Matematik, İlâhî düzenin içinde mevcuttur ve insanın matematik yapması, kâinatın bu mükemmel ahengini gözlemekten ibarettir.
Dolayısıyla matematik zaten kâinatın sırları içine kodlanmıştır ve insan onu sadece keşfeder. Kâinat bir uçtan bir uca hikmet ve düzen eseridir.
Atomun çekirdeği, elektron ve nötronların dönüşü, plazma, zar ve sairesi, hücrenin yapısı; insan ve hayvan uzuvları, organları, vücutları, çiçeklerin, ağaçların yapıları; hülâsa canlı ve cansız varlıkların harika ve simetrik vücut yapıları bize kaderin / ölçünün / matematiğin varlığının varlıklar adedince delilleridir.
Kaliforniya Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Görevlisi Ali Nesin: “Hiçten bir şey var olmaz tabiî. Matematik de bir şeyden var oluyor. Somuttan geliyor. Çok soyutlanmış, çok somuttan kopmuş; özellikle benim yaptığım matematik... Yaptığım matematik kâinatta bir yerlerde var. Bunu nasıl söyleyebileceğimi bilmiyorum, çünkü burada felsefeye giriyor. İnanıyorum ki gerçekten bütün matematikte her şey doğada var; biz yaratmıyoruz, onları buluyoruz” der.
İşte, cifir veya ebced, kâinatta var olan bu matematik, ölçü, ahenk ile olaylar arasında kurulan bir ilişkidir. İlm-i cifirin tanımı, “Harflere verilen sayı kıymeti ile geleceğe veya geçen hadiselere, ibarelerden tarih veya isme dair işaretler çıkarma ilmidir” şeklindedir.