Medyatik bir hoca diyor ki: “Kusura bakma, bende herkes hakkında çarşaf çarşaf dosya. Ama, ben dedikoduyu sevmem!”
Artık o dosya tutmuşsa, cübbesizlerin, cüssesizlerin, yolsuzların, resmilerin, istihbaratçıların tuttuğu dosyaları düşününüz! Artık dosya tutan tutana!
Bu demektir ki, “Lâle devri, al gülüm ver gülüm devri” bitiyor, “Çarşaf çarşaf dosyaların açılacağı” devir geliyor!
Sistem, ülke, hürriyet, adalet, meşrûtiyet/meşveret, insan hak ve hürriyetleri, şeffaflık, sorgulama üzerine değil, tehdit dosyaları üzerine bina edilmiş! İstihbarat örgütleri zaten fişleme ve dosya üzerine gidiyor eskiden beri. (Güya bu iktidar, 12 Eylül darbesi anayasasını da, yasakları da kaldıracaktı; beter etti!)
“Bende herkes hakkında çarşaf çarşaf dosya var!” cümlesinin problemlerine gelince, Hücurat Sûresi’nin 12. Âyetinin meali şöyle: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabiî ki bundan tiksinir! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.”
Bu âyette psiko-sosyal hayatın düzenine dair birçok hakikatler saklı. Üç kötü huy, alışkanlık nazara verilmiş ve etkili bir üslûpla yasaklanmıştır: Gerçek bilgi ve delile değil, tahmine dayalı hüküm zandır. Hem de su-i zan. İnsanların gizli hallerini araştırmak tecessüstür, casusluktur, kötü bir haslettir. İnsanları arkalarından çekiştirmek, dedikodu yapmak gıybettir! Ve gıybet, ölü kardeşinin etini çiğnemektir! Evet, gerçeklik ihtimali yüzde ellinin üzerinde bulunmakla beraber kesin olmayan bilgi ve hükme zan denir.
Başkalarını suçlamak ve davranışta bulunmak söz konusu olduğunda asla zanna dayanılamaz. Çünkü, “Hüküm ve karar” verirken “delil ve akıbete bakmak” gerekir.
Hatta Üstadımıza göre: “Evet, hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. Zira, hakkın hatırı âlidir; hiçbir hatıra fedâ edilmemek gerektir. Fakat şu hüsn-ü zannınızı kabul etmem. Zira bir müfside, bir dessasa hüsn-ü zan edebilirsiniz. Delil ve âkıbete bakınız.” (Bediüzzaman, Münâzarât, 59-60)
Evet, “mihenge” vuracağız, “hakkın hatırını âli” tutacağız!