"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İçimdeki “ben”i geçtiğim yerde “ihlâs” var

Süleyman KÖSMENE
19 Ağustos 2025, Salı
Almanya’dan okuyucumuz: “Tam ihlâsa muvaffak olmanın en kolay, en etkili ve en tehlikesiz yolu nedir?”

Tam İhlasa Muvaffak Olmak

Tam ihlâsa muvaffak olmak, bu dini, dînin sahibi olan Allah’a teslim etmekle, bir kul olarak O’na teslim olmakla ve O’nun yolunda ve önünde kendinden geçmekle başlar. 

Yani kendimizi mana-yı ismîyle değil; mana-yı harfîyle tanımlamakla, yani kendimizi müstakil bir isim olarak değil; bir ismi tamamlayan harf olarak görmekle başlar. 

Kendimizi, bir ismi tamamlayan harf olarak gördüğümüz dakikada benlik davası biter. “Biz olma” şuuru devreye girer. 

Kendimizi “biz” olarak hissettiğimiz an, şahsî hiçbir kaygımız, ne makam, ne unvan, ne isim, ne resim, hiçbir derdimiz kalmaz. Benlik handikabını böylece aşabildiğimiz ölçüde, kendimizi “biz” havuzuna atmamız, “biz” havuzunda erimemiz, “biz” havuzunda kendimizden geçmemiz mümkün olur.      

Benlik Tehlikesinden Uzak Durmak İçin

Tam ihlâsa muvaffak olmanın en kolay ve en sağlıklı yolu da, işte bu “biz” havuzunu kavramaktan geçer. Çünkü burada bütün şeref “biz”e aittir, bütün şan havuzdaki herkesindir, bütün kıymet bütün fertlerindir, bütün başarı içinde eridiğin sosyal yapının bünyesinin harcını teşkil eder.  

Benliğini davası içinde eriten ve sahip olduğu şeref ve makamı, içinde bulunduğu sosyal yapı ile paylaşan Bediüzzaman Saîd Nursî, davranışlarıyla, sözleriyle ve top yekun hayatıyla, tam ihlâsa muvaffak oluşun çağdaş bir modelini teşkil eder. Peygamber Efendimiz’in (asm), “İhlâslı olanlar da büyük bir tehlike üzerindedir.” hadisinde işaret buyurduğu büyük tehlikelerden uzak durmanın yegâne çaresi Üstad Bediüzzaman’a göre benliğini “biz” kavramı içinde fedâ etmektir.

Taş Gibi Sözler

Bediüzzaman, tam ihlâsı yakalamanın ve muhafaza etmenin en tehlikesiz yolunun kendi nefsini bu yolda toprak bilmekten, vücudunu Yaratıcısına feda etmekten ve benliğini “biz havuzunda” eritmekten geçtiğini söyler. 

Taş gibi bazı sözlerini hatırlayalım:

“Ben çekirdek gibi çürüdüm ve kurudum. Bütün kıymet ve hayat ve şeref, o çekirdekten çıkan şecere-i Risale-i Nur ve mu’cize-i maneviye-i Kur’âniyeye geçmiş biliyorum.”1 

“Ben de sizin bu ders-i Kur’âniye’de bir ders arkadaşınızım... Ben makam sahibi değilim.”2  

“Ben bir çekirdektim, çürüdüm gittim... iman ile Cehennemden bir kaç adamın kurtulmaları için, Cehenneme girmeyi kabul ederim.”3 

“Said yoktur; Said’in kudret ve ehliyeti de yoktur. Konuşan yalnız hakikattır, hakîkat-i imaniyedir”4 

“Nurdaki ihlâsı bozmamak için, uhrevî makâmât dahi bana verilse, bırakmaya kendimi mecbur biliyorum.”5  

“Ben, cemiyetin iman selâmeti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu! Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yer yüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem. Orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım.”6 

Dipnotlar:

1- Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, s. 120.

2- Emirdağ Lahikası, s. 367.

3- age., s. 377.

4- age., s. 317.

5- age., s. 233.

6- Tarihçe-i Hayat, s. 544.

Okunma Sayısı: 1185
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı