"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fal veya tefeül, iyiye yormak

Ali FERŞADOĞLU
03 Mayıs 2017, Çarşamba
Fal ile gaybdan haber vermenin ilgisini tesbit için, gaybın ne anlama geldiğine kısaca ele alalım.

Zaten fal ve tefeülün kelime anlamlarına baktığımızda meşrû ve gayrimeşru yönleri daha da berraklaşır. 

İşte, onların bu haber verme, bilme işlerine “fal” denir. 

Fal iki kısımdır:

1- Uğur, talih deneme, güzele yorma. 

2- Gelecekte olacak şeyler hakkında bilgi sahibi olmak için başvurulan çeşitli hakikat harici yollar. 

Tefeül ise, lügatte, “fal açma, fala bakma. Hayra yorma, uğur sayma, hayır isnat etme. Bir kitabı rastgele açarak denk gelen yeri okuma ve o kısmı uğurlu sayma” şeklinde tanımlanır. 

Peygamberimiz (asm), “uğursuzluk” inancını reddederek, “En iyisi, uğurlu saymaktır, tefeüldür” buyurmuştur. 

“Tefeül nedir ya Resulallah!”

“Herhangi birinizin duyduğu güzel, hayırlı bir sözdür.”1

Bediüzzaman, bir müceddit olması açısından, her şeyi doğru ve meşrû yönünü belirttiği, ortaya çıkardığı gibi, yukarıda naklettiğimiz âyet ve hadise dayanarak falın da meşrû ve gayrimeşrû yönüne işaret etmiştir. Barla Lâhikası’nda harflerle ilgili bir meseleyi izah ederken şöyle der:

“Mevsim değişmiş, harflerden çok hakikate ihtiyaç vardır. Gelecek yaza kadar muvakkaten o kapıyı ihtiyarımızla (kendi isteğimizle) çalmayacağız. Fakat o harflere ait beyanat ne derece hak olduğunu, Mevlânâ Câmî’nin Divan’ıyla kardeşlerimle tefeül ettik. Dedik: ‘Yâ Câmî! Bu hurufat-ı Kur’ânîye’ye (Kur’ân harflerine) dair beyan ettiğimiz nüktelere ne dersin?’ 

“Bir Fatiha okuyup falı açtık. 

İşte başta fal şu geldi: Yani ‘Bu huruf öyle harf değildir ki, akıl ve idrak sayfasından gitsin... Öyle kutsi harf, öyle güzel şirin hat, daima kalbimin sayfalarında yazılmalı, silinmemeli.’ 

“Aciptir ki, bütün Divan’ında bu fala benzer mealde yazı göremedik. Demek bu fal, Hazret-i Câmî’nin kerametinden bir nebze oldu…”2

Zaten tefeül, eskiden beri ulema arasında kullanılan bir husustur. Bazı şeyleri ilhamen keşfetmek, ses ve görüntüleri kerametvari algılamak mümkün.

Dipnotlar:

1- Buharî, K. et-Tıp, 43-44; Müslim, K. Es-Selâm, 110. 2- Barla Lâhikası, s. 179. 

 

Okunma Sayısı: 4260
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı