Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Şanghay Paktı” söyleminin yükselip, “Hak, hürriyet, adalet projesi” AB’ne giriş talebinin dibe vurmasının sebebi nedir? Oysa AB, “Hak ve hürriyetler, adalet, barış, demokrasi ve refah medeniyeti” projesidir ve Bediüzzaman’ın müspet gördüğü “I. Avrupa”dır:
“Yanlış anlaşılmasın, Avrupa ikidir. Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupa’ya hitap etmiyorum. Belki, felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiâtını mehâsin zannederek beşeri sefâhete ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa’ya hitap ediyorum...” (Lem’alar, s. 119.)
AB (Avrupa Birliği) Temel Haklar Beyannamesi hükümleri şöyledir: “İnsan onuru (haysiyyet ve şerefi), hürriyet, eşitlik ve dayanışma üzerine inşa edilmiştir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanmaktadır. Birlik vatandaşlığını tesis ederek ve bir özgürlük, güvenlik ve adalet bölgesi oluşturarak bireyi, etkinliklerinin merkezine yerleştirir. Birlik, ortak değerlerin korunması ve geliştirilmesine katkıda bulunurken ‘Avrupa halklarının kültür ve geleneklerinin çeşitliliğini, yanı sıra Üye Devletlerin milli kimliklerini kabul eder, ulusal (milli), bölgesel ve yerel düzeylerde kendi kamu makamlarını düzenlemesine saygı gösterir.’ Dengeli ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmeye çalışır ve insanların, eşyaların, hizmetlerin, sermayenin serbest dolaşımını ve yerleşme özgürlüğünü sağlar. Bu amaçla, temel hak ve özgürlüklerin sosyal ilerleme, bilimsel (ilmi) ve teknolojik gelişmeler ışığında (bir Bildirge’de net biçimde ortaya konularak) korunması hedeflenmiştir. (www.avrupa.info.tr)
Diğer taraftan “AB’nin şu andaki nüfusu 507 milyon. Bunun 21 milyonu Müslüman. Hollanda’nın nüfusundan 6 milyon fazla, 4 kere Danimarka, 2.5 kere Yunanistan, vs. Demek ki AB’de artık Müslüman bir ülke var.“ (Türk-Avrupa Eğitim Ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen/16 Şubat 2016.) Müslümanların oradan kopup ülkelerine geri gitmemesi, AB’nın “hak, hürriyet, adalet, barış, refah ve yönetim sisteminin” daha iyi olduğunu göstermiyor mu? Şu halde, ŞİÖ ile kıyas edilmeyecek AB’yi kim istemiyor?