İslâmî devletlerde tesise başlamasının ve Kur'ân-ı Hakîmin kudsî kanunlarının o yeni İslâmî devletlerin kanun-u esasîsi olmasından dolayı büyük bayram-ı İslâmiyeyi tebrikle beraber, …Medresetü'z-Zehranın ve bütün Nur Talebelerinin hem dahil, hem hariçte, hem Arapça, hem Türkçe Nurlar'ın neşriyatına çalışmalarını ve dindar Demokratlar'ın bir kısm-ı mühimmi Nurlar'ın serbestiyetine taraftar çıkmalarını bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.”

Demek ki, Üstad Bediüzzaman Hazretleri hakikî bayramın ilk şartını, bu zamanın (dehşetli ahir zamanın) farz vazifesi olarak gördüğü ve gösterdiği “İttihad-ı İslâmın” yani İslâm birliğinin teşekkülü olarak görüyor. İslâm birliğinin nasıl sağlanacağı ve nasıl teşekkül etmesi gerektiği hususunda ise “cemahir-i müttefika-yı İslâmiye” (İslâm cumhuriyetler birliği) tarifini yaparak nihaî hedefi gösteriyor. Yani farklı siyasî yapılanma içinde olan İslâm Ülkeleri için; kendi tabiriyle “dindar bir Cumhuriyetçi” olan Bediüzzaman'a yakışan bir şekilde, Cumhurî bir yapıya dayanan birlik şeklinde teşekkül edeceği müjdesini veriyor. 

Bugün Ortadoğu başta olmak üzere İslâm Ülkeleri'nde yaşanan kaos ve dağınıklıktan; marifet üzerine bina edilecek, tek şahıs hâkimiyeti olmayan, Meşveret ve Şûrâ esasına dayalı idarî yapılanma şekli olan demokratik Cumhuriyet rejimlerinin tesisi ile aşılabilecektir. İşte Üstadımızın tarifini yaptığı ve arzu ettiği “Büyük Bayram-ı İslâmiyeyi” o zaman biz Müslümanlar olarak yaşayabiliriz.

İşte bu Büyük Bayram-ı İslâmiyeye erişebilmek ve yaşayabilmek için Rabbimizden Duâ ve yakarışımız odur ki; başta çevresi mübarek kılınan Mescidi Aksa olmak üzere, Doğu Türkistan, Arakan, Keşmir Patani gibi esaret hayatı yaşanan İslâm beldelerinin hürriyet ve istiklâliyetlerini kazanmalarını, sair İslâm Ülkelerinde de Meşveret ve seçilmişlerden teşekkül etmiş Meclis tarafından yönetilen Demokratik Cumhuriyet rejimlerine geçmelerini nasib eylesin..

Üstadımızın tabiriyle kahrolsun yeis, yaşasın ümit diyerek, bu Ramazan Bayramının başta cemaatimiz olmak üzere, ülkemize, dünyanın dört bir tarafında bulunan Yeni Asya okuyucularına hayırlara vesile olmasını, İslâm Âlemi ile İnsanlık Âlemine huzur, adalet getirmesini ve sulhu umumiye vesile olmasını Rabb-i Rahimimizden niyaz ederek bayramınızı tebrik ediyoruz.

İlaveten, Ülkemizde ve Alem-i İslam’da uhuvvet duygusunun yeniden inşaasına vesile olmasını da Rabbimizden niyaz ediyor ve şu dua ile yazımızı noktalıyoruz: Cenab-ı Hakim Cemaatimizin Şahs-ı Manevisini hizmetlerinde muvaffak etsin ve bu şahsı maneviye mensubiyette bizleri de kıyamete kadar devam ettirsin ve bizleri Büyük Bayram-ı İslâmiyeye eriştirsin amin inşaallah…  

Okunma Sayısı: 656
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Murad Kurt

    15.5.2021 00:35:30

    Allah razi olsun.Bu vesileyle bayramınızı tebrik ederiz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı