"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mü’min turistin seyahat rehberi

Ali FERŞADOĞLU
27 Eylül 2022, Salı
Kur’an’ın 15 asır önce, “turistik”, geziye, “gözlem” ve özellikle “iman, tefekkür, ibret ve kültürel” boyutlar katarak teşvik eder, mealleri şöyle olan 12 ayet-i kerime ile: “Yeryüzünde dolaşın da Allah’ın başlangıçta yaratmayı/diriltmeyi nasıl yaptığına bakın…” (Ankebut Suresi, 20.) “…önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın.” (Rum Suresi, 42.)

Mânevi gezi olan “Ayetü’l-Kübra” da, “Kâinattan Hâlıkını Soran Bir Seyyahın Müşahedatıdır (keşifle seyrettikleri, kalb gözüyle de gördükleridir)...” (Şualar, s. 98.) 

Mü’min asla “bakar kör!” olamaz. Allah’ın yarattığı yer ve gök yüzündeki fuar, müzelerde ve “çarşı-yı âlem sergilerindeki antika san’atları“ ve “Her şey üstünde sikke-i kudretini ve hâtem-i rubûbiyetini (idare, terbiye ediciliğinin mührünü) ve nakş-ı kalemini görmekle doğrudan doğruya her şeyden O’nun nuruna karşı bir pencere açıp O’nun birliğine ve her şey O’nun dest-i kudretinden çıktığına ve Ulûhiyetinde ve Rubûbiyetinde ve mülkünde hiçbir vech ile, hiçbir şeriki ve muîni olmadığına, şuhuda yakın bir yakîn (görmeye yakın kesin bir bilgi) ile tasdik edip imân getirmektir ve bir nevi huzur-u dâimî elde etmektir.” (Sözler, s. 264) 

Bediüzzaman, sergilenen İlahi sanatlara şöyle bakar, akıllı bir turist, şuurlu bir seyyah olan mü’mine de şöyle baktırır: “Yeryüzünde masnuat-ı İlâhiyeyi (İlahi sanatları) izn-i Rabbânî ile teşhir ve ilân etmektir. Demek bir Sâni-i Hakîm (herşeyi hikmetle ve san’atla yapan Allah) tarafından ziya istihdam ediliyor; çarşı-yı âlem sergilerindeki antika san’atlarını onunla irâe ediyor (gösteriyor). 

“Şimdi, rüzgârlara bak ki… Şimdi, bak çeşmelere, çaylara, ırmaklara… Şimdi, yerdeki bütün taşların ve cevâhirlerin ve mâdenlerin envaına bak… Şimdi, çiçeklere, meyvelere bak… Şimdi, kuşlara bak... Şimdi, bulutlara bak… Şimdi göğe bak, gök içinde hadsiz ecrâmdan yalnız kamere dikkat et… İşte, ziyâdan tut, tâ kamere kadar saydığımız küllî unsurlar gayet geniş bir tarzda ve büyük bir mikyasta bir pencere açar, bir Vâcibü’l-Vücudun vahdetini (varlığı zorunlu olan var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan Allah’ın birliğini) ve kemâl-i kudretini (kudretinin mükemmel oluşunu) ve azamet-i saltanatını gösterir, ilân ederler. (Sözler, s. 613.) 

Üç nokta koyup kısalttığımız cümleleri okursak muhteşem keşif ve tesbitler yapıldığı görülecek. 

Okunma Sayısı: 1125
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı