"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm’da içtihad, müçtehid ve müceddid (2)

Ali FERŞADOĞLU
29 Nisan 2015, Çarşamba 16:27
Evvelâ meseleyi yeni yeni öğrenme gayretinde olanlara zihni ihzariye babında özet bilgi verip durum tesbiti yapalım:

Fıtrat dini ve cihanşumül olan İslâmiyet; durağan, statik, donuk, doğmatik olmadığından “içtihat ve tecdid” her zaman açıktır.

İçtihad; Kur’ân ve onun ilk, en orijinal ve en kapsamlı tefsiri olan Hadis’ten (Sünnet-i Seniyye’den) hüküm çıkarmaktır. Bu faaliyeti yapana “müçtehid” denir. Mezhep imamları gibi…Tecdid; manevî sahalarda yenileme, tamir, transformasyon (orijinaliteyi muhafaza ederek çağdaş açıklamalar yapmak, ilim transferi) demektir. Bu faaliyeti yapana da”müceddid” denilir.

Tecdid; manevî sahalarda yenileme, tamir, transformasyon (orijinaliteyi muhafaza ederek çağdaş açıklamalar yapmak, ilim transferi) demektir.

Hakîkati tebliğ ile neşreden; hurafe ve bid’atleri (İslâmda olmayan uydurmaları) temizleyen, Kur’ân ve Sünnet’in ölçü ve prensiplerini ihya edenlerin İslâm literatüründeki adı, “müceddiddir.”

Kur’ân’da mealen, “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre de.”1

“Tam bir teslimiyetle Allah’a yönelen, ihlâsla ibâdet ederek bâtıl dinleri bırakıp İbrahimin dini olan İslâma uyan kimseden din yönüyle daha güzel kim vardır?”2 âyetleri de “müceddid ve müçtehidlere” de işâret ettiği belirtilir.

 “Kur’ân’ın bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “O’na inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.”3 deyip o gizli hakikatleri izhar ederler, açıklarlar. 

Şu hadis-i şerif de direkt müceddidlerden haber verir: Muhakkak ki Allah, bu ümmete her yüz sene başında dinini yenileyen bir müceddid gönderir.4

Bediüzzaman, “müceddidlik, müçtehidlik” meselesini şu ifadeleriyle ortaya koyar: “Her asırda dine ve imana tam hizmet eden müceddidler geldikleri gibi, bu acip ve komitecilik ve şahs-ı mânevî-i dalâletin tecavüzü zamanında bir şahs-ı mânevî müceddid olmak lâzım gelir.”5 

Dipnotlar:

1- Nisâ Sûresi, 59.

2- Nisâ Sûresi, 83, 125.

3- Al-i İmrân Sûresi, 7.

4- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, YAN, İstanbul, 1999 s. 498.

5- Ebû Dâvûd, Melâhim, 1.

Okunma Sayısı: 1112
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı