Ortadoğuyu karıştıran, dindarı dindara, cemaati cemaatlere, Müslümanı Müslümana kırdıran bu zihniyet; İslâm âleminin en büyük hamisi olan Türkiye’yi de biribirine düşürüp kaosa sürüklemek istiyor! Kesinlikle “küresel sihirbazların” aldatmalarıdır! Bu tuzağa düşmemeliyiz.
Kesinlikle Habil’in Kabil’e dediği gibi demeliyiz: “Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” (Maide Sûresi, 28)
Ve kesinlikle hak yolda, haklı ve meşrû dairede haklı kalarak, müsbet hareket ederek hak ve hürriyetleri, adaleti savunmaya devam etmeliyiz.
Bu Ramazan-ı Şerifin son günlerinde ve mübarek Kadir Gecesi’nde sabahlara kadar hem kendimiz, hem masum, mağdur kardeşlerimiz, için tevbe-i istiğfar ederek özür dileyip şöyle duâ etmeliyiz:
- Ya Rabbi! Tevvab, Gaffar, Settar, Rahman, Rahim, Adil, Hafiz, Halim isimlerinin hürmetine;
- Bu mübarek Ramazan-ı şerif ve Leyle-i Kadr hürmetine,
- Habibin Hz. Muhammed Mustafa’nın (asm) hürmetine, bizi, anne-babamızı, çoluk-çocuğumuzu, akrabalarımızı, komşularımızı, masum, mağdur din kardeşlerimizi, suçsuz bütün insanları; “Zalim kavmin”, deccalizmin/Süfyanizmin, “ifsat, ahlâksızlık, dinsizlik ve zındıka komitelerinin!” şerrinden, zulmünden muhafaza eyle ey Hafiz!
Ey merhametlilerin en merhametlisi Erhamurrahimin olan Allah’ım!
Mazlûm ve masumları çektikleri eziyet ve işkencelerden kurtarmak için artık takatsiz kaldık, yalnız Sana sığınıyoruz, yalnız Sana yalvarıyoruz, yalnız Senden yardım diliyoruz!
“El-aman, el-aman! Ya Rahmân! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Yâ Deyyân! Beni (bizi) çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından kurtar! Yerimi(zi) genişlettir! İlâhî, Senin rahmetin melceim(iz)dir ve Rahmeten li’l-Âlemîn olan Habibin, Senin rahmetine yetişmek için vesilem(iz)dir. Senden şekvâ değil, belki nefsimi(izi) ve halimi(zi) Sana şekvâ ediyoru(uz).