Hakka dâvet: Peygamber Efendimiz (asm) savaşa gönderdiği komutanlara şu tavsiyede bulunurdu:
Düşmanla karşılaştığında onları şu üç şeyden birine dâvet et:
1- Onları Müslüman olmaya çağır.
2- Kabul etmezlerse cizye (vergi verip İslâm devleti bünyesinde yaşama ve bütün haklarını yaşama durumu) teklif et.
3- Onu da kabul etmezlerse savaş. 1
Saldırı anında savaş: Mü’minler, basit bahanelerle savaş açamazlar. Savaşın önşartı, tehdidin ciddî olmasıdır. Bu kaide Kur’ân’da açıklanmıştır: Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. 2
Eğer, inkâr edenler, müşrikler, ateistler, Müslümanlara tecavüz eder, saldırır, bir tehlike oluşturursa o zaman savaş kaçınılmaz olur. O taktirde İslâmiyet, en güzel, en zararsız, en hafif, en insânî prensiplerle savaşmayı ister.
Şimdi, Peygamber Efendimizin (asm), Mute Harbi’ne gönderdiği orduya yaptığı nasihatlerden bâzılarını akıl, kalb ve vicdan kulağı ile dinleyelim:
Ben, size, Allah’ın emirlerini yerine getirmenizi, yasaklarından uzak kalmanızı, Müslümanlardan yanınızda bulunanlara karşı hayırlı olmanızı ve iyi davranmanızı tavsiye ederim. Allah yolunda Allah’ın ismiyle savaşınız! Ganimet mallara hıyanet etmeyiniz! Ahde vefasızlık göstermeyiniz! Küçük çocukları öldürmeyiniz! Kadınları, yaşlanmış pîri fânileri katletmeyiniz! Ağaçları kesip yakmayınız! Evleri yıkmayınız! Orada, Nasranîlerin kiliselerinde, halktan uzaklaşmış, kendilerini tamamen ibâdete vermiş birtakım kimseler bulacaksınız. Sakın onlara dokunmayınız!” (Müslim, Sahih, c. 3, s. 1357 3
Dipnotlar:
1- Müslim, Cihad, 3; Tirmizî, Siyer, 48; İbn-i Mâce, Cihad, 38. 2- Hucurat, 6. 3- Müslim, 3:1357; Sünen, 4:162-163; İnsan’ül Uyun: 787.