Bu suale bir kardeşimiz şöyle cevap verdi: “Ne yani, bu iktidar kalsın da zamlar, zulümler, haksızlık, hukuksuzluk, istibdat/baskı” devam mı etsin?
Risale-i Nur’daki prensipleri mealen verelim: Siyaset tabiblerinin “teşhis-i illet (hastalığı teşhis) ve tedavi edecek reçete hazır zaten.
● “Bir şahsın tehevvüsü için büyük bir daire-i muhita (şura, meclis) hareket-i mühimmesinden...” durduruldu. Tek adam, ucube cumhurbaşkanlığına son verilecek.
● “Kuvvetler ayrılığı prensibine dayalı güçlendirilmiş parlamenter sistem” ve hukuk devleti tesis edilecek. “Kanun/yasama, yürütme/icra ve yargı/adalet mekanizmalarını kuvvetler ayrılığı prensibi çerçevesinde hayata geçirilecek.
● “Her türlü ayrımcılığa son verip katılımcı ve hürriyetçi demokrasi” işletilecek.
● “Müsavatsız adalet, adalet değildir” prensibince, şah ile geda (yoksul, dilenci) herkes hukuk, kanun karşısında eşitlenecek. Tarafgir, ırkçı, asabiyetçi yaklaşımlara son verilecek.
● Hiçbir fert etnik, mezhebi ve dini kimliği, felsefi ve siyasi görüşü dolayısıyla dışlanmayacak. Hiç kimse siyasi tercihleri sebebiyle, “Ya bendensin ya hainsin!” diye suçlanmayacak! Herkesin düşünce, inanç, etnik köken, hak ve hürriyetlerine, ifade ve basın hürriyetine saygı gösterilecek.
● “Sosyal devlet ve gelir adaletiyle üretim ve istihdam odaklı ekonomi” ihya edilecek. “Ehliyet ve liyakata” göre istihdam politikası uygulanacak.
● Korkunç boyutlara varıp yoksulluğu körükleyen devlet israfı denetimi, şeffaflık ile önlenecek. Zira, “Meşrûtiyet ile sû-i istimâlâtın ekser yolları münsed (setlenmiş, kapalı); istibdatta ise açıktır.” (Münazarat, s. 39.) “Reislerin malımızı ceplerine indirip hapsetmeleri gibi akıllarımızı da bizden alıp veya dimağınızda hapsetmeleri” önlenecek! Resmi yağmalara son verilecek. Çünkü, apaçık görüldü ki, “Gerilemenin mühim bir sebebi: Bazı reislerin haksız olarak millete fedakârlık iddia eden sahtekâr hamiyetfüruşlar (gayretkeş, hamiyetli görünmeye çalışan) veya evliyalık dava eden ehliyetsiz bazı müteşeyyihlerdir” gidecek!
● Ve ennihayet, “yardımlaşma ve barışa” dayalı itibarlı bir dış politika uygulanacak. Bu kadar! Ki, zaten bunları geçmiş dönemlerde demokrat, ahrarlar/hürriyetçileri güçleri nisbetinde hayata geçirdiler…
“Yaşasın meşrûtiyet-i meşrua, sağ olsun hakîkat-i Şeriat terbiyesinden tam ders alan neyyir-i hürriyet!” (Tarihçe-i Hayat, s. 68.) Gebersin ağrâz-ı şahsiye ve fikr-i intikam!” (DHÖ, s. 89.)