Kur’ân hikmet kitabıdır. Bilim adamları “Hikmet”i şöyle tanımlar: Niyet, plân ve kararda bütün bilimsel verileri kullanarak “optimaliteyi/en yüksek verimi” arama ve bulma süreci olarak tanımlayabiliriz.
Veya aynı kapıya çıkacak şekilde, “hikmeti”, üretim, tüketim, dağıtım, iş organizasyonu, ferdî ve siyasal ilişkiler, ilmî karar ve faaliyetlerde her türlü hevâ, heves, temayül ve kitâbî olmayan gelenekten uzak durarak, objektif, tutarlı, aklî, bilimsel ve rasyonel hareket etme süreci olarak değerlendirebiliriz. 1
Kur’ân’ın nurlu kelimelerinden olan “hikmet”in, hem fert, hem toplum, hem devlet, hem de genel olarak ümmet ve insanlığa yönelik cepheleri vardır. Aynı şekilde, (ekonomik açıdan bakıldığında) hem üretim, hem dağıtım, hem de tüketime yönelik açılımları vardır. Hikmet kavramı bünyesinde adâlet’i, riyâzet’i, kudsiyyet’i, infak’ı ve mârifet’i de taşıyor.
“Hikmetli söz mü’minin yitiğidir. Onu nerede bulursa hemen almalıdır” 2 Hadis-i şerifte mealen, “İslâmda iyi bir çığır açan kimse, o güzel çığırın sevabını aldığı gibi onunla amel edenlerin sevaplarını da hiçbir eksiklik olmaksızın alır. Kim de İslâm’da kötü bir çığır açarsa, onun günahı boynuna olduğu gibi, onunla amel edenlerin günahları da boynuna yükler” 3 tarzında edilen ve benzeri yüzlerce teşvik ve ikazına dikkat kesilmek zorundayız.
Demek, “akıl, hikmet, okumak, tefekkür, düşünmek, ilim” ile “yenilenmek-içtihad”, mü’minler için kâinat çapında bir vüsat taşıyor.
Bu zaviyeden bakıldığında Kur’ân, kâinatı; mürşid-i Ekrem Efendimiz (asm) Kur’ân ve kâinatı; Sahabe-i Kirâm (ra), Kur’ân, kâinat ve Rasul-i Ekrem’i (asm); peygamber varisleri âlimler, müçtehidler, asfiyalar, müdakkikler, muhakikler Kur’ân, Rasul-i Ekrem (asm), Sahabe-i Kirâm (ra) ve kâinatı “okuyup mütalâa” ettiği ve kendilerini “yeniledikleri”, değişim ve gelişmeleri yakaladıkları müşâhede edilir.
Ne var ki, Müslümanlar, son üç asırdır, hakikat feyzinden uzaklaştı. Büyük çoğunluğu hâlâ temel kaynak Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyeye dönmüyor. En değerli hazineleri olan zamanlarını, boşa akan ırmaklar, nehirler gibi zayi ediyor.
Mürsel-i mutlak olan yüce Rabbimizin Kendisini tanıtmak için Kur’ân ve onun en büyük müfessiri Rasul-i Ekrem’i (asm) göndermiştir.
Dipnotlar:
1- İslâm Tarihinin Konjonktürel Değişimi, s. 137.
2- Tirmizi, İlim, 19.
3- Sünen-i Neseî, Kitabü’z-Zekât, 64.