Çünkü, “Allah’ın emirlerini yapmaktan ve nehiylerinden sakınmaktan ibaret olan ibadetle, vicdani ve akli olan imani hükümler terbiye ve takviye edilmezse, eserleri ve tesirleri zayıf kalır.” (İşarat’ul İ’caz) Aynı zamanda “Kâinatta en yüksek hakikat imândır, imândansonra namazdır.” (Sözler, s. 704.) Şu halde gerçek mutluluk, halis huzur ve kalkınma gerçek, halis ibadet ve namaz ile elde edilir. Çünkü, “Namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. Hem cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem, namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibâdet hükmünü alır.” (Sözler, s. 27.) 

Hakiki namaz da ancak hakiki tevhid ve tevekkülle mümkün. Zira, “Tevhîd teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül ise saadet-i dareyni (iki dünya mutluluğunu) iktizâ eder.” (Sözler, s. 284.) Tevhid, yani, Allah’ın varlığına, birliğine inanmak, isim ve sıfatlarının (Esma-i Hüsna’nın) tezahür, tecelli ve yansımalarıyla O’nu tanımaktır. Her bir fen, sosyal, manevi ilim bir Esmaya dayanır. Hukuk Hak, Adil; talim, eğitim, terbiye ve yönetim Alim, Rab, Rahim, Mucib, Lâtıf, (nazik ve merhametli davranmak, iyi muamele etmek), Sâdika’l-Vad (dosdoğru, vadinde, sadık, sözünde durmak); matematik, fizik, kimya Mukaddir, Hakim; tıp  Şâfi’, Kâfi, Muâfi; temizlik, hijyen Kuddüs, Mutahhir; ekonomi Rezzak, Muktesıt, sanat, estetik Sani’ ve Cemil, Esmalarına dayanır. 

Bir hadiste 99’u sayılan Esma-i Hasna’yı layıkıyla öğrensek, anlasak tecellireni özümsesek ilimde, hak ve hürriyetlerde, sanatta, ekonomide de ilerleriz… “İyyake na’budu ve iyyake nestaiiin/Yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden yardım isteriz.” (Fâtiha Sûresi, 5) diye günde 40 sefer tekrarlayan bir Müslüman, asla başkasına kul, köle olmaz; başkasını da yapmaz! Hakiki hürriyetperver olur! Şu halde ferdi ve sosyal gelişme, ibadet ve namaza gereken hassasiyetin gösterilmesi derecesindedir. Bu da imana bağlı: “Cenab-ı Hakkın emirlerine ve nehiylerine itaat ve inkıyadı tesis ve temin etmek için, Saniin azametini zihinlerde tesbit etmeye ihtiyaç vardır. Bu tesbit de, ancak akaid ile, yani ahkam-ı imaniyenin tecellisiyle olur. İmani hükümlerin takviye ve inkişaf ettirilmesi, ancak tekrarla teceddüd eden ibadetle olur.” (İşaratü’l-İ’caz, s. 141)  

Tefekkür de ilim de ibadettir! Esma-i Hüsna’yı Kur’an’daki yazılı, kainattaki mücessem tecellilerini okumakla gerçekleşir. Gerçek tevekkül Esma-i Hüsnasıyla bezenmektir. Bu tevekkül ise, maddi-manevi huzura kavuşturur.