Siyasî rakiplerini tasfiye operasyonlarıyla tutuklulara milyonluk rüşvet şantajı pazarlıkları arenasında Saray iktidarının “Suriye politikası”nın fiyaskosu karambola getiriliyor.
Gerçek şu ki tam da “terör örgütünün silah bırakması ve feshi” tartışmaları ortasında Suriye’yle ilintili “süreç”te Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Ankara’da Suriyeli mevkidaşı Hasan Şeybani ile ortak açıklamasında “Suriye’nin kuzeydoğusunda PYD’nin silâhlı kanadı YPG’nin kurnazlıklarını artık tolere etmekte zorlanıyoruz” diye “PKK’nın Suriye kolunun oyunbozanlığı”ndan şikâyeti vakıayı bir defa daha ifşa ediyor. (gazeteler, 13.8.25)
Bakanların, Şara ile PYD/YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olarak lanse edilen örgütün komutanı Mazlum Abdi arasında “SDG’nin kontrolündeki bölge ve altyapıların Şam’a bağlanıp YPG’nin Suriye ordusuna entegresi”ni esas alan “10 Mart mutabakatı”nın işlevsizliğinden yakınmaları akametin resmen ikrarı.
Zira Esad’ın devrildiği 8 Aralık 2024’ten bu yana iktidar mahfillerinin, “iktidara iliştirilmiş yorumcular”la maaşlı trollerin âlây-ı vâlâ ile “Suriye’de zafer!”, “Suriye kurtuldu!” çığlıklarının aksine ABD’nin silâhlandırdığı “PKK’nın Suriye kolu” silah bırakmadığı gibi, ülke topraklarının yüzde 30’unda emperyal ecnebilerle İsrail’in peyki “koridor devlet”in komplosunu kuruyor.
“TEFRİKA TİYATROSU” OYNANIYOR
Aslında taşeronluğu yaptığı küresel işgalcilerin desteklediği, İsrail’in arka çıktığı örgütün silah bırakmayacağı; baştan belli idi. Bu çıkmazda PYD/YPG elebaşları, uluslararası ağababaları ABD ve İngiltere gibi her ne kadar “Suriye’nin toprak bütünlüğüne, siyasî birliğine bağlıyız” deseler de, bölgedeki işbirlikçileri SGD’ye “adem-i merkeziyet” maskesinde “PKK devleti”nin altyapısını oluşturma peşinde oldukları ortada.
Görünen o ki iddiaların aksine Suriye tam bir kaosta; Amerika’nın Suriye eski elçisi Robert Ford’un, “büyükelçiler, strateji uzmanları, CIA ve İngiliz istihbaratı subayları ve ajanları olarak eğitip yönlendirdik” dediği Şara ve örgütü ülkeyi yönetemiyor. (gazeteler. 8.7.25)
Yüzlerce sivilin öldürüldüğü HTŞ militanlarının Lazkiye-Tartus hattındaki Alevilere-Nusayrilere baskılarıyla ateşlenen ve bin kişinin katledildiği Dürzileri tahkir tahrikiyle kışkırtılıp alevlenen fitnelerle ülkede kol gezen emperyal mihrakların maşası yabancı menşeli radikal örgütleri kontrol edemiyor. Derin istikrarsızlığın hükmettiği Suriye’de bir tiyatro oynanıyor.
SYKES-PİCOT’U, SEVR’İ YETERSİZ BULAN BOP’LA…
En vahimi de “Âlem-i İslâma suikast olan gaddarâne Sevr Muâhedesi”nin yeni versiyonu Amerikan projesi BOP’la Fas’tan Afganistan’a yirmi iki İslâm ülkesinden mezhebî-etnik iftiraklarla elli ülke türetme tefrikasının Irak, Libya, Lübnan, Sudan ve Somali’den sonra Suriye’de de devreye sokulması.
Nitekim Sykes-Picot ve Sevr’in sonucu çizilen “Osmanlıyı ve Ortadoğu’yu taksim ve tefrika haritaları”nı yetersiz bulan Amerika’nın Ankara Büyükelçisi ve Trump’un Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın güya “Osmanlı millet sistemi”yle “özerklik-federasyon” paravanında vatan birliğindeki ülkelerin ırklar, mezhepler, diller farkıyla ufak “şehir devletleri”ne dilimlenmelerine teşne hale getirilmesi önerisi bu tefrikanın kumpası.
Özetle, iktidardakilerin “Suriye hayıflanması”, Cumhurbaşkanı’nın “sınırımızda teröristan istemiyoruz” söylemini, “yandaş medya”nın “SGD silah bırakıyor, Suriye toparlanıyor” propagandasını boşa çıkarırken, “otoriter rejim”in “Suriye politikası”nı yeniden sorgulatıyor.
Ve Türkiye’nin yanıbaşında Suriye’nin bölünüp parçalanmasına, emperyal işgalcilerin tefrika projelerine karşı Ankara’dakilerin kırılganlığı ve suskunluğu sorgulanıyor.