Maddî gelişme, kalkınma, ilerleme dahi yol, ekmeğe değil, “hürriyet ve adalete” bağlıdır.
Buyurunuz Asr-ı Saadet’e: Ekmekten önce “imanın özelliği olan hürriyet ve adalet” ihya edildi. Peşinden ekmekler, ganimetler geldi.
Buyurunuz İslâm tarihine… Ne zaman Müslümanlar şahane hür oldular ve adaleti ihya ettiler, yükseldiler, terakki ettiler.
Buyurunuz, İslâm devletlerinin yükselme devirlerine…
Buyurunuz önce demokrasinin, hürriyet ve adaletin ihya edildiği ülkelere…
Nerede demokrasi, hürriyet ve adalet varsa orada kalkınma, gelişme, zenginlik, ilerleme, yol, su, elektrik vardır. Buyurunuz başta Türkiye olmak üzere bugünkü müstebit İslâm ülkelerine… Hürriyet, demokrasi, adalet, meşveret olmadığından terör, kaos, kriz, fakirlik, geri kalmışlık, fitne, fesat üretiliyor. Müslüman ekmek, yola talip olmadan önce hürriyet ve adalete talip olmalı.
Ekmeksiz yaşayıp hürriyetsiz yaşayamayan kahramanı dinleyelim:
“En ziyade muhtaç olduğum ve hayatımda en esaslı düstur olan, hürriyetimdir. Asılsız evham yüzünden, emsalsiz bir tarzda hürriyetimin kayıtlar ve istibdatlar altına alınması, beni hayattan cidden usandırıyor. Değil hapis ve zindanı, belki kabri bu hale tercih ederim. Fakat, hizmet-i imaniyede ziyade meşakkat ise ziyade sevaba sebep olması bana sabır ve tahammül verir. Madem bu insaniyetli zatlar benim hakkımda zulmü istemiyorlar, en evvel benim meşrû dairedeki hürriyetime dokundurmasınlar. Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.
Evet, on dokuz sene bu gurbette yalnız iki yüz banknot ile, şiddetli bir iktisat ve kuvvetli bir riyazet içinde kendini idare ederek, hürriyetini ve izzet-i ilmiyesini muhafaza için kimseye izhar-ı hacet etmeyen ve minnet altına girmeyen ve sadâka ve zekât ve maaş ve hediyeleri kabul etmeyen bir adam, elbette iaşeden ziyade, adalet içinde hürriyete muhtaçtır.” 1
Ve “ekmeğe”, yola, zenginliğe,makama, mevkiye, şan ve şöhrete talip olmayan “Hürriyet ve adalet kahramanı” Bediüzzaman’ın Risale-i Nur gibi kâinat ve ebediyet çapında bir serveti ve milyonlarca talebesi vardır…
Risale-i Nur bugün 60’ın üzerinde yabancı dile çevrilmiştir…
Sistematik olarak en çok okunan, müzakere, mütalâa edilen, üzerinde en çok araştırmalar yapılan, en çok basılan, satılan eser ünvanını taşıyor.
Dipnot:
1- Emirdağ Lâhikâsı, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 18.)