"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mehdinin üç vazifesi sıralanmış değil mi?

Ali FERŞADOĞLU
27 Aralık 2022, Salı
Bir ağabeyimiz, “Mehdînin üç vazifesi, ‘iman, hayat, şeriat’ değil, ‘iman, şeriat, hayat’ şeklindedir; Şeriatsız hayat olmaz.” diye bağladığı bir mesaj gönderdi.

Halbuki Bediüzzaman, “Üç mesele var: Biri hayat, biri Şeriat, biri îmandır. Hakikat noktasında en mühimi ve en a’zamı, îman meselesidir.” (Beyanat ve Tenvirler, s. 300.) deyip, imanı başa alarak izahlarını da “iman, hayat, şeriat” sıralamasına göre yapar:  

“Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle ve maddiyyun ve tabiiyyun taunu beşer içine intişar etmesiyle her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyûn fikrini tam susturacak bir tarzda îmanı kurtarmaktır…” 

“İkinci vazifesi: Hilafet-i Muhammediye (asm) ünvanı ile şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir. Alem-i İslamın vahdetini nokta-i istinad edip, beşeriyeti maddî ve manevî tehlikelerden ve gadab-ı İlahîden kurtarmaktır.” (Age, s. 304-305.) Şeair-i İslamiye namaz, oruç, zekât gibi ibadetler; sarık, tesettür gibi islâmî kıyafetler; Kur’an yazısı, cami, minare gibi sembollerdir. İkinci vazife bu şeâirin yaşanıp hayata, pratiğe geçirilmesidir.  

“Üçüncü vazifesi: İnkılabat-ı zamaniye ile çok ahkam-ı Kur’an’iyenin zedelenmesiyle ve Şeriat-ı Muhammedîyenin (asm) kanunları bir derece tatile uğramasıyla o zât, bütün ehl-i îmanın manevî yardımlarıyla ve ittihad-ı İslamın (İslam birliğinin) muavenetiyle ve bütün ulema ve evliyanın ve bilhassa Âl-i Beytin neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakar seyyidlerin iltihaklarıyla o vazife-i uzmayı yapmaya çalışır.” (Age., s. 306.) Bu da 3. merhale!.. 

Şeriatın genel tarifi, “Bir semavî dine dayanan hükümler bütünü” şeklinde. Ancak, özel olarak “kanun ve hukuk” anlamında kullanılır. Ki, “Kur’ân-ı Kerîm’de şer‘ kökünden türemiş isim ve fiil beş yerde geçer… A‘râf 7/163 dışındakiler ‘bireysel ve toplumsal hayatı düzenleyici din esaslı kurallar”… mânasında kullanılmıştır.” (el-Mâide, 5/48; eş-Şûrâ, 42/13, 21; el-Câsiye, 45/18.”)  

Buna göre özel bir terim olarak, “Şeriat, İslam hukuku, içtimai/siyasi kaideler” demektir. Şeriat İslâm’dır; “i’tikadî, imani, içtimaî/sosyal, hukukî ve ahlâkî kanunlar bütünüdür”, Kur’ân ve hadislerden, Sünnet-i Seniyyeden çıkan hayat nizamıdır. Dolayısıyla “iman” da şeriatın içinde. O halde Bediüzzaman niçin “birinci vazifesi imandır” diye başlamış? Çünkü, “Şeriat”ın üçüncü vazife olmasının anahtar kelimesi “Şeriat-ı Muhammedîyenin (asm) kanunları bir derece tatile uğramasıyla…” cümlesidir. Demek ki, şeriat kanun, hukuk, sistem, devlet yönetim biçimidir. Ancak üçüncü merhalede, bütün dünyada “milyonlar fedakar seyyidlerin iltihaklarıyla o vazife-i uzma (geniş vazife)” yapılabilir… 

Okunma Sayısı: 3152
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    27.12.2022 21:36:09

    "{(Haşiye): Hattâ onlardan bir tanesi olan Seyyid Ahmedü's-Sünusî, milyonlar müride kumandanlık ediyor. Seyyid İdris gibi diğer bir zât, yüzbinden fazla müslümanlara kumandanlık ediyor. Seyyid Yahya gibi bir başka seyyid, yüzbinler adamlara emirlik ediyor ve hâkeza. Bu seyyidler kabilesinin efradlarında böyle zahirî kahramanlar çok olduğu gibi; Seyyid Abdülkadir-i Geylanî, Seyyid Ebülhasen-i Şazelî, Seyyid Ahmed-i Bedevi gibi manevî kahramanların kahramanları dahi varlarmış.} Ve öyle bir kesrettedirler ki; o kumandanların mecmu'u, muazzam bir ordu teşkil ediyorlar. Eğer maddî şekle girse ve bir tesanüd ile bir fırka vaziyetini alsalar, İslâmiyet dinini milliyet-i mukaddese hükmünde rabıta-i ittifak ve intibah yapsalar, hiçbir milletin ordusu onlara karşı dayanamaz! İşte o pek kesretli o muktedir ordu, Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır ve Hazret-i Mehdi'nin en has ordusudur." Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat - 440

  • S.topuz

    27.12.2022 21:35:11

    "Şöyle ki: Felillahilhamd اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰٓى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلٰى اِبْرَاه۪يمَ وَ عَلٰٓى اٰلِ اِبْرَاه۪يمَ فِى الْعَالَم۪ينَ اِنَّكَ حَم۪يدٌ مَج۪يدٌ duası -umum ümmet, umum namazında, günde beş defa tekrar ettikleri bu dua- bilmüşahede makbul olmuştur ki; Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, Âl-i İbrahim Aleyhisselâm gibi öyle bir vaziyet almış ki; umum mübarek silsilelerin başında, umum aktar ve a'sarın mecma'larında o nuranî zâtlar kumandanlık ediyorlar. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat - 440

  • S.topuz

    27.12.2022 21:34:10

    "Cenab-ı Hak bir dakika zarfında beyne's-sema vel-arz âlemini bulutlarla doldurup boşalttığı gibi, bir sâniyede denizin fırtınalarını teskin eder ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden Kadîr-i Zülcelal; Mehdi ile de âlem-i İslâmın zulümatını dağıtabilir. Ve va'detmiştir, va'dini elbette yapacaktır. Kudret-i İlahiye noktasında bakılsa, gayet kolaydır. Eğer daire-i esbab ve hikmet-i Rabbaniye noktasında düşünülse, yine o kadar makul ve vukua lâyıktır ki; eğer Muhbir-i Sadık'tan rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak lâzım gelir ve olacaktır diye ehl-i tefekkür hükmeder." Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat - 440

  • Lazgin

    27.12.2022 11:23:49

    İman hizmeti bedihidir, hayat ise farz ve sünnet-i seniyyeye hizmet etmektir, (Şeriatta yüzde doksandokuzu ahlâk ve ibadet ve fazilete aittir.(esde)). Hayat safhası işte bu yüzde doksandokuzluk kısımdır. Kanaatimce 1948 de hayat safhası da başlamış. İman ve hayat safhası beraber yürümektedir. (Evet büyük kusurlarımdan bir tek suçum: Vatan ve millet ve din namına mükellef olduğum büyük bir vazifeyi -dünyaya bakmadığım için- yapmadığımdan, hakikat noktasında afvolunmaz bir suç olduğuna ve bilmemek bana bir özür teşkil edemediğine şimdi bu Afyon hapsinde kanaatım geldi.(Şualar))

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı